Arkadaşlar medyadaki fotoğraf Rıdvan SOYLU'dur.
Rıdvan attığım tokatın şokundan çıkmazken, hızla dışarıya çıktım kapıyı sertçe çarptım.
Arkamdan bana baktığını bildiğim için ardıma bakmadan koleje girdim. Bana nasıl böyle yaklaşabilir o kim ki bu cesareti kendinde buluyor? Göz yaşlarım inci misali döküldü birer birer.
Kendimi kötü hissettiğim de her zaman gitiğim yangın merdivenlerine doğru yürüdüm ve en tepesine çıktım.
Başımı dizlerimin arasına alıp bir yandan hamileliğimi bir yandan da Rıdvan'dan kurtulamayışımdan ağlıyordum.
Ben Sinan'a aitim bir başkasına değil!!
Sıkıntı sarmıştı bedenimi sanki hiç bırakmak istemiyormuş gibi. Artık mantıklı düşünemiyordum.
Bu koleje geldiğimden beri doğru dürüst bir arkadaşım olmamıştı.
Eski kolejde olsaydım yakın arkadaşlarıma kendi durumumu anlatırdım ama hayır 1200 kişi arasında yalnızım her zaman ki gibi. Kendi kendimeydim artık.Benim için önemli olan sadece Sinan'dı. Bu koleje babamın sorunları yüzünden gelmiştim. Her seferinde bir sorun çıkarıyor ve okulumu değiştirmek zorunda kalıyordum. Sinan ise nereye taşınırsak taşınalım beni hiç yanlız bırakmadı.
Benimle aynı okula, aynı mahalledeki villaya taşındı. Sinan hep peşimde oldu beni kendimle hiç bir zaman tek bırakmadı. Boşuna hayatımın anlamı demiyorum.
Yangın merdivenlerinin en tepesinden insanları inceliyorum. Ne kadar küçükler ama içlerindeki karanlık ruh, evreni saracak durumda.
Ne yapacağım?? Bebeği ne yapacağım?
Ya öğrenirlerse hayatım biter. Tek korktuğum şey ailemin öğrenmesi başka hiçbir şey umrumda değil.
Düşüncelerim aklıma ihanet ederken bir kolun arkamdan bana sıkıca sarılmasıyla dolanmasıyla ufak çaplı bir çığlık attım.
"Şşş... Güzelim sakin ol benim." Allah'ım her seferinde korkutmadan yanıma gelemez değil mi?
Belime sıkıca sarılırken saçlarımın arasına küçük bir öpücük kondurdu.
"Normal bir insan gibi karşıma çıkman için sana ders vereceğim Sinan." dedim.
Güldü. Gülüşü her seferinde ruhunu besliyor adeta.Muzip bakışları yüzündeyken yüzüme daha çok yaklaştırdı.
"Hımm. Bu ders konusunu düşünebilirim ama bir sıkıntı var."dedi. Meraklı bakışlarım ondayken acaba bir şey mi anladı? Yoksa hamile olduğumu biliyormu!!?
Offfff saçmalama Melek bunu sadece sen biliyorsun.
Gözlerim onun zümrüt yeşil gözlerinde bir kaç saniye oyalandıktan sonra "Ne sıntısı?"dedim kuşuyla. 'Al beni'li bakışlarıyla;
"Ben somurtkan bir öğretmenim olsun istemiyorum ya gülüceksin ya da gülüceksin"dedi emir verici ses tonuyla. Ardından dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.
O kadar güzel gülüyordu ki gamzelerinde kayboluyordum adeta. Kaslı kollarıyla bana daha daha sıkı sarıldı sandal ağacı kokan boynuna yüzümü gömdüm.
"Somurtmuyorum sadece biraz hastayım o da şimdi geçer"dedim. Söylediğime inanmış olmalı ki "O zaman çabuk iyileş yoksa her seferinde seni öperim."dedi. Gıcık ya yine başladı.
Yüzündeki gülümseme silinince yerine ciddi bir tavır takındı. "Buraya neden çıktın bir sorun mu var?"dedi.
Gözlerim kaçırmamak için büyük özen gösterdim. "Hayır sadece biraz kafa dinlemek için geldim."dedim. Hayır Sinan Karnımdaki çocuğu düşünüyorum sana gerçeği anlatamam afet beni sevgilim ama böyle olmak zorunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE HİÇ +18 (Ölüm Serisi)
Teen FictionTemelleri hüzün üstüne kurulmuş aşkın külerinden doğdu. O gizli sevdanın meyvesi. Onun macerası o doğmadan önce yazıldı kaderine. Anne karnında mışıl mışıl uyurken dışarda olup bitenlerin sorumlusu olmuştu. - Herkes neden böyle sessiz?? Sessizliğin...