Taşlar yerine oturuyor...

107 58 77
                                    

Multimedya: Özge ve Rüya 💛
Ne düşünüyorsunuz??

🧡 O zaman sonda görüşürüz iyi okumalar...

***
O gün büsbütün güzeldi. Hiç yaşamamış şeyler gibi güzeldi. Hayatın eşiğinde, düşüncenin eşiğinde son bir defa gördüğümüz şeyler gibi güzeldi...
***

-Seninle haftalardır doğru düzgün görüşemememizin bir nedeni var kızım. Annen öldüğünden bu yana durumumuzu sen de biliyorsun. Tek kelimeyle dağılmıştık. Hayatta tek bir tutanağımın olmadığını düşündüğümde aklıma hep sen geliyordun. Benim bu hayatta olmamın nedeni sensin Özge. Sen olmasan ben ölmüştüm. O yüzden annenin gittiği gün kendime bir söz verdim, sana her ne olursa olsun en iyi şekilde bakacağıma dair. Çünkü sen bu karanlık dünyada benim tek ışık kaynağımsın. –

-Baba seni seviyorum- Babamın içinde bunları hissettiğini bilmiyordum. Benim için kendi canına dahi kıyabilecek olması...
-Neyse asıl konuya gelelim ağlama sende iki saattir kızım ağlayacaksan gidiyim ben – babam kalkmaya yeltendiğinde onu sıkı sıkı tuttum
''O da gitmesin diye''.

- Haftalar önce ben İstanbul'a gittim kızım. Neden diye sorarsan belki sinirleneceksin bana ama artık kendime yeni bir düzen kurup yeni bir başlangıç yapmak istedim. İş ilanlarına bakıyordum, ama kendime göre mutlu olacağım bir iş bulamadım derken beni birisi aradı numaramı nasıl buldular bilmiyorum ama bana bir iş teklifi sundular.Bu kişi "Rıfat Dinçer" ünlü Dinçer holdingin müdürü. Türkiyenin en büyük holding sahibi. Bir holdingde çalışacağımı ve ciddi anlamda para bütçesinin olduğunu söylediler. Merak etme çok araştırdım hiçbir kötü durum yok bu işte. –

Anladım ama kafamdaki taşlar bir türlü yerine oturmuyordu. Neden durduk yere tanımadıkları bir adama iş teklifi etsinler ki. Tamam babam okumuş, bilgili biri ama dışarıda o kadar işsiz insan varken neden İstanbul'a daha yeni gelmiş birini alsınlar ki işe.

- Özge bir problem yok değil mi yüzün asıldı kızım?-
- Yok hayır baba her şey yolunda da... Neyse boşver yorulmuşsundur sen daha sonra konuşuruz yine-
Babam iyi geceler deyip yatmaya çıktığında kendimi yatağa attım ve o zaman yorgunluğumu anladım. Kafamda o kadar çok yanıtsız soru var ki...
Son bir kez daha yatmadan önce hayatı sorguladıktan sonra kendimi uykunun derin kollarına bıraktım...

2 Gün sonra

-Özge tarağımı sen mi aldın yarım saattir tarağımı bulamıyorum bir kere de alma şunu ya yeter ver hadi-
-Rüya önünde ya görmüyor musun kör yemin ederim ya hadi bir giyinemedin geç kalacağız okula- Evet bugün ilk okul günümüz ve heyecanlıyım çünkü neden olmasın.
Üzerime birkaç gün önce AVM den aldığım kırmızı kazağı ve altıma da siyah kot pantolonumu giydim. Zayıf olduğum için vücuduma yapışık şeyler daha güzel duruyordu. Kumral saçlarımı tepeden bir topuz yapıp kapıdan çıktım. Çıktım çıkmasına da kapıda ağaç oldum beklemekten. Kimi beklediğimi söylememe gerek yok herhalde...

-Nurten teyze şu kızına bir seslensene allah aşkına yoksa bırakıp gidicem şimdi birde bak üstüne ne giymiş defileye gider gibi giyinmişse valla götürmem okula-

-Şimdi göstericem ben ona dur bekle sen burada kızım- deyip yukarı çıktı ama nasıl çıkmak gören savaşa falan gidiyor sanar, e bizimde silahlarımız terliklerimiz canım.

Rüya eli poposunda aşağı inerken ben o anda kahkahayı basmıştım. Allahım sen beni bu kızla mı sınıyorsun ya.

-Özge hep senin işin bunlar ya, seni şu andan itibaren arkadaşlıktan reddediyorum.-
Oh be sonunda reddetti yıllardır bu anı bekliyordum.

Evden okula yaklaşık 1 km falan vardı. Babama bırakmasına gerek olmadığını söylemiştik. Sitenin çıkışına doğru ilerlerken arkadan bir korna sesiyle irkildim.
Bu hangi sığır acaba sabah sabah kornaya basılır mı be?

-Günaydın hanımlar. Özgecim korkuttum kusuruma bakma ama bir dahakine biraz daha yolun ortasından yürü tamam mı?- Sen kimsin ya, kimsin sen?

-Sen işine baksana be hadi bas git. Gel Rüya- Rüya'yı çekiştirip yürümeye devam ettim. Ben yürümeye devam ettikçe Kaan denilen çocuk arkamızdan gelmeye devam ediyordu.

-Hadi binin arabaya bırakıyım sizi okula-

-Bizim sana ihtiyacımız yok canım hadi naş!-
-İyi siz bilirsiniz- "Saatine bakıp"
-Ders zilinin çalmasına da 2 dakika varmış artık siz on dakikada anca gidersiniz. Neyse okulda görüşürüz kızlar. –
O ne be okulda görüşürüz ne? Ebelemece oynamadan önce mızıkçılık yapmak yok ama diyen çocuklar gibi.

-Özge inadını sevsinler hadi bin şu arabaya yoksa geç kalıcaz ilk günden geç kalamam-
Haklıydı gururu bir kenara bırakıp o arabaya binmem gerekiyordu.

- Ama sadece bir seferlik- diyip ön koltuğa oturunca Kaan bana pis pis bakıp sanki "Noldu az önce gurur yapıyordun" dermiş gibi bakıyordu.

Hiçbirimiz çıt çıkarmadan okula vardığımızda okulun girişinde bir liste asılıydı ve orada düştüğümüz sınıflar yazıyordu. Bakanlar ayrılıyor bazıları üzgün bazıları istediği kişiyle aynı sınıfa düştüğü için mutlulukla ayrılıyordu.Rüya anında yanıma gelip aynı sınıfta olmadığımızı söylediğinde önce bir yıkıldım ama sonradan zaten onu fazlasıyla gördüğüm için ona karşı üzülüyormuş gibi yapıp içten içe sevindim.

Kendi sınıfıma bakmak için panoya eğildim fakat kalabalıktan göremiyordum.

Kaan;
-Aynı sınıftayız Özge. Artık daha sık karşılaşacağız merak etme. – deyip sınıfa doğru giderken bense arkasından bakakaldım.
"Bu çocuk ne böyle?" Derken yanıma bir kız yanaştı. Uzun boylu güzel fizikli bir kızdı.
Öğk şöyle kızlardan kendimi bildim bileli nefret etmişimdir.

-O çocuğun kim olduğunu bilmiyorusundur şimdi sen... -

-Tanıştırayım. O çocuk Rıfat Dinçer'in oğlu Kaan Dinçer o yüzden onun yanıdayken laflarına dikkat etsen iyi edersin. Başının belaya girmesini istemem. — deyip göz kırptı.

Bir dakika ne? Şimdi bu çocuk Rıfat Dinçer'in oğlu mu??
E babam? Hayır hayır hayır...

——————————————————
Eveet! Düşünceleriniz neler?

Bu bölüm biraz daha mini bölüm gibi oldu az olay vardı ama birazcık da olsa aydınlanmışsınızdır diye düşünüyorum.

Şaşırdınız mı? Rıfat Dinçer falan benim çok güzel fikirlerim var eheheh ❤️Tavsiyeleriniz varsa buraya yazarsanız hepsine bakıyorum zaten...

💛Diğer bölümlerde görüşmek üzere muahh

~Kayıp Umutlar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin