13.Bölüm

582 44 2
                                    

Jiyeon'un Ağzından:

Bu gün okul yok ama keşke olsaydı evde sıkıntıdan patlamak üzereyim. Telefonumu elime aldım ve rehbere bakmaya başladım acaba kimi arasam. Krystal'in bir programı olmadığını düşünüp onu aradım.

Çalıyor...

"Alo?"

"Merhaba krystal nasılsın? "

"İyiyim jiyeon sen?"

"Ben iyi değilim evde sıkıntıdan patlamak üzereyim"

"Bize gelsene bu akşam bir arkadaşımın doğum günü var beraber gideriz"

"Bilmem ki davet edilmediğim bir yere gitmek benim tarzım değil"

"Ben davet ediyorum ya bir şey olmaz hem sizin sınıfta nasıl seni davet etmez adı mark"

"Mark mı?"

"Evet, yoksa aranız mı kötü?"

"Yo hayır aksine gayet iyiyiz ama onunla hangi ara tanıştınız o daha yeni koreye gelmişti."

"Aynı kişiden bahsettiğimizden emin misin?"

"Sanırım evet, hani şu kızıl saçlı, uzun boylu olan çocuğu demiyor musun?"

"Evet ama koreye onun ilk gelişi değil ki o liseye geçmeden amerikaya gitti ve sadece 3 sene orada kaldı"

"Bu işte bir tuhaflık var. Peki ya o zaman neden bana ilk defa geldiğini söyledi"

"İlginç. Hayır mark benim ana sınıfı ve ilk okul arkadaşım olmasa derim ki ben yanlış anlamışım"

"Neyse ya bir açıklaması vardır herhalde"

"Herhalde. Tamam hadi buraya gel çabuk daha alışverişe çıkacağız"

"Tamam tamam geliyorum"

Dedim ve telefonu kapatıp hazırlanmak için odama gittim. O anda telefonuma mesaj geldi.

Gönderen: Mark

"Merhaba jiyeon geç haber verdiğim için beni affet. Bu gün benim doğum günüm ve senin'de gelmeni çok isterim bu akşam saat 20:00'da benim evimde bekliyorum"

"Geleceğim :)"

"Teşekkür ederim. Ha bu arada doğum günüme geldiğinden sehunun haberi olmasa olur mu?"

"Neden?"

"Seni doğum günüme çağırmamam için resmen beni tehdit etti'de"

"Ne! Off gerçekten sehun adına çok özür dilerim"

"Önemli değil akşam bekliyor olacağım lütfen gel"

Aishh bu oğlan! Resmen beni delirtmek için uğraşıyor. Ne diye gitmeyecekmiş im sana inat gideceğim, görürsün sen Oh Sehun!!

Üzerime biraz para alıp evden çıktım ve bir taksiye atlayıp krystal'in evine gittim. Eve gittiğimde krystal salonda oturuyordu beni gördüğünde hızlıca yanıma geldi ve koluma girerek;

"Hadi gidiyoruz"

"Yaa dur 1dk soluklanayım"

"Arabada soluklanırsın hadi alışveriş merkezine"

"Hayır yani bu alışveriş merkezi nin ayakları mı varda kaçacak"

"Hayır ama güzel elbiselerin hepsinin ayaklı alıcıları var"

Dedi ve arabanın arka koltuğuna oturduk. Şoför o kadar alışmış ki nereye gideceğimizi bile sormadı. Sonunda varmıştık. İlk durağımız elbise mağazası. Krystal birsürü elbise seçti ve bana tek tek göstermeye başladı.

-Bu çok klas

-Bu çok pembe

-Bu çok bebeksi

-Bu da çok sexy

-Ha işte bu harika. Mavi üstüne beyaz benekli belinde güzel bir kemeri olan mini bir elbise.

"Hadi bakalım sıra sende jiyeon hanım"

Dedi ve benim kalktığım yere kendisi oturdu ve bende bir kaç elbise seçip ona göstermeye başladım.

-Bu sana yakışmadı.

-Bu çok iç karartıcı

-Bu çok... sadece sevmedim

-Eğer bu elbiseyi giyersen sehun sana bakan bütün erkekleri öldürür.

"Sehun'mu o da mı gelecek"

"Sanırım evet"

"Tamam o zaman bunu alıyorum"

"Emin misin?"

"Evet, sehun bey bu parti ye benim gelmemi istemiyormuş. Ben o'da gelmeyecek sanmıştım meğerse sadece benim gelmemi istemiyormuş. Bunun tek bir açıklaması var ben olmayınca orada kızlarla yiyişecekti. Bakalım kim kimi yiyor?"

"Çok fenasın jiyeon :D"

Elbiseyi aldım. Elbise kırmızı, mini, vücuduma tamamen yapışan straplez (doğru yazdıp yazmadığım hakkında bilgim yok) ve hafif taşları olan bir elbise. Sıradaki durağımız Ayakkabı.

Ayakkabılarımızda aldık krystal mavi, beyaz taşlı bir topuklu ayakkabı aldı bende siyah topuk kısmında elbisemdeki taşlara benzer taşlar vardı. Son olarak kuaföre geldik ve saçlarımı maşala tıp hafif bir makyaj yaptırdım işte hazırım. Krystal'de saçlarına fön çektirdi. Beraber eve geldik ve kıyafetlerimizi giydik. Sehun gün boyunca beni 1 kere bile aramadı yontulmuş odun ne olacak.

Saat çoktan 19:00 olmuştu. Tam evden çıkacaktık ki krystal birden durdurdu ve telefonunu çıkarıp;

"Hadi fotoğraf çekinelim"

"Olur"

Dedim ve birlikte bir sürü fotoğraf çekindik.

"Yaa neredeyse yarım saattir fotoğraf çekiniyoruz geç kalacağız hadi gidelim"

"Tamam tamam hadi gidelim"

"Haa dur bir dakika jaebum gelecek dimi?"

"Evet tabiki de o gelecek olmasa neden ben bu kadar hazırlanayım"

"Haklısın"

Dedim ve sonunda evden çıkmayı başarmıştır. Arabayla 15 dakikada varmıştık. İçimden bir ses oraya gidersem gerçekten kötü şeyler olacak diyor ama gitmezsem de sehun içeride kızlarla işi pişirecek. Krystal'le kapı önüne geldik tam zile basacakken kapının zaten açık olduğunu fark ettik ve içeri girdik. Çok geniş bir evleri vardı. İçerisi çok kalabalık ve gürültülüydü. Bir yandan sehunu arıyor bir yandan da bu ayakkabıyla yürümek için cebelleşiyorum. Hah orada. Olabildiğince hızlı adımlarla ilerledim ve sehunun gözlerini kapattım. Hiç ses çıkarmadım ve yanında duran kai'ye sus işareti yaptım. Bu sırada sehun bir sürü kız ismi saymıştı ama benim adım yok nedense, hızlıca elimi çektim ve sehuna sert sert bakmaya başladım. Sehun beni gördüğünde şaşkın ve titrek bir ses tonuyla;

"JIYEON!"





Gizemli RüyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin