22

1.6K 87 22
                                    

Beril:
"Ye şunu. Ye şunuuu. Yeseneee!"
Fotoğraflara bakmaya bitirip önüme döndüğümde herkesin bana dik dik bakıp bağırmasıyla:

"Derdiniz ne dostlarım? Neden bağırıyorsunuz? " Dedim. Kuzey:

"Balık soğudu kaç saattir ye diye bekliyor seni. " Diyince Doruk da:

"Hayır öyle birşey olmadı. 10 dakika geçti bizde sana haber verelim dedik. " Dedi ve önündeki balıktan bir çatal daha alıp ağzına attı ve denize bakmaya devam etti. Bende önümdeki balığa döndüğüm sırada:

"Ne oldu buna be?" Dedim ve balıktan birkaç parça ayırıp iştahla yemeye başladım. Kuzey sonunda(!) sorunun önemli ve alaya alınmaması gerektiğini düşünmüş olacak ki elini destek verircesine Doruğun omzuna koyup güven vermek ister gibi gülümsedi. Doruk birkaç saniye onun gülüşünde takılı kaldı bakışlarıyla ardından tekrar belığına döndü ve balığı daha da küçük parçalara ayırırken ruhsuzca:

"Sağol." Dedi. Onun bu tepkisine kaşlarımı kaldırıp önüme dönerek tepki verirken Cemre ona acıyla bakıyordu. Ne olduğunu bir an önce öğrensek ciddi manada iyi olabilirdi. Onun mal mal ona bakmasına Ayçanın da kafası bozulmuş olmalı ki pat diye sırtına vurdu. Cemre ne oldu dercesine ona bakarken Ayça bakışlarıyla ona önüne dönmesini işaret etti. Cemre de küçük bir kız gibi dudak büzüp balığına döndü. Bende bu sırada balığımı yarılamıştım. Tam kocaman bir parçayı ağzıma atıp keyifle çiğniyordum kiii ayağıma gelen ani bir tekmeyle öksürmeye başladım. Ben ne olduğunu anlamazca öksürüp ağzımdaki lokmayı yutarken Kuzey de masanın karşısından sırtına vurun diye bağırıyordu. Sonunda lokmayı yutup korkuyla arkama yaslandığımda hala nefes nefeseydim. Kuzey yanıma kadar gelmiş:

"İyi misin? " Diyordu. Başımı sallayıp iyi olduğumu belirtince yanağımdan öpüp yerine geçti. Bu sırada gülen Urası da görünce:

"Seni haiiiin. Seni ırz düşmanııı. Sen mi tekme attın lan ayağıma? " Diye bağırdım. Benim böyle bağırmamla onun daha çok gülmesi bir oldu. Kuzeyse:

"Ölebilirdi." Diyip ona beyni yokmuş gibi bakıyordu. Uras omzunu silkip peçeteyle elini sildi ve bitmiş balık tabağına peçeteyi fırlatıp:

"Hadi bitirin yemeyi de gezelim birazcık. " Dedi ve arkasına yaslandı. Herkes sessiz sakin balığını yiyip bitirdiğinde hep birlikte masadan kalktık. Hesabı ödeyip deniz kenarında boylu boyunca uzanan yollara koyulduk. Sessiz sakin yürürken Doruğun saçmalamasını ve bizi güldürmesini bekledim. Keza böyle hiçbirşeyin tadı tuzu yoktu. Baktım ki herkes ruhsuz ruhsuz yürüyor sıkıntıyla bir nefes alıp yok kenarındaki dükkanlara gittim. Çeşit çeşit aksesuar magnet ve süsün satıldığı deniz kokulu dükkanda dolaşırken sarı ışığın altında parıldayan güzel bir kolyeye ilişti gözüm. İlgimi ona verip tam elime alıyordum ki kolyenin yerinden alınıp:

"Ayyy baksanaaaa. " Diye sallanması bir oldu. Şaşkınlıkla kolyeyi tutan kıza bakarken kulağıma birisi fısıldadı:

"Biraz daha hızlı olsan yakalayabilirdin ama şimdi zor görünüyor. " Demesiyle hızla sıçrayıp kulağımı tutmaya başladım.

"Uras gerizekalı mısın ya? Kulağıma yakın durma. Uzak dur kulağımdan. Hayret birşey ya. " Diyip kulağımı ovuşturmaya başladım. Birisi arkadan kulağıma fısıldadığı zaman aşırı derecede huylanıyordum. Sonunda kulağımı bıraktığımda kolyeyi sevinçle bir gökdelene göstermeye çalışan kızı gördüm. Kız o kadar kısaydı ki sevgilisi yanında gökdelen gibi kalıyordu. Kız sevinçle kolyeyi sevgilisi olduğunu düşündüğüm çocuğa gösterirken çocuk da bıkkınlıkla kolyeyi eline alıp incelemeye başladı.

"Sence de biraz küçük bir model değil mi tatlım? Az önce gösterdiğin sana daha iyi durur diye tahmin ediyorum. " Dedi ve kolyeyi kızın eline geri bıraktı. Kız da ona hak verir gibi başını sallayıp kolyeyi yerine bıraktı ve karşı tarafta bulunan başka bir masaya gidip kolyelere bakmaya devam etti. Onlara ağzımı açıp saf saf bakarken Uras:

Yeni Okulum (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin