22' hastalık

15.1K 1.7K 763
                                    

- - -

22| Yemin ederim yüzüne hapşırırım Yoongi

"Bu eve bazı kurallar koymalıyız." diyerek çattığım kaşlarımla önünde yeşil çayını koyduğumda o da bana alttan bakışlar atarak bardağına uzanıyordu. Alnındaki bezi masanın üzerindeki sıcak suya daldırıp derin bir nefes aldım. Yeniden sıkıp alnına aynen geri koymadan önce de sinirle yanağımın içini ısırarak gözlerine bakıyordum. "Gece on ikiden sonra eve gelirsen bir daha almam seni içeri."

Donduğunu belli edecek şekilde dişleri tir tir titreyerek birbirine çarparken battaniyenin altına biraz daha gömüldü ve "Teknik olarak, eve girdiğimde gece on iki olmasına epey vakit vardı." diye fısıldadı.

Haklıydı. Tabii ki haklıydı. Olaya geriden bakınca Jimin dün hiç eve gelmediği için yeni güne göre değerlendirmesi çok normaldi. Sabahın yedisinde böyle hasta vaziyette kapıda belirip benim aklımı kaçırttıktan sonra ona aldırdığım soğuk duş, yedirdiğim yemek derken zaten çoktan sabah dokuzu görmüştük.

Sinirimi yenemedim. Gözlerimden ateş saçarak ona dönerken "Gece on ikiyi geçeli yedi saat olmuştu." dedim oturduğum yere tamamen yerleşirken. "Beni bu kadar endişelendirmeye hakkın yok senin. Anlıyor musun?"

Bakışları bardağına düştü ve bir an için sesini çıkartmadı ama ardından dudaklarından kaçan öksürükle yeniden yerinden kıpırdanıp "Kalbimin kırıldığını söylerken dalga geçmiyordum Yoongi," diyerek fısıldıyordu. "Yazdıklarında ciddi olduğunu bilmek canımı yaktı. Ben seni anlıyorum ama sen bunu anlayamazsın-"

"Anlarım." dedim onu keserek. "Çünkü hiçbirinde ciddi değildim ve sen bunu biliyorsun. Bilmek zorundasın." Elim bardağı tutan elinin üzerine kapandığında Holly oyuncağıyla oynamaya ara vermiş yanımıza yürüyordu ve odadaki tek ses onun pati sesiydi. "Jackson'dan hoşlanmadığımı söylediğim halde onunla gittin. Sırf beni kıskandırmak için tüm cumartesimizi mahvettikten sonra bir de gelip seni almamı istedin. Kırıldım ve bunu görmeni istedim." Bakışlarım ondan kayıp aramıza düştü. "Mesajlarım yanlıştı belki ama- Her neyse-"

"Yoongi."

Eli çenemi buldu ve yeniden birleştirdi bakışlarımızı. "Hm?"

"Ben hastayken bu kadar çekici konuşma lütfen. Öpemiyorum."

Gözlerimi devirdim. Çenemdeki elini sıkıca tutup koltuğun önündeki oturduğum yerden yükselerek dudaklarına eğildiğimde onun tatlı tatlı irileşen gözlerine gülüyordum. Sonunda ufak bir öpücük kondurup çekildiğimde hala minik titremelerle kıpırdanan dişlerine bakarak iç çektim. Aptaldı. Eve gelmek yerine tüm geceyi incecik bir gömlekle Han Nehri'nde geçirecek kadar aptaldı.

Tamam, kendimi frenleyemeyip kırgınlığımı çıkartmak için çok ağır konuşmuştum ama ne olursa olsun kimse bu kadar aptal olmamalıydı.

"Görüşme o çocukla."

"Yoongi o benim arkadaşım."

"Ben de eşinim." dedim. Arkamdaki masayla aramızda çok mesafe olmadığı için sırtımı rahatça yaslarken gözlerimizi bir an ayırmadım. "Ayrıca... Kıskançlıktan da öte o herifin tavırlarını sevmiyorum. Taehyung da sevmiyor."

Kaşları meraklı bir şekilde havalanıp içtiği yudumu yarıda keserek bardağı dudaklarından uzaklaştırdığında cümlesini kuramadan hapşırdı ve ardından yarım yamalak açtığı gözleriyle burnunu silerken beni gülümseten bir sesle "Taehyung ile mi görüştünüz?" dedi.

Jimin'in Tae ile olan durumumu bilmediği göz önüne alınınca benim aradığımı söyleyemediğim için de "Hm." dedim. "Senin için uğramıştı. Biraz oturduk."

dominant : yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin