15.Bölüm

522 46 3
                                    

"Evet seni dinliyorum!"

Dedim ve elimi tutarak sürüklemeye başladı.

"Yaa bu gün yeterince sürüklendim bırak elimi!"

Desem de dinlemedi ve sürüklemeye devam etti. Merdivenlerden yukarı çıktık ve bir odaya girdik, ardından kapıyı kilitledi ve üzerime üzerime yürümeye başladı.

"Sakın yaklaşma çığlık atarım"

Mark bir adet p*ç simle attıktan sonra;

"İstediğin kadar atabilirsin bebek seni kimse duyamaz"

"Delirdin mi sen, benden ne istiyorsun?"

"Evet beni sen delirttin nasıl beni hatırlamazsın?"

Bu cümleyi söyledikten sonra durdum ve;

"S-seni tanımıyorum bile"

"Hayır bal gibi tanıyorsun, bir insan nasıl ilk çıktığı kişiyi unutur"

"Ne! Yoksa sen?"

"Evet. Jiyeon bak ben çok pişmanım sojin gibi birini nasıl senin yerine tercih ettim bilmiyorum. Eğer şimdiki aklım olsaydı hayatta böyle bir hata yapmazdım"

Mark'ın dediklerinden sonra afallamıştım ve göz yaşlarıma hakim olamadım ve akmalarına izin verdim. Mark yanıma geldi ve elini yüzüme götürerek göz yaşlarımı sildi. Ben kısık bir sesle;

"O zaman neden o gün karşılaştığımızda söylemedin kim olduğunu? "

"Aslında senden saklama gibi bir niyetim yoktu ama sen beni tanımayınca belki seni kendime tekrar aşık edebilirim diye düşündüm"

"Yanlış düşünmüşsün mark üzgünüm ama ben sana hiç aşık olmadım sadece ufak bir hoşlantıydı"

"O zaman bundan sonra bana-"

"Hayır! Bundan sonra sana bir şey hissedemem benim için sadece sehun var bunu o küçük beynine sok!"

"Jiyeon biliyorum bana kızgınsın ama ben o zamanlar ne yaptığımın farkında bile değildim"

"Sana kızgın değilim mark inan sana karşı en ufak bir nefret, kin,aşk,hoşlantı hiç bir şey hissetmiyorum"

Dedim ve kapıya doğru yürümeye başladım bir anda arkamdan bana sarıldı ve;

"Ama ben sana her türlü güzel şeyleri hissediyorum. Yani sana aşık oldum jiyeon lütfen en azından deneyemez miyiz?"

"Üzgünüm. Sen beni terk ettiğin gün çok ağladım ve o gün senin ile ilgili olan duygularımın hepsini sildim. Lütfen daha önceden hiç karşılaşmamışız sayalım ve unutalım"

Dedim ve kapıya yöneldim. Anahtar kapının üstündeydi. Kapıyı açtım ve tam çıkarken mark;

"Ben seni unutamam o günleri silemem senin için savaşacağım ve seni kazanacağım jiyeon!"

Dedi ve onu aldırmadan aşağı indim. Tam dışarı çıkarken biri elimi tuttu ve arkamı dönemden;

"Mark lütfen beni rahat bırak sana olmaz dedim"

Dedim ve hiç ses gelmedi. Merak ederek arkamı döndüm ve;

"Sehun?"

''Sen ağladın mı?! yoksa o mark denen şerefsiz sana bir şey mi yaptı?''

''Hayır mark bana bir şey yapmadı lütfen gidelim buradan''

Dedim ve lanet olsun gözlerim doldu. Sehun daha çok sinirlendi ve;

''Jiyeon ne oldu!''

''Yok bir şey sehun kolumu acıtıyorsun''

Dedim ve kolumu sıktığını fark edip bıraktı.

''Sen şimdi arabaya git bekle benim biraz işim var şu mark beyle''

Dedi ve mark'ı aramaya başladı. Off hayır mark'ı bulmamalı yoksa her şeyi marktan öğrenir ve yanlış anlayabilir, onu hala sevdiğimi ve unutamadığımı falan sanabilir yani uzun lafın kısası her şeyi yanlış anlar. Bu düşüncelerden sıyrılarak sehuna doğru koştum ve elinden tutup var gücümle çekiştirmeye başladım. Hep ben mi sürükleneceğim birazda siz sürüklenin.

''Jiyeon sen ne yapıyorsun''

''Sus ve biraz yürümeye çalış ağırsın çekemiyorum''

''Jiyeon bırak!''

Sesi çok sinirli çıkıyordu ve onu sakinleştirmezsem markın doğum günü ölüm günü aynı olacak. Sehuna yaklaştım ve yüzünü ellerimin arasına aldım topuklu giydiğim için bu çok kolay olmuştu. Yüzlerimiz çok yakındı ve sehun'a kısık bir sesle;

''Lütfen gidelim sana her şeyi anlatacağım''

Dedim ve sehun sanki biraz daha sakinleşmişti. Elini tutarak dışarı çıktık ve arabaya bindik. 1 dakika krystal ve jaebum nerde. Sanırım şimdi bunu sormanın hiç sırası değil. Sehun arabayı çalıştırdı ve bir eve geldik burası neresi acaba. Sehun bana dönerek;

''Beni bekle geliyorum''

Dedi ve tamam anlamında başımı salladım. Sehun araba'dan indi ve evin ziline bastı, kapıyı açan olmadı bir kaç kez daha denedi ve gene kimse yok. Geri döndü ve tekrar arabayı çalıştırdı. Merakıma yenilerek;

''Orası kimin evi?''

''Kai'nin''

''Neden gittin oraya?''

''Birşey sormam gerekiyordu ama evde yok.''

Off sehun off neden bir şeyi adam akıllı anlatmıyorsun ki şimdi sana ne soracaktın diyeceğim olmayacak. Susmayı tercih ettim ve sehun'gilin evine gelmiştik. Arabadan indik ve sehun'a;

''Neden buraya geldik''

''Bana her şeyi anlatacaksın jiyeon, mark'la her ne yaşadıysanız''

Hiç bir şey demedim ve içeri girdik o anda telefonuma mesaj geldi. Tam bakacakken sehun elimdeki telefonu aldı ve gelen mesaja baktı. Sinirle telefonu kanepeye fırlattı ve bana dönerek;

''Senin mark'la ne tür bir ilişkin var?''

''N-ne demek istiyorsun sehun sen''

Telefonu eline aldı ve bana doğru yöneltti.

''Bu ne o zaman?''

Mesaj marktan dı ve mesajda;^^ Bu gün dediklerimi iyi düşün, seni seviyorum^^ yazıyordu.Derin bir nefes aldım ve olayları en başından anlattım.

#Sehun'un Ağzından#

Bu oğlan kendini ne sanıyor, benim olan bir şeye nasıl göz diker onu geberteceğim. Peki ya jiyeon ya o benden vaz geçip markı tercih ederse. Derin düşüncelere daldığımı fark eden jiyeon yanıma geldi ve boynuma sarılarak.

''Ben senden başkasını sevmedim sehun. Lütfen bana inan, seni asla bırakmayacağım.''

''Bende seni hiç bırakmayacağım söz''

Dedim ve beline sarıldım. Biz salonda jiyeonla o pozisyondayken dış kapı açıldı ve birbirimizden biraz çekilerek kapıya baktık. Aman tanrım onun burada ne işi var!! Ama gelmesine daha vardı..!



Gizemli RüyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin