Park Sooyoung aynadaki yansımasına baktı. Elinden geldiğince olgun bir imaja bürünmeyi hedeflediğinden ağırdı makyajı. Giydiği dar elbiseyle de vermek istediği havayı tamamlıyordu. Günlerdir bu an için hazırlık yapmıştı, mükemmel dansıyla Yeri'yi baştan çıkaracaktı. Özgüvenle gülümsedi.
Biraz sonra kapı çaldı, beklediği kişi gelmiş olmalıydı. Kapıyı açtı. Kahküllü olan utangaç bir gülümsemeyle selamladı onu. Fakat yanlış ficteydi. Bunu fark eden Sooyoung onu uyarmak istedi, "Sana da merhaba Jiwoo ama yanlış fictesin. Chuuves olana gitmek için karşıdaki evin ziline basmalısın."
Jiwoo kafası karışmış bir vaziyette onun yüzünü inceledi, "Sen Sooyoung değil misin?"
"Evet ama soyadı Park olan. Senin soyadı Ha olana gitmen gerekiyor." Keşke ficteki herkes Park Sooyoung kadar çok çalışsaydı senaryoya. O zaman çıkar mıydı böyle karışıklıklar? Fakat Jiwoo senaristi suçlamayı tercih etti
"Bu ne kadar Sooyoung ya? Biraz önce de yanlışlıkla SuperTaeng'e gitmişim, orada da Choi Sooyoung vardı. Öf istifa ediyorum!"
Fakat tam bu sırada öteki evin kapısı açıldı ve bir tanrıça süzüldü dışarı. Şüphesiz ki Kim Jiwoo istifa etmekten vazgeçmişti tanrıçaya koşarken.
Park Sooyoung'un dikkatini ise sokağın başında beliren Yeri çekmişti şimdi. Sırtında kitaplarla dolu çantasıyla Sooyoung'un evine yürürken kim bilir ne kadar mâsumdu düşünceleri...
Flashback, sabah
"Umm, Yeri bugün bizim eve gelebilir misin ders çalışmaya?" Sooyoung bir çırpıda söylediğinde Yeri'nin dikkati başka bir yerdeydi. Gözleri konuşan kızın yüzüne değil de eline odaklanmıştı.
"Neden bunu söylerken Sana'nın elini tutuyorsun?"
Sooyoung "deli" cesareti almak için bunu yapmıştı. Bu, âşık olduğu düşmanına bir çırpıda yapabileceği bir teklif değildi. Fakat bunu çaktırmak istemedi. "Aa aa farkında bile değildim."
"Ama Sooyoung benden destek almak içi-" Sana'nın sözleri kaba etine çimdik yemesiyle yarıda kesilmişti. Sooyoung o tekrardan bir şeyleri ifşalamadan söze girdi :
"Matematik konusunda yardıma ihtiyacım var. Ne diyorsun, yardım edebilir misin?"
Yeri bir süre düşündü. "Beleşe yapmam bilesin. Ne kadar para teklif ediyorsun?"
"Ne kadar istersen." Herhalde çok büyük bir miktar istemezdi. Bu düşüncenin verdiği rahatlıkla söylemişti.
"Onu sana sonra söylerim o zaman."
Ve Kim Yeri göz kırptığında az daha ölüyordu Park Sooyoung.
Flashback, son
Evet kesinlikle çok masum olmalıydı Yeri'nin fikirleri...Elbette Sooyoung'a yardım etmekti derdi, cukkalayacağı paralar değildi.
"Hey," Yeri kapının önünde durdu. "Neden palyaço cosplay'i yaptın?" Sooyoung'un yüzündeki on kat makyajı işaret ederek sordu. Şimdi uzun olan kızararak makyajının eksik olan kısmını da tamamlamıştı. Yeri bu fikirle ister istemez gülümsedi.
"İçeri girsene." Fakat Sooyoung'un kırılmış sesinden bir cevap alamamıştı, bu cümleden başka. "Bu taraftan." Odasına yönlendirdi kısa olanı. İçeri girdiklerinde Yeri'nin dikkatini masanın üzerindeki kitap ve defter çekti. Buraya gelirken Sooyoung'un cidden de ders çalışmak isteyip istemediği konusunda birtakım şüpheleri bulunsa da, yok olmuştu bunlar şimdi. Boştaki sandalyeye oturdu.
"Ben kendime de bir sandalye alıp geliyorum." Sooyoung arkasını dönüp uzaklaşırken Yeri'nin gözleri bakmaması gereken bir yere, uzun boylu olanın kalçalarına kaymıştı. Yutkundu. Neden böyle giyinmiş? Ders konusundaki şüpheleri geri gelmişti. Niyeti beni eve atmak mı? Bu fikri zihninden çıkarmak zorundaydı. Aksi takdirde...
Sooyoung elinde sandalyeyle içeri girdi ve ötekinin yanına yerleşti. Vakit kaybetmeksizin test kitabında çözemediği sorularla dolu olan sayfayı açtı. Fonksiyonlar başlığının altındaydı test. "İşte bu lanet, bitmek bilmeyen konu yok mu...Bunda yardımına ihtiyacım var." Yeri onun muhtemelen can sıkıntısından sayfanın her tarafına çizdiği çiçek resimlerine bakarken gülümsedi. Üstelik kendisi için çocuk oyuncağı olan bu konunun Sooyoung için zor olmasını da şirin bulmuştu tuhaf bir şekilde. Defteri önüne çekip iki küme çizdi, "Önce konuyu genel olarak açıklayayım sonra yapamadığın soruların üzerine gideriz." Şort giymek sanırım oldukça kötü bir fikirdi. Zira dakikalar sonra; Sooyoung'un elbisesinin açıkta bıraktığı bacakları, kendi bacaklarına değdiğinde dikkati dağılmaya başlamıştı.
Sandalyesini biraz uzaklaştırmak istedi fakat göz ucuyla Sooyoung'a baktığında gördüğü manzara hareket etmesini biraz zorlaştırdı. Sooyoung'un elbisesi iyice yukarı çıkmıştı ve...Yeri bakmamak adına kızın yüzüne baktığında ise...Deftere dudaklarını ısırarak bakan bir Sooyoung görmek çok da sakinleştirici bir manzara değildi.
Ardından Sooyoung, "Uff yoruldum. Biraz mola verelim." diyip kafasını ona çevirdi. Yüzlerinin arasında çok az bir mesafe vardı ve nefes alamadığını hissetti Yeri.
Zor da olsa geri çekti kendini, "Evet. Lütfen mola verelim."
Fakat bilmiyordu, molanın da bir kaçış yolu olmadığını. Sooyoung'un yatağına oturup uzun olan haricinde her yeri izlemeye başladı. Tabii sonra böyle yapmaya devam ederse şaşı olabileceğini fark edip gözlerini kapattı.
"Hyorin sever misin?" Sooyoung'un bu sorusuyla ister istemez açılmıştı gözleri.
"Dinlerim arada. Ama Sistar şarkılarını daha çok dinliyorum. Niye ki?" Sooyoung cevap vermek yerine telefonuyla uğraştı. Birkaç saniye sonra odayı bir müzik doldurdu. Hyorin - Dally çalıyordu.
"Dansını öğrendim." dedi Sooyoung yüzündeki sırıtış eşliğinde.
"NE?! HAYIR!" Kim Yeri bunu kaldıramazdı. Arkasına dahi bakmadan koştu, arkasında şaşkın ve sinirli bir Sooyoung bırakarak. Bir de Sooyoung'un Jisoo'ya ettiği küfürleri
Bölüm Sonu