Bölüm 2

2.9K 70 10
                                    



Gözümü bu sefer korku dolu bir sabaha açtım. Kısacık huzurlu bir uykunun ardından yine kulaklarımda Fenzio'nun sesi dolaşmaya başladı.

Bana 'Seni bahçede bekliyor olacağım.' demişti. Kaçıyordum işte düşüncelerimden kaçıyordum. Düşünmek istemiyordum.

Her sabah olduğu gibi Lili yine yanıma geldi ve bana giyinmemde yardım etti. Hiç konuşmadan,bir hışımla çıktım odamdan.

Aşağıya indiğimde babamı bulamadım. Hizmetliler yemekleri masalara koymakla meşguldüler.

Arkamı döndüğümde Dino'ya rastladım.

"Günaydın Prenses. Nasılsın bu sabah?"

"İyiyim Dino." dedim yapmacık bir gülümseme ile . Hiç iyi değildim beynimdeki sesler beni kendine çekiyordu.

"Günaydın Çocuklar "

"Günaydın Yüce Herald."

Babamın sesiyle birden irkilmiştim. Bende günaydın diyerek hep birlikte masaya oturduk. Yemeğimizi yemeye başlayacağımız sırada kapıda Fenzio belirdi. Allahım her yerden çıkmak zorunda mıydı bu adam?

"Ah Fenzio sen gitmedin mi?" dedi babam.

"Hayır dostum. Birkaç gün daha krallığında kalsam sorun olmaz umarım." dedi Fenzio bana göz ucuyla bakarak.

"Tabii ki de sorun yok. Ben sadece halletmen gereken işlerin olduğunu düşünmüştüm."

Bay Fenzio sandalyelerden birini çekerek tam karşıma oturdu. Yemeğini yerken göz ucuyla bana bakmayı da ihmal etmiyordu. Ben ise gözlerimi ona çevirmemek için direniyordum.

Cehenneme geri dönmemesinin tek sebebi bendim. Beni alıp sözde annemi görmem için alıp götürmeyi planlıyordu. Hala karar verememiştim.

Sessiz geçen kahvaltının ardından herkes bir yerlere dağıldı. Bende bahçeye doğru adımladım. Bahçeye indiğimde babamı düşünürken gördüm.

Kafasını göğe dikmiş uzun uzun düşünüyordu.

"Baba"

Babam başını indirerek bana baktı.

"Efendim kızım, bir sorun mu var ?"

"Baba sana sormak istediğim bir şey var . Bay Fenzio, o kim ?"

Babam dünki kahvaltıdaki gibi yine gerilmişti . Bana gelişi güzel cevaplar veriyordu.

"Uzak bir yerden geliyor. Kendisi benim çocukluk arkadaşım diyebileceğim bir dostumdur."

"Baba! bana yalan söyleme neden Fenzio'yu benden gizliyorsun ?"

"Çünkü bilmemen gereken şeyler var Hera. Şimdi derhal odana!"

Büyük bir kızgınlıkla odama gittim. Kapıyı sertçe açtım ve odama girdim. Ama oda da görmeyi hiç beklemediğim biri vardı: Fenzio.

Yatağımın kenarına uzanmış annemin resmine bakıyordu.

"Çabuk annemin fotoğrafını bırak."

"Sakin olun Prenses. Ben sadece güzelliğinizi kimden aldınız onu merak ediyordum."dedi büyük bir pişkinlikle.

Muhafızlara seslenecekken aniden önüme gelip eli ile ağzımı kapadım.

"Senin için 2 gün daha burdayım Prenses. Daha fazla durursam baban durumu anlayabilir. Bu sefer şüphelenir. Şansını kaçırmaman için son 2 gün."

Son sözünü söyleyerek hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gitti odamdan.

Annemi gerçekten görmek istiyordum fakat bu adama da hiç güvenemiyordum. Bana dün dediklerini tekrar hatırladım. Annemin aşkı için savaştığını söylemişti. İyi ama neden?

Neden bir insan kötülüğe aşık olur? Ayrıca sevdiğin adamın seni sevmediğini bile bile .

Yine kafamın etini kendim yiyordum. Uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapmaya karar verdim . Cennetin bulutlarının üstünde uçmak.

Hemen odamın balkonuna çıkarak kanatlarımı serbest bıraktım. Beyaz kanatlarım güneşin altında parlıyordu.  Daha fazla beklemedim ve kanatlarımın beni göğe çıkarmasına izin verdim.

İşte şimdi birazda olsa huzuru bulmuştum. Kanatlarım benden bağımsız gökte kıvrılıyorlardı. Uzaklara baktım. Çok uzaklara siyahlıklar görüyordum:Cehennemi. Orayı sadece uçtuğumda görüyorum. Krallığın sadece yarısı gözüküyordu.

Fenzio'da geldiğinden beri oraya olan merakım iyice artmıştı aslında . Sanki oraya çekiliyordum.

Bu kadar uçmak yetmişti. Yavaşça yere doğru indim . Uçmak uykumu getirmişti. Odama gittim ve güzel bir uyku çekmek için yatağıma yattım.

3 saat sonra

Yavaşça gözlerimi açtım. Sanırım bayadır uyuyordum. Uçmak bir yerde güzeldi ama beni de çok yoruyordu.

Üstümü değiştirmek için dolaba yöneldim. Sıradan bir elbise giyerek saçımı düzelttim ve odamdan çıkmak üzere hareketlenmiştim ki koridordaki konuşmalar dikkatimi çekti.

Babam ve Fenzio hararetli bir şekilde konuşuyorlardı.

"Fenzio nasıl bunca zamana kadar Rebecca'dan bir iz bulamazsın koskoca krallıkta hiç mi görmedin?"

"Dostum onu sadece bir kere gördüm fakat acelesi var gibiydi. Peşinden gittim fakat bulamadım."

"Tanrım! Ne işi olur Cehennemde ?"

"Bilmiyorum dostum ama onu gördüğümde peşini bırakmayacağım sana söz veriyorum."

"Peki. Şimdi git Hera bizi duymasın. Zaten bana iki de bir seni sorup duruyor."

"Peki Yüce Herald iyi geceler ."

"Sana da ."

Babam hızlı adımlarla koridordan ayrılmıştı. Fenzio olduğu yerde duruyordu. Sanırım yine karşıma çıkacaktı. Ama bu sefer o benim karşıma çıkmadan ben onun karşısında dikildim.

Beni beklemiyordu herhalde.

"Babam durumun ne kadarını biliyor?"

"Demek birileri bizi dinlemiş. Bugün sizi bahçede bekledim Prenses fakat neden gelmediniz yoksa korktunuz mu?"

"Ukalalık etme soruma cevap ver ."

"Sakin olun Prenses. Babanız sadece annenizin cehenneme gittiğini biliyor neden orda olduğunu bilmiyor."

"Sana nasıl güvenicem Fenzio."

"Çok basit ya benimle gelip gerçekleri göreceksiniz ya da sonsuza dek annesiz yaşayacaksınız."

"Ben..."

Fenzio yavaş adımlarla döndü ve ilerlemeye başladı. Son anda gelen bir cesaretle onu durdum.

"Durun Bay Fenzio . Sizinle geliyorum."




Bölüm sonu...

Yavaş yavaş luciye yaklaşıyoruz. Fikirlerinizi bırakmayı unutmayın. Bunun yarısını yayınlamış oldum aslında farkında olmadan 3.bölümde görüşmek üzere 👋🏻

Cehennemin Tanrıçası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin