Bölüm 7

832 58 125
                                    


1 hafta sonra

O olayın üzerinden tam bir hafta geçmişti. Kimseyi görmemiştim. Sadece arada bir Elena kaçamak yaparak yanıma gelmişti. Neden bilmiyorum ama o gün Kral Raguel'in ağzından o sözler çıkınca kalbim duracakmış gibi oldu. Buraya geleli ne kadar geçti tam olarak bilmiyorum. Ama bu süre zarfında Lucifer bana oldukça kaba davranmıştı. Ta ki bir hafta öncesine kadar . Bana elbise göndermişti, bana kolye takmıştı ve bunlar da yetmezmiş gibi beni duvara sıkıştırarak boynumu öpmüştü. Ben zannettim ki aramızdaki buzlar çözülüyor...

Neden böyle zannettim ki ? Lucifer'ı ne kadar tanıyordum? O beni ne kadar tanıyordu? Onun özel hayatı beni ne ilgilendiriyordu? Aptal ben ! O şeytanın oğluydu adı üstünde ŞEYTANIN OĞLU.

Boş yere kendimi bir hafta bu odaya kapatmıştım. Bu saçmalığa son verip bahçeye çıkmaya karar verdim. Buraya Lucifer için gelmemiştim sonuçta .

Burası benim bahçem gibi değildi. Benim bahçem kadar huzur vermiyordu bana. Daha çok buradaki esir hayatımı yüzüme yüzüme vuruyordu. Ama en azından gezinmek için bir yer vardı. Çimlerin arasından geçen taş yolda öylece ruh gibi yürüyordum. Hayatımı düşünüyordum. Mahvolan hayatımı. Oysa her şey ne kadar güzeldi. Annem yoktu ama yine de güzeldi. Sahi ya ben buraya annemi aramaya gelmiştim değil mi ? Ama annemi aramaktan başka her şeyi yapmıştım, başıma her türlü şey gelmişti.

Anne, duy sesimi lütfen...
Ben acı çekiyorum, çok fazla.
Ve bunu küçük bedenim kaldıramıyor

Ne kadar süre yürüdüm bilmiyorum. Zaman kavramını tamamen kafamdan silmiştim artık . Hayatım elimden gitmişti bir kere saatler , dakikalar neye yarardı artık. Bahçeye çıktığımdan beri başım önümde yürümüştüm. Büyük bir zorlukla kafamı yukarıya kaldırdım. Evet buna bile mecalim yoktu.
Kafamı kaldırdığımda onu gördüm. Günler sonra...

Kirli sakallarını kesmişti. Saçları her zamanki gibi fırça gibiydi. Siyah ve geriye doğru taranmış. Üstündeki takımı ise onu muhteşem bir şekilde tamamlıyordu. Bir süre izledim onu. Bir haftanın acısını çıkarırcasına. Sanırım onu çok özlemiştim. Ama bunu bir türlü içimdeki Hera'ya itiraf edemiyordum.

O an o da kafasını benim olduğum tarafa doğru çevirdi. Göz göze geldik. Aman Tanrım! Sanırım kalbim yerinden çıkıcak. Günler sonra kalbimde tekrar bir şeyler yeşermeye başlamıştı. Fakat daha sonrasında aklıma birden Osti düştü. Onun bir sevgilisi vardı. Yakında eşi olucaktı. Ve ben onlar için lanet olası küçük, aptal bir melektim.

Lucifer ile kısa bir süre bakıştık. Daha sonra oradan uzaklaşmak istedim. Çünkü onunla konuşucak ne mecalim vardı ne de yüzüm. Geriye döndüm ve arkama bakmadan geldiğim yere doğru yürümeye başladım.

"Hera."

Adımı seslenişiyle adımlarımı yavaşlattım fakat ona doğru dönmemiştim. Hayır onunla konuşmayacaktım aramızdaki bu saçma sapan , ne olduğu belli olmayan şey bitmeliydi. Ben bir melektim ve buraya zorla getirilmiştim. Bunu unutmamalıydım. Adımlarımı tekrar hızlandırarak yürümeye başladım. Hızlı hızlı yürürken neyse ki kaçabildim diye içimden geçiriyordum ki kolumu tutarak aniden beni kendine doğru çevirdi.

Ne ara arkamdan geldiğini anlamamıştım bile. Etrafa bakındı. Sanırım birilerinin bizi bu şekilde görmesini istemiyordu. Kolumu bırakmayarak beni kuytu bir köşeye çekti. Bütün uyuşukluğumla onun alevler saçan kırmızı gözlerine bakıyordum. Etrafta kimsenin olmadığını anlayınca bana baktı ve konuştu.

"O geceki yaptıkların neydi?"

Hiçbir şey demeden suratına baktım. Ne diyecektim "Sen bana o gün binbir türlü jestlerle gelince bana karşı bir şeyler hissettiğini zannettim sonra da Osti'yi öğrenince kalbime ok saplandı " mı diyecektim? Ve evet bunu ona değil ama içimdeki Hera'ya itiraf edebilmiştim.

Cehennemin Tanrıçası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin