3| Jessi'nin Bedenindeki Naeun

2.9K 279 164
                                    

Siyah araba okulun önünde durdu. Normalde aynı araba şirket binasının önünde durduğunda mesela, üç kız özgüvenle arabadan iner ve hayranlarını selamlardı. Fakat şu an oldukça pısırık bir şekilde, okul kapısına doğru yürüyorlardı. Herkesin bakışı üzerlerindeydi.

Menajerleri onlara sınıfa kadar eşlik edecekti ve artık, yalnız olacaklardı. Yani, onlara okulda kendileriyle bir öğretmenin ilgileneceği söylenmişti ama bunu bilmek üç kızı rahatlatmıyordu.

Sonunda sınıfın önünde durduklarında, menajer hepsiyle göz teması kurdu. "Evet kızlar, konuştuklarımızı hatırlıyorsunuz değil mi? Sakın imajınızı tehlikeye atacak şeyler yapmayın. Bir yıl boyunca iyi birer öğrenci olun. Ardından buradan kurtulacaksınız, anlaştık mı?"

Aynı anda kafalarını sallayıp onayladılar. Ayrılık vakti gelmişti. Menajer üçünün de omzunu patpatlayıp uzaklaşmaya başladı.

Sınıfa ilk adımı atan Lisa oldu. Ardından Rosé ve Jennie girdiler. Sınıf pek kalabalık değildi ve ilk izlenimlerine göre oldukça normal tiplerdi sınıf arkadaşları. Rosé, hepsinin Kpopla ilgilenmeyen, dersle kafayı bozmuş kişiler olduğunu düşündü.

Ve diğer iki kız da onunla aynı fikirdeydi. Sınıfa girdiklerinde kimse onları takmamıştı. Ya ineklerdi, ya Pink Punk cidden nuguydu ya da özellikle böyle bir sınıf seçilmişti onlar için. Yine de, ünlüler için uzun bir süre birçok kişi tarafından tanınmayacak olmak acı vericiydi.

Öyle ki, sınıf arkadaşlarından biri kalkıp "Wooooaaaa" diyerek Jennie'ye yaklaştığında, kalbi heyecandan patlayacaktı. Hayır, kızdan hoşlandığı için değildi. Yani güzel bir kızdı ama Jennie'yi heyecanlandıran kendisini tanıdığını düşünmesiydi.

"Vay canınaaa," dedi Jisoo üçlünün tam önünde durduğunda. Yakından bu kadar mükemmel görünmeleri, özellikle Jennie'nin kusursuzluğu karşısında dili tutulacaktı neredeyse. Sonra fangirl olduğunu gizlemesi gerektiğini hatırladı. "Sen A Pink Naeun'a ne kadar çok benziyorsun!"

Jennie bu cümleyle afallamıştı, "Ne?"

Bu sırada başka bir kız belirdi Jisoo'nun yanında. Kahverengi saçları iki yandan toplanmıştı. Baş parmağını çenesine yerleştirip Jennie'yi süzdü. "Naeun değil ya sadece...Daha çok Naeun'ın içine hapsolmuş Jessi gibi ya da tam tersi..." dedi Yeri.

Jennie gözlerini devirdi.
Jisoo ve Yeri çak beşlik yaptı.
Rosé ve Lisa güldü.
Jennie kaşlarını çattı. Beş saniyelik sürede bunlar yaşanmıştı.

Lisa ve Rosé onların yanından geçtiğinde, Jennie de aynısını yaptı. Ama bir sorun vardı. Lisa ve Rosé buldukları boş sıraya yanyana oturmuşlardı ve Jennie ayakta kalmıştı. Çaresizce sınıfta göz gezdirdi.

"Benim yanıma oturabilirsin," dedi Jisoo. Şimdilik benim yanıma otur, sonra seni Lisa'nın yanına oturtmanın yolunu buluruz. Az daha o şeytani gülüşü ortaya çıkacaktı. Dudaklarını dişledi.

Jennie gergin bir ifadeyle kafasını sallayıp onun yanına oturdu. Az sonra içeri baştan aşağı pembe giyinmiş bir kadın girdi. Gözlüğü bile pembeydi. Bu, Müdüre Hwang'tı.

"Bugün aramızda üç tane ünlü arkadaşımız var..." dedi, Jennie'nin anlayamadığı bir yöne bakarak.

"Biz ünlü değiliz bu ficte." dedi Jackson, Mark ve Jaebum aynı anda.

"Ah...Harika...Ünlü olanlar kimler o zaman?"

Jennie,Lisa ve Rosé ellerini kaldırdılar. Onları şimdiden zor zamanlar bekliyor gibiydi. Müdüre bile onları tanımıyordu.

*

"Demek ünlüsünüz..." dedi Jisoo teneffüste. "YG'nin iç yüzünü anlatsana!" Heyecanla atıldı.

Jennie ise ona kafası karışmış bir şekilde baktı. "Bizi tanımadığını sanıyordum. Hem Müdüre şirketimizi de söylemedi. YG'de olduğumuzu nereden biliyorsun?"

Jisoo soğuk terler dökmeye başladı. Ama hazırcevap bir kişiliği vardı ve çok çabuk bir şeyler uydurabiliyordu. Kısa süreli endişenin ardından konuştu, "Oo! Demek YG'desiniz! Aslında oradan olduğunuzu bilmiyordum. Sadece, belki YG'den bir idolle falan tanışmışsınızdır diye şey ettim. Sizin şirket hakkında çılgınca dedikodular dönüyor. iKON Bobby şu yeni kız grubundan-bu galiba sizin grup oluyor- bir kızla çıkıyormuş. Sonra o kız Bobby ve Mino'yla beraber ot çekiyormuş diye duydum... Adının baş harfi J idi galiba. Öyle bir şey var mı?"

Jisoo sustuğunda, konuşmasını hiç duraksamadan yaptığı için mi, yoksa dedikodular Jennie'yi şaşırttığı için mi  idolünün şaşkın göründüğünü merak etti. Ama daha çok merak ettiği şey, Jennie'nin vereceği cevaptı.
Jisoo onun yalan söyleyip söylemediğini anlayabilmek adına dik dik bakıyordu. En ufak bir hareketini bile gözden kaçırmamaya çalışarak.

Jennie önce şaşkınlıktan aralık olan ağzını kapattı. Ardından bakışlarını dizlerindeki ellerine dikip gergince dudaklarını ısırdı. Kahretsin, Jennie! Dikkatimi dağıtmaya çalışıyorsun değil mi? Fangirl kalbim ağlıyor... Jisoo hiç bu denli bir iç savaş vereceğini düşünmemişti. Yani shipini o kadar çok düşünüyordu ki, fangirl tarafının onu bu kadar zorlayacağı aklına gelmemişti.

"Sanırım," diye başladı söze Jennie. Jisoo tekrardan dikkatini toplamıştı. "Sanırım dedikodular benimle ilgili. Ben de gördüm böyle dedikodular. Ama doğru değil. Ot çekmiyorum. Çıkış yapmak için yıllarca beklemişken niye böyle şeyler yaparak kariyerimi tehlikeye atayım ki?"

Jisoo başını sallayarak onayladı onu. Jennie'nin uyuşturucu kullanmasını o da bu sebepten saçma buluyordu, imkânsız olduğunu düşünüyordu. Biraz arsızcaydı ama bizim shipperın asıl merak ettiği, Jennie'nin Bobby ile çıkıp çıkmadığıydı.

"Ve...Bobby ile aramızda bir şey yok."  Jennie'nin cevabı bir süreliğine deli gibi gülümsetmişti Jisoo'yu. Bu JenLisa için umut olabilir demek! Hohoho! Gerçi Bobby ile çıkıyor olsalardı da ayırırdım ben nihahaha. İçi daha bir coşkuluydu tabii ki ama dışarıdan görünüşü de pek tekin değildi.

Jennie ilk kez Jisoo'dan korktu, o gülümseme yüzünden.

Bölüm Sonu

Shipper | JenSoo ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin