13|Kaybedenler kulübünün tek üyesi

1.4K 164 54
                                    

Jisoo yalnız başına yemekhanedeydi. Bir zamanlar Jennie'yle beraber oturmuşlardı burada. Üstelik kendisi shipiyle kafasını bozmuşken o...Jisoo'yu umursamıştı. Eski JenLisa shipperı  anılar zihnine dolduğunda bir zamanlar ne kadar da şanslı olduğunu fark etti.

Çok yalnız hissediyordu. Kim Yeri bile Park Sooyoung ile yakınlaşmıştı. Matematik öğretmenleri Taeyeon'un Müdüre Hwang'la olan ilişkisini zaten çok önceden keşfetmişti. Yanından geçip giden öğrencilerin arkadaşları vardı. Bir tek Jisoo böyle yalnızdı koca okulda sanki.

"Hey neden yemiyorsun?"  Jisoo'nun karşısına oturan Sana sormuştu bu soruyu. Jisoo gerçekten de dakikalardır yemeğine boş boş bakmaktan başka bir şey yapmıyordu.

"Bilmem."  Kısaydı cevabı. Belki Sana daha da meraklanır ve daha çok soru sorardı. Kim Jisoo birisi tarafından umursanmak istemişti o an.

"Yemiyorsan ben yiyeyim diye şey ettim." Sana'nın bu cümlesiyle daha da hayal kırıklığına uğramıştı. Belki de iyice depresif bir hâle bürünmesinin sonucuydu bu fakat inadına yemeye başladı, Jisoo.

"Sen niye burada yalnızsın? Sooyoung nerede?"  İlk lokmasını yuttuktan sonra sormuştu. Cidden de Sana hiç tek başına takılmazdı, özellikle de Sooyoung'dan hiç ayrılmazdı.

"Onun artık sevgilisi var ya, onunla yalnız kalmak istiyor hâliyle. Off ben niye birini bulamıyorum Jisoo? Çirkin miyim?"  Genç kız üzüntüyle kafasını yere eğdi. "Ya da ruh eşim cidden de ruh galiba. Yoksa ortaya çıkardı şimdiye."

"Hey, çirkin değilsin."  Jisoo başlamıştı kafasında bir kaybedenler kulübü inşa etmeye. Mâdem Sana da yalnızdı, beraber takılabilirlerdi. Ötekinin ellerini tuttu. "Çıkışta işin var mı? Beraber takılıp eğlenelim biraz. Yoksa kafayı yiyeceğim Jennie'yi düşünmekten."  Cidden de kafayı dağıtmaya, bu özgüvensizliği atmaya ihtiyacı vardı.

***

Fakat belki de bunu Sana'yla denemek kötü bir fikirdi. Jisoo alışverişten hazzetmese de ötekinin aklına gelen en iyi hobi buydu ve ısrarcıydı gitme konusunda. Son dersten sonra, okulun yakınındaki bir alışveriş merkezine gidiyorlardı bu yüzden de.

Jisoo dalgınca yürürken bir kol onu durdurdu. "Dur Jisoo! Karşıdan karşıya geçerken önce sola, sonra sağa bakıp öyle geçmelisin!"  Sana uyarmıştı, Jisoo bilmiyormuşçasına.  Ardından da uygulamaya geçmişti. Önce sola sonra sağa baktı dediği gibi. Sonra ise adım attı fakat en önemli part olan önüne bakmayı unuttuğu için yere düşmüştü.

Jisoo telaşla onu yerden kaldırdı ve bir kez daha arkadaşlık tercihlerini sorguladı. Ama Sana'yla arkadaş olmak, arkadaşsız kalmaktan iyiydi.

Bir mağazaya girdiler ve Jisoo'ya asırlar gibi gelen bir süre boyunca oradaki kıyafetlere baktılar. Aslında sadece beş dakika olmuştu. İşte o kadar nefret ediyordu shipper bu aktiviteden. Daha fazla dayanamayarak kendisinden uzakta, etekleri inceleyen arkadaşına seslendi, "Artık gidebilir miyiz?"

"Tamam tamam, geliyorum." Neyse ki Sana çok çabuk cevaplamıştı. Ve ne yazık ki, gelmesi o kadar çabuk olmadı. Önündeki kişi onu engelliyor olmalıydı. "Pardon geçebilir miyim?" Tık yok. Bir daha sordu ama çekilmiyordu terbiyesiz kadın! Aynı soruyu altıncı kez soruşunda Jisoo meraklanarak yanına gelmişti. Pek de iyi olmadı gördüğü manzara. Çünkü aynayla konuşuyordu Sana. "Cidden ama, arkadaşım bekliyor. Gidebilir miyim artık?" Kızarak sordu şapşal olan, aynadaki yansımasına.

Jisoo o an onu orada bırakmaya karar verdi. Hatta bunun için de harekete geçmişti. Ama sonra kimsenin anlamlandıramadığı bir şey yaşandı. Bembeyaz bir ışık yayıldı mağazaya. Herkes gözlerini kapatmak zorunda kaldı.

Biraz sonra ışık hafifledi. Bir kız ışığı arkasına almış, onlara yaklaşıyordu. Üzerinde onların formasından vardı ama her iki kız da onu daha önce hiç görmediklerine yemin edebilirdi. Bu dünyaya ait olamayacak kadar güzeldi. Sonra ise ayağı kaydı ve kıçının üzerine düştü. Böylece ışık da yok olmuştu.

Sana önündeki aynayı itip kıza koştu. "İyi misin?" Elini uzattı. Jisoo ise fic yazarlığının verdiği deneyimle biliyordu olacakları. Gözlerini kapatıp dua etmeye başladı.  Hayır lütfen o senaryo olmasın...  Gözlerini açtığında yarım saat geçmişti sanki. Çünkü Sana, "Öyleyse numaranı alabilir miyim Tzuyu?" diye soruyordu. Jisoo kızın telefonunu ona uzatışını seyretti. Yine o senaryoydu. Yine Jisoo'nun isteği gerçekleşmemişti.

Biraz sonra Sana arkadaşının varlığını hatırlayarak kendisine döndüğünde şaşkınlığını gizleyemedi Jisoo, "Biraz erken olmadı mı sence de numara alışverişi için?" Kim tanımadığı birisine beş dakika içinde numarasını verirdi ki?

Sana mağazadan çıkan kızı seyrederken cevapladı, "Ne yapayım...ona çoktan verdim...Kaçıramazdım bu fırsatı."

Duyduklarıyla Jisoo'nun gözleri kocaman oldu. "Hah?!"  Verdim derken?!

"Kalbimi." diye ekledi Sana.

"Haaa." Rahat bir nefes verdi Jisoo. Fakat bir kez daha yalnız kaldığını düşününce yüzü düşmüştü. Kaybedenler kulübünün tek üyesiydi artık.

Bölüm Sonu

Shipper | JenSoo ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin