24.Bölüm

542 36 11
                                    

Kai ile tekrar okula geldik. Neden okula geldiğimizi bizde bilmiyoruz ama nereye gideceğimizi de bilmiyoruz. O adam benim babam. Oh Dae Jung. Neden her şey bu kadar karmaşık. Karanlık ve sonu olmayan bir çukura düşüyorum ve bu çukura etrafımdakileri de sürüklüyorum.

''Sanırım bundan sonra yalnız devam etsem iyi olur''

''Hayır saçmalama Sehun buraya kadar beraber geldik ve bundan sonrada beraber olacağız, ne olursa olsun yanındayım bunu unutma sakın''

Hiç bir şey demedim ve sadece ona sarılmakla yetindim.

...

Zil çaldı ve herkes okuldan çıkıyordu. Okula gelsek de derslere girmedik. Jiyeon ve Krystal'le birlikte yürüyorlardı ve onlara görünmemek için arabaya bindim. Cesaretim yoktu, onunla şimdilik yüzleşmeye hakkım da yoktu. Her şey onun için. Söz veriyorum bir tanem ne olursa olsun babanın suçsuz olduğunu kanıtlayacağım ve seni o şerefsize bırakmayacağım...

Hızlı adımlarla babamın odasına ilerledim ve kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes alarak kapıyı çalmadan içeri girdim. Şaşkın bakışlarını bana yönelterek;

''Noluyor Sehun burası dingonun ahırı mı da öyle giriyorsun''

Alaycı tavırları beni sinir ediyordu, yumruğumu sıkarak;

''Konuşmamız lazım''

''Konu Jiyeon'sa''

''Evet konu Jiyeon ama asıl konu onunla beni ayırmak için yaptığın plan değil''

''Sen nasıl?''

''Bunu öğrenmeyeceğim mi sandın?''

''Galiba sanmış olabilirim''

''Her neyse asıl konu Jiyeon'un babası.''

''Babası mı ne olmuş ona?''

''Ciddi ciddi ne olduğunu bilmiyormuş gibi davranman beni deli ediyor. ALLAH AŞKINA BABA SALAK AYAĞINA YATMAYI BIRAK VE BANA NELER OLDUĞUNU ANLAT!''

''Lanet olsun Sehun bana sesini yükseltmeyi bırak, neler olduğunu gerçekten bilmiyorum''

Gerçekten bilmiyor mu yani? Yoksa o değil miydi?

''Sen değil misin yani?''

''Konunun ne olduğunu bilsem de sana yardımcı olabilsem keşke!''

Derin bir nefes aldım ve her şeyi baştan sona anlattım. Şaşırmıştı hemde çok. Resmen dona kalmış ve bembeyaz olmuştu. Bu halleri daha da şüphe çekiyordu. Hiç konuşmadı ve uzun bir süre sessiz kaldı.

''Sehun?''

''Efendim''

''Şimdi sana anlatacaklarımı can kulağıyla dinlemeni istiyorum çünkü bu anlattıklarımdan sonra benden nefret edebilirsin''

....

#Jiyeon'un Ağzından#

Eve geldiğimde annem çoktan gelmişti. Okul çıkışı kafa dağıtmak için Krystal ile birlikte dolaşmıştık. Krystal de iyi durumda değildi Jb ile ayrılmışlardı. Bunu iki tarafta istemişti, anlaşmalı boşanır gibi anlaşmalı ayrıldılar. Aslında ikisi de istemiyordu ayrılmayı ama mecburdular. İkisininde farklı nedenleri vardı. Jb hayallerini gerçekleştirmek istediği için Krystal'e vakit ayıramıyordu ve en iyisinin ayrılmak olduğunu düşündü. Krystal de kendine bir yol çizmişti. Bir eğlence şirketine girerek ünlü olmak istiyordu ve liseyi bitirir bitirmez başlayacaktı stajerliği. Ben ise limanını bulamamış gemi gibi bir o yana bir bu yana dümen çeviriyordum. Benim bütün hayallerim Sehun ile ilgiliydi. O olmadan bir hiç oluyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum ve bu aralar gördüğüm o kabus. Her gece aynı şeyi görüyorum ama bir türlü o büyücünün dediği gibi o rüyayı yönetemiyorum. Her ne kadar net olarak görmesem de sabah uyandığımda aklımda kalan tek şey o fren sesleri.

Tıkılıp kaldığım odamdan çıktım ve annemin yanına giderek oturdum. Annem derin kitap okuyordu. Dur bir dakika ama bu kitap ters duruyor. Kitabı aldım ve çevirerek annemin eline tekrar verdim;

''Sanırım böyle daha rahat okursun''

Dedim ve güldüm. Annemde tebessüm ederek kitabı kapattı ve sehpanın üstüne bıraktı. Ayağa kalkarak odasına doğru ilerledi ve hiç bir şey demeden odaya girerek kapıyı kapattı. Bir sorun vardı belli. Sehun'la olanları anlatmamıştım çünkü zaten başında bir sürü dert varken benim sorunlarımla ilgilenecek durumda değildi. Tekrar odama girdim ve telefonumun çaldığını fark ettim. Arayan Sehun'du ve gene sarhoş olduğunu ve bana bir şeyler zırvalıyacağını düşündüğüm için meşgule attım. Ben meşgule attıka ısrarla arıyordu. En sonunda dayanamayarak açtım;

''Ne var!''

''Jiyeon''

''Sen, ağlıyor musun?''

''Konuşmamız lazım.''

''Eğer gene içmiş ve saçmalayacaksan''

''Hayır sarhoş değilim seninde bilmen gereken konular var.''

''Pekala neredesin geliyorum''

''Sizin evin oradaki parkta''

''Tamam''

Dedim ve telefonu kapattım. Anneme bir şey demeden sadece üstüme hırka alarak evden çıktım. Parka yaklaştığımda Sehun'u gördüm. Bankta oturmuş ve ellerini de montunun içine koymuştu. Bir anda duraksadım ve onu izlemeye başladım. Sağ tarafımdan bir ışık belirdi ve bir an nerede durduğumu fark ettim ama çok geçti. Gene o fren sesi ve gür bir ses tonu ile çığlık;

''JİYEON!''





Gizemli RüyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin