...Ve aynı anda sorduk
-Neden ki?-
Babam bu soruya gayet rahat bir şekilde cevap verdi.–Taşınıyoruzz- nE?
Söylemesi ne kadar kolaydı değil mi? Ama bende bıraktığı duygu tarif edilemezdi.
Hayatımı daha yeni düzene sokmuşken bu taşınma işi nereden çıkmıştı ki?
Burada doğup büyümüştüm ben, bu mahallede koşup eğlenmiştim, şimdi ise benden buradaki anılarımı, bu küçük dünyamdaki arkadaşlarımı bırakıp başka bir yere taşınacağımızı söylüyorlardı. Bunların bir şakadan ibaret olduğunu düşünerek birkaç dakika süren sessizliği bozan Rüya olmuştu.-Bir dakika bir dakika ben doğru mu duydum? Az önce siz taşınıyoruz mu dediniz Murat amca?-
Rüya gayet keyifli görünüyordu, en başlarda en az benim kadar şaşırsa da şuan keyfi yerinde hatta içindeki sevinç çenesine de vurmuş olacaktı ki hiç susmuyordu... Sürekli sorular soruyor, sorularının cevabını alamayınca da sinirleniyordu... Fakat Rüya sayesinde bir türlü soramadığım soruların cevabını sonunda alabilmiştim.
Buraya sadece 2-3 saat uzak olan bir yere taşınacakmışız. İşte bu bugün aldığım en güzel haberdi fakat buna rağmen yüzümde küçük bir tebessümden başka bir şey oluşmamıştı. Gülmeye çalışıyordum fakat bir şey gülmemi engelliyor karnımda ağrılar oluşturuyordu.
Herkes yavaş yavaş sofraya geçerken ben o an hiçbir şey yiyemeyecek durumda olduğumu fark ettim, aslında çok açtım fakat karnımın ağrısı şuan yemek yiyemeyeceğimi söylüyordu.
Bu durumu neden bu kadar uzatmıştım ki alt tarafı buradan 3 saat uzakta bir yere taşınacaktık... Sofradan çatal bıçak seslerini duyunca sofraya doğru baktım hala aynı yerdeydim orada öylece duruyordum.
-Ben yemeyeceğim- dediğimde sofradaki herkes birden dönüp bana bakmıştı bense hızla merdivenlerden çıkarak Rüya'nın odasına girip kapıyı kapattım. Yanağımdan süzülen yaşlara engel olamadım. Saniyeler sonra merdivenden ayak sesleri yükseldi. Babamı kapıyı tıklatışından tanırdım her gün eve geç saatte geldiği için ona kapıyı ben açardım ve bu yüzden artık ezberlemiş olacaktım ki babamın kapıyı çaldığını hissetmiştim fakat bu sefer keyifli bir şekilde çalmamıştı kapıyı bunu ilk başta garipsedim demek ki keyifsizdi.
Keyifsiz olmaması için bir neden bulamıyorum.O heyecanlı bir şekilde taşınacağımızı söylüyor bense bu hevesini kursağında bırakıp odama kaçıyordum.
-Girebilir miyim?-
Sesi daha çok dokunaklı çıkmıştı.
Bense onun mutsuz olmasına sebep olduğum için kendimi suçlu hissediyordum. Ona bakıp küçük bir tebessümle içeri girmesi için onayladığımda odaya girmemiş iki elini göğsünde bağlayıp kapıya yaslanmıştı.-Özge ne oluyor? Bir sorun mu var? Biliyorum seni çok ihmal ettim fakat bunların hepsi.....- Cümlesini tamamlayamadan sözünü keserek bir anda lafa dalmıştım.
-Sorun sende değil tamam mı?
Ben... Ben sadece ne hissettiğimi bilmiyorum annemin ölümünden sonra kendimi toparlamak için çok uğraştım. Ve ben burayı seçtim baba...-Hiç soluk almadan konuşuyordum, sesim kırıcı çıkmıştı fakat bende çok kırılmıştım bu noktaya gelene kadar...
-Benim annem burada baba, buradayken sanki o her gün yanımdaymış gibi hissediyorum. Buradayken onun sıcaklığını ve tarçın gibi kokan o kokusu burnumda tütüyor. O burada baba o hiç gitmedi...-
Bunları söylerken daha sözümü bitiremeden babam oturduğum yatağın yanına gelip beni o sıcacık, huzurlu kollarının arasına aldı. İşte o zaman gözyaşlarıma engel olamamıştım, babam bana daha sıkı sarıldıkça ağlamam hızlanıyor, gözyaşlarım babamın gömleğine düşüyordu...
Ağlamam biraz dinince babam beni bıraktı ve yüzümü ellerinin arasına aldı -Seni çok iyi anlıyorum kızım. O kadar haklısın ki. Bunun senin için iyi olacağını düşünmüştüm ama hiç senin gözünden bakmayı denemedim. Hayatını bir anda değiştirmenin senin iç ne kadar zor olacağını hiç düşünmedim.
Fakat bunların hepsinin üstesinden gelebileceğimize eminim. Bunları birlikte atlatabiliriz. Sana söz veriyorum bir daha fikirlerini sormadan senin adına kararlar vermeyeceğim.-Bu sözler gözlerimi doldurmuştu. Kafamı babamın omzuna yasladım. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Dakikalarca öylece durmuştuk. Sonra bir telefon çalma sesiyle irkildim. Babamın telefonu çalıyordu. Sonra babam yanağıma bir öpücük kondurdu. "Benim şimdi çıkmam gerekiyor kızım. Akşam erken gelmeye çalışacağım. Sen de aşağı in güzelce yap kahvaltını. Aklım sende kalmasın."
Babamın odadan çıkmasıyla Rüya'nın odaya girmesi bir oldu. Rüya'nın elinde bir tepsi vardı ve içinde kahvaltılıklar. -"Kankasının minik aslanı acıkmış mı bakalım?"-Sanırım hayatımın tek neşe kaynağı Rüyaydı. Ne kadar üzgün olursam olayım beni güldürmeyi bir şekilde başarırdı.
"Hadi bakalım yap kahvaltını. Hem bugün çok işimiz var. Alışverişe çıkacağız, evi toplayacağız..." -itiraf ediyorum alışveriş fikri beni de çok heyecanlandırmıştı- Kalkıp kahvaltımı yaptım. Bu sırada Rüya dolaptan giyeceği kıyafetleri çıkardı ve bana bir öpücük yollayıp odadan çıktı.
Birkaç dakika dakika sonra Rüya tekrar odaya girdi ve aynanın karşısına geçip saçlarını örmeye başladı. O ipek gibi olan kumral saçlarını ördüğünde çocukluğumuz canlanırdı hep aklımda. O saçlarını örerken bende hazırlandım. Sonra beni önüne çekti ve aynaya döndürdü. Şaçlarımı örmeye başladı. Bu an bana çocukluğumuza götürmüştü. Nurten teyze Rüya ve bizi hep aynı giydirir saçlarımızı örerdi. İkiz gibi büyümüştük yani. Rüya saçlarımı örmeyi bitirdiğinde beni kendine döndürerek
-" Özge inanmıyorsun ama saçını örmek sana gerçekten çok yakışıyor." -
Sonra yanağıma bir öpücük kondurdu."Hadi artık çıkalım çok oyalandık daha yapacak çok şeyimiz var. , emin ol her şey çok güzel olacak..."
![](https://img.wattpad.com/cover/186057262-288-k455573.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Kayıp Umutlar~
Teen FictionBenim hayatımda bir dönüm noktasıydı. Birileri benim hayatımdan bir parçayı alıp sökmüştü sanki gözlerimin önünde. Bir daha onun sesini asla duyamayacak, hayatım boyunca onun sevgisinden yoksun kalacaktım, bu acı hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak k...