15' yıldızlar

15K 1.8K 1.1K
                                    

- - -

15| Bu yarışın galibi ikimiz de olabiliriz

Benden bir şeylerin saklanmasından hayatım boyunca nefret etmiştim çünkü hiçbir zaman karşıma geçip benden bir şeyler sakladıklarını söylemeseler de hepsinin bir şeyler sakladığını bilerek büyümüştüm. Hep söylenmeyen bir şey olurdu. Hep benim bilmediğim bir taraf, bilgilendirilme gereği görülmediğim bir yan olurdu. Hiçbir şey değişmemişti.

Bu yüzden olsa gerek aile hayatımdan çıkıp arkadaş çevreme yöneldiğimde sırlar ve yalanlar konusunda biraz daha katı bir hal alırdım. Kızacağım bir şey olsa dahi bilmeyi tercih ettiğimi söylerdim. Bazen arkadaşlarım benden üzülmemem veya kırılmamam için bir şeyler saklama gereği duyardı ama geçmişimden olsa gerek bunları öğrendiğimde gerçeği duyduğumda üzüleceğimden daha fazla kırılırdım.

Ve ben bir kez daha kırılmaya, paramparça olmaya gidiyordum.

Arabanın ön koltuğunda, içinde ne olduğunu hala bilmediğim bir kutuyu tutuyor ve onun sıkıca kapatılmış kapağına dalgın dalgın bakıyordum. Jimin'in gözlerini her on saniyeye bir boş yoldan çekip bana diktiğini anlamam için ona dönmeme bile gerek yoktu çünkü gerginliği o kadar büyüktü ki buradan bile rahatlıkla hissediyordum.

Babamın sarf ettiği her bir kelime kulağımda çınlıyordu. Her cümlesi bir bir, sırasını bozmadan tekrar ediyordu. Benden yıllarca gizlediği şeyi önüme koyarken bile sakladığına pişman olmadığını söyleyişi, elinde olsa saklamaya devam edeceğini açık açık itiraf edişi... Daha beteri ise utanmadan beni kullandığını, beni kelimenin tam anlamıyla para karşılığında sattığını söylemesiydi. Batmanın eşiğinden dönmek için kullanmıştı beni. Önüne saçma sapan bir teklif sunulmuş o da benim ne isteyeceğimi, ne düşüneceğimi önemsemeden kabul etmişti. Her zamanki gibi bencilliği ile bir başkasını kullanmaktan çekinmemişti.

Eskiden olsa, düğünün hemen öncesine, bu kararların yeni alındığı zamanlara dönsek tüm suçu ona yüklemiyor olurdum. Çünkü geniş çaplı düşünüyordum. Çünkü her zaman için bunu bir ortaklık meselesi olarak değerlendiriyordum. Bir pazarlık değil. Bir yardım koşulu değil.

Ama dönüp bakınca saçmalığın daniskası olan her bir nokta gözüme öyle bir batıyordu ki.

Mesela bize ilk gelen Bay Park olmuştu. Jimin'i ve beni karşısına aldığında "Ortaklığımızın göstergesi olarak evlenmeniz gerekiyor." demişti. Bunu nasıl mantıklı bulabilmiştim? Hangi aklı başında iki insan ortaklık göstergesi olarak iki erkek çocuğunu evlendirirdi? Kim böyle bir saçmalığı ortaya fikir olarak koyardı? O "Son toplantımızdan sonra bu şart oldu. Sizi hiçbir şeye zorlamak istemiyoruz ama lütfen anlayışlı olun." dediğinde ben kurulu bir bebek gibi anlayışlı olmaya ayarlandığım için mi bu haldeydik?

İlk kabullenen Jimin olduğu için mi?

Dudaklarımın arasından alaycı bir nefes kaçarken kendimi birden gülerken buldum.

İlk kabullenen Jimin olmuştu.

Jimin'di.

Babasını tek bir karşı koymada bulunmadan onaylayan ve ne gerekiyorsa yapabileceğini söyleyen Jimin'di. Onayladığı halde düğün hazırlıklarının hiçbirinde bulunmayan, takım elbiselerimizi almaya giderken bile bizimle gelmeyip üstüne bir de düğün gününde beyaz takımı olduğu için burun kıvıran Jimin'di. Eşcinsel ilişkilerde saygı duyulması gereken şeyleri bilmiyormuş gibi davranan, biseksüel olmama rağmen benim bile sınırlarımı geçecek yorumlar yapıp nabzımı ölçenle aynı kişiydi.

Gözlerimi kapattım.

Park Jimin bunca zamandır bana başka bir kişiyi oynuyordu.

Ama neden?

dominant : yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin