"Özcan sus!"
Yaklaşık on beş dakikadır yürüyor ve Özcan ile Merve'nin atışmasını izliyorduk. İkisi önden yürürlerken Oktay, Erdem ve ben arkadan gidiyor ve hiç konuşmadan onları izliyorduk.
Gülmekten karnıma ağrılar girdiğini farkedince "Yeter artık ben gidiyorum," dedim ve Erdem ile Oktay'a kısaca veda edip ters yöne yürümeye başladım.
Aklıma anonimin yazdığı ama okumadığım mesajlar gelince telefonumu cebimden çıkardım.
Anonim: Neden telefonunu bıraktın ki şimdi? (13.26)
Anonim: Oh no! (13.27)
Anonim: Hadi ama Erdem olduğumu düşünüyor olamazsın. (13.27)
Anonim: Kırıldım şuan... (13.27)
Kaşlarım çatık bir şekilde mesajları okurken ayağımın taşa takılmasıyla sendeledim ama biri kolumu tuttuğu için düşmemiştim.
Ov! Çok klişe.
"Teşekkür ede... Erdem?"
Tıpkı benim gibi çatık kaşlarla bana bakıyor olan Erdem'i görmek beni şaşırtmıştı çünkü az önce Oktay ile birlikte Özcan ve Merve'nin ardından gidiyordu.
"Seni yalnız bırakmak istemedim. Oktay'da bara dönmesi gerektiğini söyleyince bende yanına geleyim dedim," dediğinde kaşlarımı havaya kaldırıp yürümeye devam ettim. Bu benim dilimde 'peki' demek oluyordu.
Tam bir şey diyecekti ki telefonum çalmaya başladı.
"Çok özür dilerim... Anne," diyerek araladım telefonu.
"Kızçem, ne yapıyorsunuz?"
"İyiyiz anne geziyorduk, dedim şunları yalnız bırakayım da akılları başlarına gelir belki sevgili falan olurlar kalktım yanlarından dolanıyorum öyle," derken Erdem'e döndüm ama o düşündüğümün aksine bana değil yere bakıyor ve garip bir şekilde gülüyordu.
Annemle konuştuktan sonra telefonu kapattığımda Erdem bana dönmüş ve "Özcan ve Merve zaten sevgili değil mi?" diye sormuştu.
Şaşkınca "Sana söylediler mi?" dediğimde kaşlarını çatmıştı. Benden önce onun haberi olmuşsa kıçı başı dağıtırdım.
"Neyi?"
"Sevgili olduklarını?"
Şaşırmamış gibi omuz silkip "Çok belli ediyorlar," dediğinde kıkırdadım.
"Aslında bana da söylemediler, yani onları konuşurken duydum evet sevgililer ama sanırım henüz bilinmesini istemiyorlar. Tabi bu bana söylediklerinde en başında sakladıkları için onlara trip atmayacağım anlamına gelmez."
Çok hızlı konuştuğum için sözüm bittiğinde derin bir nefes aldım ve 'huh' diye bir ses çıktı dudaklarımdan. Erdem bu halime kıkırdadığında gözlerimi kaçırıp parmaklarımı birbirine kenetledim ve etrafıma bakarak yürümeye devam ettim.
"Nerede yaşıyorsun?"
Ani sorusu beni şaşırtmıştı.
"İstanbul," dedim.
"Ne güzel, belki tatilden dönünce görüşürüz ha?"
Gergin bir şekilde gülümsedim, "Belki," dedikten sonra yazlığın önüne geldiğimizi farketmiştim.
"Buradan sonra ayrılıyoruz, kendine iyi bak," dedim ve el sallayarak yazlığa girdim.
Anonim Erdem'den başkası olamazdı!
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cilveli | texting
Humor(TAMAMLANDI) SERİNİN İLK KİTABI Anonim: İsminin anlamını biliyor musun? (20:36) Sude: Dalga geçmeyeceksen söylerim. (20:37) Anonim: Söz. (20:37) Sude: İşveli, cilveli. (20:37) Anonim: Bir isim bir insana bu kadar mı cuk diye oturur? (20:38) Sude:...