25.Bölüm

524 39 1
                                    

Ne olduğunu anlamadan kendimi yolun kenarında bulmuştum. Kolumda aşırı bir ağrı vardı. Başımı biraz çevirdiğimde Sehun yerde kanlar içinde yatıyordu. Net görmesem de onun Sehun olduğuna emindim. Kalkmak istedim ama başaramadım. Kolumdaki ağrı buna engel oluyordu. Bir adam elinde telefon etrafta 4 dönüyor bir yandan da Sehun'un nabzını ölçüyordu. Lütfen bunlar gerçek olmasın o lanet kabuslardan birisini görüyor oluyum lütfen. Bir anda siren sesleri gelmeye başladı ve gözlerim kararıyordu.

Kulağımda çınlayan ayak sesleri, bağrışmalar, doktor anonsları, ve başımda duran doktor ve annemin sesleri. Hastanede olduğumun farkındayım ve sanırım neler olduğununda.

Doktor: Kolunda oluşan kırık ve ufak tefek sıyrıklar dışında büyük bir sorun yok.

Annem: Teşekkür ederiz doktor bey

Dedi ve ikisi de odadan çıktı. Gözlerim açık değil ama ayak seslerin den anlayabiliyordum. Peki ya Sehun onun durumu nasıldı? Gözlerimi hafif araladım, kolum acımıyordu artık ama alçıdan dolayı çok ağırdı. Diğer Kolumda bağlı olan serumu sökerek ayağa kalkmaya çalıştım. Sonunda odadan çıkmış duvara tutuna tutuna ilerliyordum. Girişteki vezneye vardığım da bir hemşire kolumdan tuttu ve;

"Iyi misiniz?"

"S-sehun o, nerede?"

Güçlükle konuşabiliyordum.

"Birini mi arıyorsunuz? Burada mı kalıyor? "

"B-biz, araba-"

Dedim ve daha fazla dayanamayarak kendimi yere attım ve ağlamaya başladım.

"Lütfen beni ona götürün."

Dedim ve hemşire yanına çökerek bir şeyler söylemeye çalışıyordu ki;

"Jiyeon, iyi misin"

Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım ve;

"Jb?"

Diyerek boynuna sarılarak daha şiddetli ağlamaya başladım. Beni kucağına alarak;

"Her yerde seni aradık"

"Sehun? O nerede? "

Hiç birşey demedi ve yürümeye devam etti.

"Susma! Ona bir şey olduysa bile bunu bilmeye hakkım var"

"O, hala ameliyatta"

"Nasıl oldu? Yani kaza"

"Şoförün anlattığına göre tam sana çarpacakken Sehun seni itmiş ve araba ona çarpmış"

Hiç bir şey demeden sessiz sessiz göz yaşlarımın süzülmesine izin verdim. Her şey benim suçum, dikkatsiz ve bilinçsiz davranışlarım ona hep zarar verdi. Belki de Kai'nin dedikleri doğruydu ve Sehun, göğüs kafeslerinde kalp yerine bir taş taşıyan insanların iftiralarına uğramıştı.

Ameliyathanenin önüne gelmiştik. Sehun'un babası, annem, Kai ve Krystal kapının önünde oturmuş bekliyorlardı. Jb beni yere indirdi ve Krystal koşarak yanıma gelerek sardı.

"Iyi misin? Sana bir şey oldu diye çok korktum. Nerelerdeydin?"

Hiç bir şey demedim ve boynunu daha çok sıktım ve hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Ona bir şey olmasın, o ölmesin lütfen. O benim gökyüzüm. Sen gökyüzü olmadan yaşayabilir misin? Güneş'in olmadan, oksijen'in olmadan yaşayabilir misin? Ben yaşayamam. Ben Oh Sehun'suz YAŞAYAMAM."





Gizemli RüyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin