10

3.1K 160 29
                                    

Merhaba! Bu sefer fazla olmasa da uzun bir süredir yeni bölüm gelmiyordu. Bunun sebebi azalan okunmalar. Fazla bir beklentiye girdiğimi söyleyemem çünkü bunu kendi isteğimle yazıyorum. Ama okunmaların artması bölüm artma sıklığını arttıracaktır. Ayrıca oy vermeden de bölümden çıkmayın lütfen. Bölüm sonlarına da bölüm görüşlerinizi ve olay bütünün de karakterleri değerlendirip beğenmediğiniz kısımları belirtirseniz kendimi düzeltmeye çalışırım. Ayrıca profilimdeki diğer hikayeme de göz gezdirebilirsiniz.
İyi okumalar. :)

"Demir! " Dedim şaşkınlıkla. Kucağında beni kolaylıkla taşıyan ve haline memnun gözüken Demirse:
"Buyur sarışın. " Dedi. Ardından:
"İyi misin sen? Kötü görünüyorsun. " Dedi endişeyle. Kızaran gözlerime üzüntüyle baktığını fark edebiliyordum.
"Ben... Bazı sesler duydum. Adım sesleri... " Dedim korkuyla. Gözlerimi uzaklara sabitlemiş aklımda yer eden o korkunç anları düşünüyordum.
"Ne sesleri? " Diyip endişeyle yüzüme bakan Demirin sesine Ayça bağırışları karışmıştı. Sokağın başında beliren Doruk ve Kuzeyi gördüm. Beni fark etmeleriyle koşarak yanıma geldiler. Kuzeyin mahvolmuş bakışlarıyla karşılaşınca Demirin boynuna doladığım kollarımı çözdüm ve yere adımlarımı basıp hızla onun boynuna atladım. Saçları darmadağın olmuştu. Doruksa sinirle Demire dönüp:
"Ne işin var senin burada? " Dedi.
"Kaldırımda bayılmak üzereydi ve kötü gözüküyordu. Kucağıma alıp evine götürecektim. " Dedi Demir bana bakarak. Benimse yaşadıklarımdan dolayı hala bacaklarım titriyordu ve zor ayakta duruyordum. Kollarımı Kuzeyden ayırınca kulağımda tekrar aynı sesler yankılandı. Korkuyla sendeleyince herkes gözlerini bana çevirdi. Sonunda dönen başıma elimi koydum ve diğer elimde Kuzey'in koluna tutundum. Halimin kötü olduğunu farketmesiyle Kuzey beni kucağına aldı. Gözlerindeki yorgunluğu fark etmemle kollarımı tekrar boynuna doladım. Keza oda bacaklarımda ve sırtımda olan kollarını kendine çekmiş ve olanca gücüyle bana sarılıyordu. Demir gözlerini bizde ayırıp:
"Neyse. Siz geldiğinize göre sarışın iyileşecektir. Geçmiş olsun Ayça. " Dedi yüzüme bakıp gülümsedi ve karşı kaldırıma geçti. Olanlara hala inanamıyordum. Nerede olduğumuz hakkındaysa hala bir fikrim yoktu. Doruk endişeyle bana bakıp:
"Noldu sana kızım ya? Saatlerdir seni arıyoruz. " Dedi endişeyle. Bende yüzümü ona dönüp:
"Eve gidiyordum ama sonra... Bilmiyorum birşeyler oldu ve yanlış yerden döndüm. Sonra o sesleri duydum. Koşarak gitsem de bırakmadılar beni. " Dedim korkuyla. Doruk:
"Tamam artık eve gidelim. " Dedi ve önümüze geçip yürümeye başladı. Kuzey biraz durup yüzüme baktı. Bende onun gözlerine bakıyordum.
"Çok korktum. " Dedi. Bu sırada yürümeye başlanmıştı.
"Seni de Yeşim gibi koruyamamaktan çok korktum. Kaybetmekten çok korktum. " Dedi bitmişçe.
"Yeşim." Dedim. "Kuzenin miydi? "

Başını salladı çaresizce. O sırada sokaktan çıkmıltık ve herkes bize bakıyordu. Kuzey beni kucağından indirip elimi tutunca düşmekten son anda kurtuldum. Bende sıkıca onun elini tutuyordum şimdi.

