6. BÖLÜM

83 41 18
                                    

Selam aleyküm canlarım :))  ♥

Bölüm şarkısı : Eda Baba & Güney Marlen (son sigaramsın)

"Kimi insan hissizleştiği duygularından cenneti çıkarır kimisi ise cehennem ateşi oluverir.."

"Yüreğim ölümsüzlüğü yaşıyor artık..."

*-*-*-*-*-*-*-*-

"HAYIR... HAYIR! SİNAAN ...! "

Bağırışlarım boş alanı dolduruyordu.
Hiç bu kadar bataklığa saplandığımı hatırlamıyorum...

Başını avuçlayıp dizime yatırdım bir yandan da uyanması için çaresizce bağırıyordum.

"Sinan uyan! Sinan lütfen uyan! Gözlerini aç!!!" Yakarışlarım gözyaşlarımla birleşti milim milim.

Ses yoktu... hareketsizce yatıyordu dizimde.

Rıdvan kolumdan tutarak çekiştirmeye başladı."Ehh.. yeter be! Geberdi gitti işte başka ne istiyorsun?  O öldü artık anla bunu. ÖLDÜ...! "

Kolumdan öyle hızlı bir şekilde çekiştirdi ki , kulumun bedenimden ayrıldığın hissettim bir an. Ani bir hareketle doğrulmamı sağladı ve Sinan'ın cansız başı dizlerimden kayıp düştü. Yere düşen sanki Sinan değil de yüreğimmiş gibi ruhummuş gibi.

Her şey bitmişti artık...

Donmuş gözlerle Sinan'ı seyrettim. Rıdvan'ın ellerinden kurtulmaya çalışıyordum, çırpınıyordum adeta. Durmayacağımı anladığında beni kuvvetlice yere iteledi ve yüzüstü yere çakıldım. Karnımda oluşan dayanılmaz ağrıyla yüzümü buluşturdum ve burnumdan anlamsızca kan damlamaya başlamıştı bile. Bebeğimin bir günde bu kadar hasar göreceğini hayatım boyunca asla tahmin edemezdim çok sarsıldı. Düşme tehlikesi dahi olabilirdi.

O artık yoktu mutluluk yok oldu, huzur yok, şefkatli kolları yok, Sandal ağacı kokan bedeni yok artık.

Uçan kelebeğin kanatları yoktu, sahnenin son perdesine gelmiştik artık. Ölüm sırayla hepimizi buluyordu. Bir kez daha akan sular duruldu, uçan kelebekler uçmayı bıraktı, güneş gökyüzüne küstü ve hayat son buldu gözlerimde.

Sinan' m.

Yerde uyuyormuş gibiydi. Başının sol tarafından akan kan, onun göz kapaklarından çenesine akıyordu.

Kalp atışlarım hızlanmıştı , ayak uçlarımı  hissedemiyordum.  Burnundan akan kanı aldırış etmeden ters elimle sildim. Doğrulmaya Çalışıyordum ama olmuyordu,   ayaklarım bana ihanet etmişti yürümemek için ant içmişti sanki.

Ben ruhsal çöküntü yaşarken fiziksel acılar bana hiç olmamış gibi geliyordu.

Ben hayattan ne istedim sanki. Hayat bana mutluluğu fazla bana görmüşken nefes almak , mezardan cehennemi seyretmekten farksız değildi.

..Ve ben de cehennemde yanıyordum.

Sürüklenerek Sinan'a yaklaştım ve elimi Sinan'ın başının altına koydum. Gözleri kapalıydı. Kirpikleri o kadar güzel bir şekilde yaratılmıştı ki insan bakmaya kıyamazdı. Ve yarası çok derindi. Yarasını görmemek için elimle bastırdım şakağındaki yaraya. Kimse bu yarayla yaşayamazdı. Kurtulma şansı olamazdı. İşte bu kadar kolay gitmesine iz vermiştim kendi ellerimle.  Anlımı Sinan'ın anlına dayarak kokusunu içime çekmeye başladım ve dudağına son kez küçük bir buse bıraktım.

Başımı kaldırıp etrafındaki bedenleri seyrettim. Salih iki elini cebine koymuş bize odaklanmıştı. Rıdvan başımda durmuş ve hâlâ silahını bize tutuyordu. Diğer üç adamsa ellerindeki silahla bize  acınası gözlerle bakıyorlardı. Ağlamaktan başka ne yapabilirdim ki ? Söylesenize bana!

SADECE HİÇ  +18 (Ölüm Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin