- - -
6| Makyajın bok gibi olmuş diyecektim
Jimin hemen arkamdaki yatakta -ki bu benim yatağım oluyordu- bir alışkanlık gibi uzanmış, daha uykudan açamadığı gözleriyle Instagram sayfasında geziniyordu. Karnının üzerine doğru uzanırken neden her sabah ilk iş kendi yatağını bırakıp buraya uzandığını ve neden ben hazırlanana kadar boş vaktini burada geçirdiğini pek çözemiyordum.
Losyonumu sürerken gözlerimi ondan çekip kendi boynuma yönelttiğimde "En azından iz bırakmamak için biraz çaba gösterebilirdin." dedim. Çenemle omzum arasındaki nokta birkaç küçük morluğun hafif kırmızılıklara karışmasına ev sahipliği yapıyordu ki dışarıdan biri gördüğünde ilk olarak kimin beni böyle yediğini düşüneceğine emindim.
Ama Jimin'in bunu umursuyor gibi bir hali yoktu. Aksine sırt üstü döndü ve bir bacağını kırarken telefonunu havaya kaldırıp gezindiği sosyal medyanın kamera bölümünden değişik filtreleri denemeye başladı. Dudaklarını büzmeden önce "Altımda ismimle inleyen de babamdı zaten." diyerek göz deviriyordu. "İnan, öyle inlemeseydin insafa gelip bırakacaktım ama sonra kaptırdın kendini ben de gaza geldim." Barış işareti yaptı ve ilk pozunu çekti.
Parmak uçlarımı yanaklarıma hafif hafif vurup losyonu cildimin emmesi için yardımcı olmaya çalışırken "Boynumu sömürmenden ziyade benimle gereğinden fazla temas kuran kıçın yüzünden inlemiş olma ihtimalimi hesaba katıyor musun?" Kaşlarımı kaldırıp imayla ona baktım. "İnsan olduğum için çok üzgünüm. Benim de sınırlarım var. Ayrıca-" Boynumu işaret ettim. "Bu morluğun ben inlemeden önce olduğuna dair iddiaya girmeye hazırım."
Bana çok kısa bir bakış atıp fotoğraf çekinmeye ara verdi. "İftira atma." derken oldukça ciddi görünüyordu. "Ayrıca senin de gayet hoşuna gitti, lafı çevirme."
Teknik olarak hoşuma gitmediğini hiç söylememiştim.
Aynaya geri dönüp kendime son kez bakarken "Seninle uğraşamam Jimin." dedim çünkü bu konuşmanın beni deli edecek noktalara kadar gidecek potansiyelde olduğunun fazlasıyla farkındaydım. "Çocuk gibisin. Cidden."
Sonuç olarak hoşuma gitmediğini söylememiş olmam gittiğini kabul edip onun egosunu tatmin edeceğim anlamına da gelmiyordu.
İşim bittiği için odadan çıkarken o bir şey demeden ortadan kaybolmaya çalışıyordum. Yine de merdivenlere ulaştığımda arkamdan söylediklerimi ağzını yüzünü eğerek taklit ettiğini duymak zor olmadı. Sürekli ve sürekli geceden kalma halimi tekrarlayarak beni deli ettiği yetmiyormuş gibi iyice şımarmasına ne kadar tahammül edeceğim de tartışılırdı. Zaten bizimkilerin WhatsApp grubunun maskotu olmuştum bir de Jimin çekilmiyordu. Chanyeol'un da Jimin ve beni kameraya alıp tüm gruba atması... Tanrı şahit, daha yarım saat önce sinirden telefonu ısırdım.
Derin bir nefes alıp sakinleşmek adına mutfağa yöneldiğimde su almak için tezgaha ilerlerken birden gördüğüm kurulu masaya bakakaldım.
Çoktan hazırlanmış kahvaltı masasına.
Gece beklediğimden uzun sürecek gibi göründüğü için herkesten önce kalkıp tek kelime etmeden odama çekilmiştim. Bundan zerre kadar pişmanlık duyduğumdan değildi çünkü derin bir uykuya dalmam beş dakikamı bile almış sayılmazdı. Sabah da gözlerimi kendi yatağımda ve çıt ses çıkmayan evimde açmıştım. Hiçbir sorun yoktu. Derin sessizlik herkesin gittiğinin göstergesiydi. Ve Jimin'in de benden sonra uyandığına adım kadar emindim.
Su içme planımı geride bırakıp tüm ilgimi masaya verdiğimde ve üzerinde sürpriz yumurtadan çıkmış gibi duran çiçeği gördüğümde kaşlarım şaşkınlıkla havalandı ve ben kendimi saniyesinde o çiçeğe yerleştirişmiş notu alırken ve etrafa tereddütle bakarken buldum. Salonda da mutfağın çevresinde de kimse yoktu.