***

"Hadi geç bakalım Ayça Hanım! " Diyip kapıyı açan Doruğa baktım ve ardından eve girdim. Hala kendi evime gidemiyordum. Darmadağın olan evi toplamadan önce kendimi toparlamam gerekiyordu. Hala biraz dönen başımı aldırmadan koltuğa yığıldım. Yanıma oturan Doruk yüzüme soran gözlerle bakınca ne var dercesine kafamı salladım.
"Bize herşeyi anlatmayı planlıyor musun? "
Başımı sallayıp Doruğa ve Kuzeye baktım. Tam ağzımı açıp konuşacakken kapı kırılırcasına çalmaya başladı. Kuzey kalkıp kapıyı açmaya giderken bizde Dırukla arkasından gidiyorduk. Kapının açılmasıyla kıpkırmızı gözlerle Cemrenin içeri girmesi bir oldu. Tam karşımda duran Cemreye soran gözlerle baktım. Ağlamaktan şişen gözleri, dağılan saçları ve titreyen dudaklarıyla berbat bir haldeydi.
"Özür dilerim. " Diyip bıynuma sarılmasıyla benim de dudaklarım titremeye başladı. Kollarımı yavaş hareketlerle beline dolarken bende fısıltı gibi çıksn sesimle:
"Küs müyüz? " Dedim. Kafasını hızlıca sağa sola salladı. Gülümseyip ondan ayrılırken oda ayrılıp:
"Birşey oldu sandım. " Dedi korkuyla. Bende onu rahatlatmak için:
"İyiyim bak. Turp gibiyim. " Dedim titreyen sesimle. O sırada gözüm arkada bir surata takıldı. Can varsı arkada ve boş gözlerle önüne bakıyordu. Kaşlarımla Canı gösterip Cemre ye:
"Barıştınız mı? " Diye sordum. Cemre başını mutlulukla salladı ve burnunu çekti. Canı gerçekten seviyordu. Birazdan bizim duygusal halimizden sıkılmış olacak ki Doruk:
"Hadi geçin bakayım içeri. " Diyerek bizi içeri ittirdi. Can dahil herkes içeri girince sıkışık bir şekilde koltuklara oturduk. Bir yanımda Doruk bir yanımda Kuzey vardı. Birbirimize yapışık otururken Kuzey'in telefonu çalmaya başladı. Kuzey kaşlarını çatıp telefonu açtı:
"Noldu Yalın? " Duyduklarıyla hızla yerinden doğrulması bir oldu. Korkuyla nerde şimdi diye bağırdığı sırada hepimiz ayaklanmıştık.
"Noluyor Kuzey? " Diyerek yüzüne baktığım sırwda hızla kapıya ilerledi.
"Yalın... Kaza yapmış. Hastane. Hastaneye gitmem lazım. " Diyerek dışarı fırlamasıyla hepimiz arkasından gitmeye başladık. Canın arabasını açmasıyla hepimiz arabaya bindik. Hızla hastaneye yok alırken Kuzey korkuyla ayağını sallıyordu. Dizinin üstünde duran elinin üzerine elimi koyup yüzüne baktım. Bana çevirdiği bakışlara dönüp:
"İyileşecek. Korkma. " Dedim kararlı bir sesle.

Sonunda hastaneye vardığımızda Kuzey koşarak içeri girdi. Danışmadaki kadına sinirli sinirli Yalnın yerini sormasıyla koşarak ameliyathanenin önüne vardık. Kuzey çaresizce ellerini saçlarına geçirip kapıya bakmaya başladı. Gözlerinde hiç olmayan bir duyguyu sezdim o an. Bu ben kaybolunca gözünde oluşandan farklı mıydı bilemem ama çaresiz olduğunu haykırdıkları kesindi. Birazdan kapıdan bir doktorun çıkmasıyla hızla yanına gittik.
"Hastanın yakınları siz misiniz? " Diyerek yüzümüze bakan doktoru kafamla onayladım.
"Çok üzgünüz. Hasta bitkisel hayata geçti. Beklemekten başka çaremiz yok. " Korkuyla kapıya gözlerimi ameliyathane kapısına dikerken herkesin bakışları aynıydı. Kuzey başını olumsuz anlamda sallayıp:
"Ne saçmalıyorsunuz siz! Ne demek Yalın bitkisel hayatta?! " Diye bağırmasıyla hiç düşünmeden kollarımı beline sardım.
"Sakın ol lütfen. Uyanacak biliyoruz hepimiz. " Dedim sakin bir sesle. Oysa içimde fırtınalar kopuyordu. Doruk acıyla elini Kuzey'in omzuna koyup destek olmak isteemişcesine sıktı.
"Sakin ol kardeşim. Kardeşimiz çıkana kadar bekleyeceğiz burda ve o oradan hepimize gülümseyerek çıkacak. " Dedi. Cemre ve Can napacaklarını bilemez şekilde bize bakıyorlardı. Kuzeyse hala sakin değildi. Ona sarılmasam her tarafı yakıp yıkacağını biliyordum.

Olayın üzerinden yarım saat geçmişti ki koridorda kalın bir ses duyuldu.
"Nerde o Kuzey! "
Hepimiz oturduğumuz banklarda başımızı sese çevirirken Kuzey ayağa kalkmıştı. Gelen adam orta yaşlı bir adamdı. Burnu, gözleri Yalını andırıyordu. Kuzeyin önünde durunca hepimiz bakışlarımızı Kuzeye çevirdik. Yüzü oldukça donuktu. Endişe, korku ya da ne biliyim nefret dahi yoktu yüzünde. Bu ifade içimi üşütmüştü. Benim tanıdığım Kuzey ya da bana kendini tanıttığı Kuzey bu değildi ve şimdi kendi babasına karşı olan Kuzey adeta buz gibiydi. Adama baktığımda ise gözlerinden alev çıkacak gibiydi. Hızla Kuzeye bir tokat atmasıyla herkes şaşkına döndü. Ama Doruk bunu beklıyor gibiydi. Başı hafifçe sağa dönen Kuzey başını korkusuzca tekrar çevirdiğinde yanağı kızarmaya başlamıştı.
"Seni işe yaramaz herif! Kardeşine sahip çıkmalıydın. Yeşime olanlardan sonra biraz bile mi akıllanmadın?! " Diye bağırmasıyla Kuzey elini sert bir yumruk yaptı. O yumruğu vurmayacağını biliyordum ama yine de içimdeki korkuya dur diyemiyordum.
"Bu benim suçum değil. Yeşil yüzünden kendimi yeterince suçluyorum zaten. Merak etme geceleri rahat uyuyamıyorum. " Demesiyle üzüntüyle Kuzeye baktım. Herkesin bakışlarında acı vardı sanki.

Adam sinirle nolduğunu öğrenmeye çalışırken Doruk:
"Okan amca gel sen kantine geç. Ben anlatırım sana olanları." Diyip adamı Kuzeyden uzaklaştırdı. Doruğun aramak konuşmaktan zevk almadığını biliyordum fakat bunu yapmasaydı herşey daha da karışabilirdi.

O gidince Kuzey yorgun bir nefes verip yerine çöktü. Yanına oturup yardım etmek istermişcesine omzunu sıktım ve gülümsedim. Gülümseyen yüzüme bakıp oda hafifce gülümsedi. Burada ne kadar süre kalacağımızı bilmiyordum. Aylar, yıllar bile olabilirdi.
Cemre gelip yanıma oturunca ona döndüm.
"Atlatacığına eminim Kuzey. " Dedi moral vermek istercesine. Kuzey başını sallayıp ayağa kalktı ve koridorun başından sonuna yürümeye başladı. Bjnu defalarca tekrarlarken gözündeki endişe hepimizin içini kemiriyordu.

***

Gözlerimi açtığımda boynumun ağrımaya başladığını fark ettim. Kafamı kaldırıp baktığımda başımın Doruğun omzunda olduğunu gördüm. Karşı koltuktan Okan amca bakıyordu. Bakışlarıyla beni öldürmek ister gibiydi adeta. Bakışlarından rahatsız olup hafifçe kıpırdandım ve Doruğun yüzüne baktım. Uyuyordu. Diğer tarafıma baktığımda Kuzeyi gördüm. Dimdik bakıp karşı duvara odaklanmıştı. Cemre ve Canı görememiştim. Telefonumun ekranını açıp saate baktım. Sabah 4e geliyordu. Cemreden gelen mesaja baktım. İki saat önce eve gittiklerini ve beni uyandırmak istemediklerini yazmıştı. Yalına olanlar hala beynimi kurcalarken Okan amca ayağa kalktı. Ben baiımı kaldırırken Kuzey umursamamıştı bile. Okan amca Kuzey'in yüzüne bile bakmadan soğuk bir sesle:
"Ben gidiyorum. " Dedi ve merdivenlere yöneldi. O gidince Kuzey yorgunlukla başını bana çevirdi. Yüzüne bakıp:
"Hiç uyumadın mı?" Dedim.
Başını olumsuz anlamda sallayınca ellerimi dizlerimden çekip kuvağımı açtım. Başını koymasını işaret edince yorgun hareketlerle başını kucağıma koydu. Saçlarına dokunup okşamaya başladım bir süre sonra. Daldığını anladığımda kulağına eğildim.

"Başını kucağımdan hiç çekme, olur mu? "

Yeni Okulum (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin