Kararlıydı Kim Jisoo ertesi sabah uyandığında.
1) Kim Yeri'yi öldürecekti.
2)Pink Punk üyelerine görünmemek için kendisini yok edecektiİşin açığı ilkini yapabilirdi ama ikincisi hakkında şüpheleri vardı. Elini yüzünü yıkarken duraksayıp aynadaki yansımasına baktı. Nasıl bakacaktı idollerinin yüzüne? En önemlisi de...Tam da hisler beslemeye başlamışken Jennie'ye! İyi halt ettin Kim Jisoo.
Sonra tekrardan Yeri'ye sinirlendi. O kendisini ispiyonlamasa Jisoo zaten bulmuştu doğru yolu. Öyle şeyler yapmayacaktı bir daha. Saate baktı, henüz saat 6.30'du. Fakat bugün Yeri'yi öldürmek için erken gidecekti okula. Çünkü kızın ders çalışmak için en az yarım saat önce okulda olduğunu biliyordu. Nitekim saat 7.20'de, dersin başlamasına kırk dakika kala sınıfa adım atmıştı bu sebeple. Henüz kimse gelmemişti. Kapının arkasına geçip Yeri'yi beklemeye başladı.
Çok geçmeden hain sınıfa giriş yapıp çantasını sırasına bırakmıştı. Jisoo korku filmi havası vermeye çalışarak kapıyı kapattı, "Here is Jisoo!" Ürkütücü bir sırıtış yerleştirmişti yüzüne ve kalemini baltayçışmasına sallıyordu elinde.
Fakat Yeri'nin sakin tavrında bir değişim olmadı. "Jack Nicholson sunbae-nim?" Bu cümleyle anlamıştı Jisoo planının başarısız olduğunu. Korku filmi işini boş verip ötekinin üzerine yürüdü.
"Sence de bana bir özür borçlu değil misin?" İki elini Yeri'nin oturduğu sıraya dayayıp kaşlarını çattı.
"Özür dilerim." dedi Yeri. Yaptığının yanlış olduğunu biliyordu fakat işin açığı çok da umursadığı söylenemezdi. Bir an evvel sabahın köründe kendisini rahatsız eden kızı gönderip ders çalışmak istiyordu.
Jisoo'nun yüzü ise şaşkınlıkla dalgalandı. Bu kadar çabuk olmasını beklememişti. Yo, kesinlikle bu kadar basit olmamalıydı. Ellerini masaya vurduğunda Yeri'yi ilk kez korkutmayı başarmıştı. "Hah, özrün yeterli mi sanıyorsun? Seni öldüreceğim!" İyice eğilip karşısındaki kızla göz teması kurmaya çalıştı. Çalıştı zira, hain gözlerini kaçırıp duruyor, Jisoo hariç her yere bakıyordu. Derken gözleri bir noktada sabitlendi ve sırıtışı genişledi.
"Yani tabii öldür de eminim bunu Jennie'nin önünde yapmak istemezsin. Şu an sana bakıyor."
Şimdi korkma sırası eski shipperdaydı. "S-seninle ç-çıkışta görüşeceğiz. Okul kapısının önünde beni bekle." Ardından adeta zıplayarak sırasına ulaştı ve utançtan kafasını sıraya gömdü.
***
Tüm gün kafasını yerden kaldırmamak hakikaten zor işti. Jisoo hissedebiliyordu boynunun, kendisinin Jennie'ye tutulduğundan daha çok tutulduğunu. Bu hâldeyken haini nasıl öldüreceğini bilemeyerek ayağa kalktı. Yeri de dahil herkes çıkmıştı sınıftan.
Boynunu ovarak çıkışa yöneldi. Belki Yeri korkup kaçmıştır ve kabadayı gibi davranmama gerek kalmaz? İçinden bunun olması için dua etti. Ama elbette hangi duası kâbul olmuştu ki eski shipperın? Kim Yeri tüm asaletiyle kapının önünde onu bekliyordu. Kollarını göğsünde birleştirmişti ve elinde bitmek üzere olan bir lolipop tutuyordu. Jisoo'yu görünce bir sigaraymışçasına yere attı lolipopu. Şu manzara karşısında Jisoo daha çok korkmuştu. Hayır, o ufak kız değildi Jisoo'yu korkutan. Ona ne yapacağından korkuyordu. Yani öldüreceğim filan demişti ama tabii ki yapamazdı bunu. Onu öyle bir korkutmalıyım ki arkasına bile bakmadan kaçmalı!
Kıza ulaştığında Yeri kafasıyla ilerlemesini işaret etti. Böylece başladılar yürümeye. Okuldan epey uzaklaşmışlar, kimsenin olmadığı bir parka gelmişlerdi. Terk edilmiş bir depo da olabilirdi... diye düşündü, Wattpad yazarı. İyimser olmaya çalıştı. Fakat Kim Yeri hazırlıklı gelmişti. Parmağını şıklattığında Jisoo'nun ne zaman geldiğini bile anlayamadığı Naylonlar çıktı ortaya.
Sooyoung fazlasıyla belalı görünüyor, Sana ise...öyle görünmeye çalışıyordu. Fakat rastgele yumruk savururken havaya, bunu başarabildiği söylenemezdi. Sooyoung cebinden çıkardığı tesbihi sallayarak konuştu, "Yeri dedi ki bize şöyle böyle demişsin."
"Ne demişim?"
"Şöyle böyle."
"Şöyle böyle derken? Tam olarak ne demişim onu söylesene yâhu!"
Sooyoung düşündü. Yeri hiç bu konunun ayrıntısını vermemişti ki. Kendisini Sana'dan daha aptal hissederek yanıtladı, "Şöyle böyle demişsin işte! Ben de senden bunun hesabını soracağım!"
Jisoo, Sooyoung için hiç şöyle böyle dememişti. Pişkince sırıtan Yeri'yi buldu gözleri. Kavgaya yalnız başıma geleceğimi mi sandın der gibi bakıyordu. Ya da Jisoo kıçından uyduruyor da olabilirdi tabii. Ama sırıtışından belliydi hainin başka bir kalleşlik yaptığı. "KİM YERİ SENİ GEBERTECEĞİM!" Bu sefer cidden bu niyetle atladı kızın üzerine fakat havada asılı kalmıştı.
Park Sooyoung shipperı kolundan tutup kaldırmıştı. Havaya yumruk atmakta olan Sana bir an durup hayranlığını dile getirdi, "Oha bunu yapabildiğini bilmiyordum!"
Sooyoung da bilmiyordu ki. Muhtemelen aşkın gücüydü bu. Şu an hiçbir karakter bunu bilmese de. "Yeri'ye yamuk yapma. Bu bizim aramızda." Oysa alakası bile yoktu.
Jisoo sonunda ayakları yere değdiğinde bağırdı, "Hayır salak! Ben sana şöyle böyle demedim. Yeri seni kandırmış." Ardından arkasına bile bakmadan koşmaya başladı. Gururu ayaklar altına alınmıştı.
Öte yandan Sooyoung onu umursamayıp Yeri'ye döndü, "İyi misin?"
Kim Yeri bilmiyordu. Park Sooyoung az önce beni mi savundu? Kafasını aşağı yukarı salladı yine de.
"Hadi gel sana evine kadar eşlik edelim. Jisoo'ya ne yaptıysan amma kızmış. Rahatsız etmesin seni yine."
Kim Yeri iki kat daha şaşkındı şimdi. Park Sooyoung beni...umursuyor mu?
Bölüm Sonu
Milattan sonra gelen yeni bölüm fhchg Yorum yapın lütfen^^