3.2

14.8K 672 61
                                    

"Erdem Kökcü'nün yakınları?"

Can aniden ayağa fırladığında omuzundaki başım sarsılmıştı. Dört saate yakındır burada oturuyorduk. Bu sört saat içinde Erdem'in babası ile Can'ın annesi gelmişti. Erim Bey haberi aldığında çökmüştü resmen. Aysel Hanım'ın gözlerindeki hüzün de gözle görülür şekildeydi. Aysel Hanım ve Can'ın kan bağları olmamalarına rağmen Erdem'i bu kadar benimsemeleri gerçekten çok güzeldi.

"Hastamız hayati tehlikeyi atlattı," diyen doktorla Can'ın omuzlarındaki rahatlama beni gülümsetmişti. Erim Bey, Aysel Hanım'a sımsıkı sarılmıştı. Eminim Erdem bu tabloyu görmüş olmayı çok isterdi.

Can'ın sevinç dolu bakışları beni bulurken sarılacağını anladığım sırada doktorun tekrar konuşmaya başlaması, dikkatimizi ona çevirmişti.

"Ama bilmeniz gereken bir şey var. Hafıza kaybı riski çok yüksek. Asıl önemli olan bu değil ne yazık ki. Ayaklarında, sinir kaybı olabilir."

Can'ın belime sardığı kolunun kasıldığını hissetmiştim ama hiçbir şey yapamıyordum.

"Kardeşim, basketbol oynuyor dokttor bey!" Canının deli gibi yandığı sesine öyle bir yansımıştı ki, gözlerim dolmuştu.

"Her şey kardeşin gözlerini açınca belli olacak delikanlı, sadece uyanmasını beklememiz gerekiyor."

Doktor yanımızdan uzaklaştıktan beş dakika sonra ameliyathanenin kapısı açılmış ve içeriden Erdem'i çıkarmışlardı. Normal odaya alınacağını öğrendiğimizde hepimizin içi biraz daha rahatlamıştı fakat Can'ın gözlerindeki o hüzün bir türlü gitmiyordu. Çenemi omzuna yaslayıp "Bir tanem," dedim fısıldayarak. Kafasını hafif çevirdikten sonra alnını alnıma yasladı ve gözlerini kapattı.

"Yoruldun sen. Uykusuzsun da belli. Gel gidelim eve, dinlen biraz. Hem almazlar da odaya."

Kafasını aşağı yukarı salladığında elini tuttum ve Özcan ile Merve'ye kısaca durumu anlatıp ilerlemeye başladık.

"Teşekkür ederim," deyiverdi aniden. "Ne için sevgilim," dediğimde kolunu omzuma attı ve saçlarımın üzerine küçük bir öpücük kondurdu.

"Yanımda olduğun için. Çok korktum, sen olmasaydın sakinleşemezdim."

Gülümseyerek hafif yükseldim ve yanaüını öptüm. "Kötü gününde olsa, iyi gününde olsa yanında ilk ben olucam sevgilim. Erdem iyi olacak gör bak. Ama uykusuz kalırsan asıl sen kötü olursun."

"Seni seviyorum," dedi burnunu burnuma sürterek. Gülümsemem daha da büyümüştü.

"Seni seviyorum."

*

"Yok sana lan bir daha araba!"

Can ve Erdem arasındaki tatlı didişmeyi kahkahalarla izliyordum. Eve gitmiş dinlenmiş ve sohbet ediyorken, Aysel Hanım'dan Erdem'in uyandığına dair bir telefon almış ve apar topar hastaneye gelmiştik. Erdem hiçir şey olmamış gibi hepimizle şakalaşıyor, Can ve bana imada bulunup beni utandırmaya devam ediyordu.

"Ya abicim, sanki kaza yapıp ölümden dönmüşüm gibi muamele yapmayın bana aa!"

Erdem'in yalancı sitemine gür bir kahkaha attığımda Can "İt herif," diye mırıldanmış ve kolunu omzuma dolamıştı.

"Of ama var ya bir huri gördüm, size anlatamam. Aşık oldum galiba."

Erdem'e şaşkınlıkla bakarken "Şeyma duymasın," dedim tehditkar bir ifadeyle. "Sahi onu görmedim ben hiç, haberi yok mu?" diyerek Can'a döndüğümde kaş göz yaparak bir şey anlatmaya çalışıyordu ama anlamamıştım.

"Aldattı beni."

Hafif aralanmış dudaklarımla Erdem'e dönmüştüm. Wtf sayın seyirciler! Erdem bize değil, cama doğru dönmüş bir şeyler düşünüyor gibiydi.

"Hayır anlamıyorum, bulmuşsun mis gibi çocuğu. Yakışıklılık desen bol, e para da var çok şükür... Allah aşkına el üstünde de tutuyor seni. Canın mı sıkıldı yaprağım diye sorarlar insana!"

O an farketmiştim ki Erdem duygularını yansıtmayı sevmeyen bir insandı. Canının yandığı belli olmasına rağmen, işi dalgaya vuruyor ve bunu saklamaya çalışıyordu ama gözlerinden belliydi her şey.

"Neyse ne işte ya, çıktı gitti hayatından. Sevmemiştim zaten o kızı hiç."

Can'ı dirseğimle dürterek susturmuştum. Öyle denir miydi hiç?

Telefonuum çalınca Eylül annemin aradığını görüp ayaklandım.

"Konuşayım da geleyim ben."

BÖLÜM SONU

cilveli | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin