Evet ejderseverler:))Baya geciktim ama bu bölüm çoğu şey anlaşılıyor yani güzel bir bölüm.Okuldan dolayı yazamadım onun için de çok üzgünüm.Bölümü beğenmenizi umuyorum.Beğenenler vote verirse sevinirim;))Yorum yapın pleaseee:))Neyse hadi bölüme geçelim...
Başım feci ağrıyordu.Gözlerimi açmaya çalıştım ama göz kapaklarım direniyordu.Gözlerimi açmayı başarabildiğimde başımda Isaac ve babam dikiliyordu.Bir dk ISAAC MI?!!Başımı hızla ona çevirdim ve 'Ne işin var burda?'bakışı attım.Isaac sırıtıp ''Baban anlatsın''dedi.İyice sinirlenmiştim,bi rüya olmadığına eminim çünkü başımdaki yaranın sebebi o yarı demir yarı insan olan yaratıktı.Tamam biliyorum uzun bir tanım oldu ama napayım hem yarı insan dememin sebebi yüzünün insan yüzü olmasıydı.Sadece öldürücü bakışları ve kırmızı parlayan gözleri vardı falan filan...
Babama dönüp merakla ne cevap vereceğini bekledim.Babam gergin bir şekilde vereceği cevabı düşünürken ona sinirle bakıp ''Hadi ama!!O yaratığın hayal olmadığını biliyorum ve o güçlerinde!!Bana ne olduğumu anlatmak zorundasın.Bu yüzden çabuk anlatmaya bak!!''dedim.Zaten bunu saklaması yeterince sinirlenmeme neden oluyordu bide Isaac'ın pis pis sırıtmasyla ''Sırıttığına göre birşeyler biliyorsun!Değil mi?!''diye bağirdım.Isaac'ın yüzündeki sırıtış soldu ve yerini sinirli bir ifade aldı.
''Bana bağırmaya hakkın yok!!Bunu bilmemenin sebebi sadece baban anladın mı beni?!Eğer öğrenmek istiyorsan baban sana bütün herşeyi anlatır!!''diye bağırdı.Gözlerim dolmaya başladı çünkü Isaac bana hiç bağırmazdı.Isaac ne olduğunu farketmiş olmalı ki üzgün bi ifadeyle''Ally ben üz-''''Kes sesini bana bağıramazsın hele ki beni çocukluğumda yalnız başıma bırakmış biri olarak!!''diye bağırarak sözünü kestim.Ne dersi desin ben haklıydım.
Isaac babama öfkeyle bakıp''Bizi ayıran kişi babandı.Güçlerimizin birlikteyken erken uyanacağını düşündüğü için beni başka bir yere gönderdi.Yoksa seni asla bırakmazdım.''dedi gözleri dolmuş bir şekilde.Hızla ayağı kalktım ve tartışmamızdan beri sesi çıkmayan üvey babamın karşısına dikildim.''Herşeyi anlat.Hemen!!!''diye bağırdım.Babam bana bakıp bunu kütüphanede konuşalım dedi.Ama bizim kütüphanemiz yoktu ki.''Ama biz-''sözümü kesen şey babamın hızla köşede duran vitrindeki biblolardan birini çekmesi oldu.Sonra aşağıyo doğru inen bir tünel açıldı.
Ben ağzım açık bakarken Isaac kolumdan tutup beni tünele sürüklemeye başladı.Kendime geldiğimde hızla kolumu kurtardım ve kendim yürümeye başladım.Aslında Isaac'a kızgın olmam tamamen saçmalıktı,bunları yapan babamdı ve onun hiçbir suçu yoktu.Ben böyle düşünürken odadan gelen ışık gözlerimi kamaştırdı.Odadan içeri girdiğimizde şaşkınca bakakaldım.Beşgen bir odaydı bembeyazdı ve her köşesinde bir ejder heykeli vardı.Sırayla yeşil,pembe,altın sarısı,mavi ve mordu.Yeşil olan diğerlerinden daha büyük ve güçlü duruyordu.Ben kütüphaneyi hayranlıkla incelerken babam oradaki beyaz ,altın sarısı desenli masaya oturdu.
''Efsanelere inanır mısın?dedi.Ben de ''Okumayı severim ve çok ilgimi çekerler ama ne alakası var şimdi bizim konumuzla?''dedim.Babam oturmamı işaret edip yerinden kalktı ve bir rafa yöneldi.Ben otururken eline büyük ,kalın,kırmızı ve üzerinde altın sarısı 'DRACONİA VE DÜNYA AĞACI''yazan bir kitabı aldı.''Senin güçlerin aslında bir efsaneye dayanıyor.Draconia'daki ejderlere...Çok eskiden dünya ağacını koruyan beş ejder ve hepsinin ayrı güçleri vardı.Onlar bekçiydiler.Adları Thuban,Rastaban,Eltanin,Aldibah ve Kuma'ydı.Ejderler ve insanlar birlikte yaşadıkları için beş tane de insan bekçi vardı.Kötülerin başı olan Nidhoggr-bunu derken babamın yüzünde korku dolu bir ifade vardı-büyük bir savaş başlattı.Kan gövdeyi götürdü ,heryer yakıldı,yıkıldı.Bekçilerin başı olan Thuban dünya ağacının yok etmek isteyen Nidhoggr'la çarpıştı.Nidhoggr dünya ağacını büyük bir nefretle kemirdi.Thuban'la savaştılar.Bekçiler dünya ağacının beş meyvesini kurtardılar ama savaşırken kayboldu.Dört bekçi öldü.Thuban son anlarındayken bekçilerin başı - Thuban'ın en iyi dostuydu-bekçi ejderin yanında ağlarken ejder konuştu'Bak Lung ölmek üzereyim çok az zamanım kalmadı,beni dinle.''Hayır siz ölemezsiniz daha Nidhoggr ölmedi onu yok etmelisiniz ve-''Lung beni iyi dinle artık ejderler kalmadı.Hem Nidhoggr'I karanlığa hapsettim ve o mühür olduğu sürece kimseye zarar veremez.Ama birgün mühür zayıflayacak ve yeniden savaşacak.Dört ejder boşuna ölmedi,ruhları dört bekçinin içine karıştı.Ruhları nesilden nesile geçecek ve zamanı gelince uyanacaklar.Ancak böyle Nidhoggr'la savaşabilirler.'dedi zorlukla.Lung da ''Siz de benim bedenimi alın bu sayede hem Nidhoggr'la savaşın hemde yaşayın'dedi.Ejder ona bakarken'Bu sorumluluğu taşıyacağına emin misin?'dedi.''Sizin ruhunuzu taşımak ve soyuma armağan etmekten çok onur duyarım' dedi.Ejder ona elini alnıma koy dedi ve bekçi dediğini yaptı.''dedi babam ve devam etti ''O zamandan beri Lung'un soyu Thuban'ın ruhunu taşıyor ve diğer bekçilerin soyu da dört ejderin ruhunu.Şuan Thuban'ın ruhu senin içinde Ally.''dedi.
Ben öğrendiklerimin ve ne olduğumun şokundayken bir ses zihnimin içinde yankılandı.
''Artık kim olduğunu biliyorsun.''Bu ses başka birisine aitti.Yoksa!''Evet,aynen öyle.''
Yeni bölümde görüşmek üzere....
