4.bölüm

634 32 10
                                    

Acı doluydu baekhyun. Yatakta kıvrılmış ağlıyordu. Affetmek istiyorken chanyeol sanki istemiyormuşçasına daha da zorlaştırıyordu.

"Baekhyun hayatım iyi misin?" Belinde havluyla odaya giren adaöa baktı.

"Senden iğreniyorum! Zorla dokundun sahip oldun bana! Tam affedicem diyorum buraya kadar gelmiş diyorum ama sen! Herşeti daha berbat yola konulmaz bir hale getieiyorsun!" Chanyeol adamın yanına gelip kollarını okşadı.

"Şşşş ağlama güzelim" baekhyun sinirle ayağa kalktı. Üzerine gömlek geçieip adama tekrar baktı. Yerdeki kıyafetlerini alıp yüzüne fırlattı.

"Defol burdan chanyeol! Yoksa bu işe polisi karıştırcağım! Sakın ha bir daha da bize yaklaşma!" Chanyeol kıyafetlerini alıp üzerine geçirdi. Giyindikten sonra baekhyuna tekrar baktı.

"Şimdi gidiyorum baekhyun. Ama seni de kazanıcam tekrar. İstediğin kadar benden nefret ettiğini iddia et! Sende beni çok seviyorsun!" Odadan çıkıp gitti.

Baekhyun yatağın kenarına çökmüş ağlamaya başlamıştı.

"Kahretsin!" Ayağa kalkıp saate baktı. Çocukların okuldan alınması gerekiyordu. Banyoya girip duş aldı. Fazlasıyla rahatlamıştı.

"Yakıyorsun beni chanyeol sen çok yakıyorsun. Kalbim acıyor benim. Seviyor muyum yoksa sevmiyor muyum gerçekten farkında değilim.

"Sakin ol baekhyun odanı topla ve çocuklarına git." Sakin adımlar atarak her ne kadar kalçası ağrısada araba koltuğuna oturabilmişti.

"Tanrı belanı versin chanyeol senin şu halime bak ya rezil ediceksin beni.tüm millete!" Çalıştırıp okula sürdü. Önde giden arabayı görünce chanyeol olduğunu anlamıştı.

Okulun önüne gelince oda durdurmuştu.

"Ne geziyorsun sen burda?" Sorunca adam öpücük yollayıp gülümsedi.

"Çocuklarımızı almaya geldim aşkım" sinirden küplere binmişti baekhyun.

"Onlar senim değil ya niye anlamak istemiyorsun?" Baekhyun gelen ikizlere mutlulukla baktı.

"Güzel kızlarım hoşgeldiniz" gülüp sarıldılar annelerine.

"Gelin bakalım evde sizi harika bir hamburger bekliyor" chanyeol de kızlarının boyuna gelip sarıldı ikisinede.

"Aaa anne amcamız gelmiş Amca! Babamız nerde!" Chanyeol'ün suratı düşmüştü. Onu amcaları olarak tanıtmıştı. Baekhyuna baktı. Ama bir şey demiyordu.

"Ben sizin amcanız değilim anneniz yaşan söylemiş babanızım ben sizin" baekhyun sinirlenmişti. Onu ailelerinde istemiyordu 

"Aa bay byun eşiniz mi? Çocuklar bahsetmişti" chanyeol gülümseyip elini uzattı.

"Evet merhaba memnun oldum" baekhyun çocuklarını alıp arabaya bimdirdi. Chanyeol'ü arkasımda bırakıp eve gitti. Onun yüzüminden bugün işe bile gidememişti.

"Anne! Bize sen yalan söyledim o bizim babamızdı artık bizi kandırma" çocuklar mızmızlanınca konuşmaya çalıştı. Yoksa laftan anlamıyacaklardı.

"Bakın şimdi çocuklar siz doğmadan önce babanız bizi bıraktı ve gitti. O bizi istemedi ve şimdi tekrar bizimle olmaz istiyor" çocuklar pür dikkat dinliyorlardı. Bu yaştaki bir çocuk için fazla akıllılardı.

"O zaman geldiğine göre onu affedebiliriz bence anne" gülümseyip saçlarını okşadı bebeklerinin.

"Hayır bitanelerim onu affedemeyiz o çok büyük hatalar yaptı" anlamaz bakışlar yollayan çocuklarına aldırmayıp arabadan indirdi.

"Hadi bakalım biraz uyuyun benim işlerim var" eve koşarak gitmişlerdi. Bahçedeki çiçekleriyle ilgilenecekti bugün.

Çocuklar üzerlerini değiştirip yatağa girdiler.

"Hemen uyuyorsunuz yoksa kötü teyzeyi çağırırım" gözlerini kapatmış uykuya dalmışlardı. Baekhyun bahçe aletlerini alıp üzerinide giyindi. En güzel şekilde rahatlatan buydu onun için.

"Nasılmış benim prensesilerim bakalım" her birine ilgiyle bakarken yanında hareketlilik hissetti.

"Menekşe. Hatırlıyor musun? Bazen sana menekşe kokulum diye seslenirdim." Baekhyun aldırmayıp diğer çiçeğe geçti.

"Ve karanfil. Sevgimizin aşkımızın çiçeğiydi hani her gün beraber sulardık" sinirleniyordu adam. Eskileri zar zor unutmuştu fakat tekrar hatırlatıyordu.

"Vee en son olarak gül. Beyaz ve kırmızı gül. Beyaz aşkımızın masumluğunu ve kırmızı aşkımızın romantizmini anlatıyordu. Koparıp getirsem ağlar küserdin. Bense o gözlerinden düşen her bir damla tanesine gül ismini vermiştim. Ama siyah gül ismini vermiştim. "Yanına kadar gelip çenesinden tutup kafasını yukarı kaldırdı.

"Sonra şu dudakların. Şiir gibiydi. Yanakaların al al her şeye değerdi. Gözlerinin içindeki parıltı gökyüzümdeki yıldızlarımdı. Kaşların mutluluğun habercisi ve saçların her rüzgar estiğinde aşk aşk diye bağırıyordu." Uzanıp dudaklarına bir öpücük bıraktı. Baekhyun'u resmen hipnotize etmişti.

"Sen bana ne yapıyorsun böyle. Dilinden dökülen o kelimeler bana ait olmamalı. Ellerin bana ait olmamalı sesin gülüşün bana ait olmamalı."

-pohibohi-

níchts || chαnвαєkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin