BÖLÜM 7
Burcu kardeşinin elinden tutup önden önden yürürken burnumu çekmiştim. Sonunda dayanamayarak "Kıvırtma!" dediğimde ise Burcu, bana hızla dönerek yüzüme ters şekilde bakıp "Ne!" diye tiz bir ses çıkarmıştı. Ne mi? Önden önden gitmesi yetmiyormuş gibi vücut hatlarını belli eden elbise içinde kıvırtarak yürüyor bu da bütün damarlarımdaki kanı kaynatıyordu.
"Kıvırtmadan yürü Burcu, herkes sana bakıyor." dediğimde etrafına bakıp bana tekrar döndü."Üzgünüm, Çınar Bey benim yürüme tarzım bu sırf siz arzuluyorsunuz diye yürüyüşümü değiştiremem o kadar da uzun boylu değil..." diyerek önüne dönmüştü
"Bunun eve dönüşü de var bil istedim Burcu Hanım." dolaylı yoldan değil direkt tehdit etmiştim. Burcu da altta kalmadan konuştu "Sabırsızlıkla bekliyor olacağım." Dediğinde sinirle gözlerimi kapattım. Tekrar açtığımda daha sık adımlarla atarak onlarla aynı mesafeye gelmiştim.
"Hoş geldiniz, Çınar Bey."
"Hoş bulduk, bize sessiz sakin bir yer göster."Mümkünü varsa tenha bir yer olsa çok iyi olurdu. Tabi burada ne kadar mümkün olursa "Peki, buyurun. Sizi hemen şöyle alalım"
Abla kardeş garsonu takip ederken bende arkadan etrafı gözlüyordum. Kendimi şuan şahin gibi hissediyorum da diyebilirim. Tam da düşündüğüm gibi her masa mutlaka dönüp bize bakmış bu da beni daha çok sinirlendirmişti. Masaya geçince garson önce Mira'nın sandalyesini çekti sonra Burcu'nun sandalyesini de çekecekti ki. "Bana bırak." Dedim. Sevgilimin sandalyesini oturması için bir tek ben çekebilirdim. İkili oturduğunda kravatımı düzelterek son bir kez daha etrafı süzmeyi es geçmeden ikisinin tam karşına geçip bende yerimi aldım.
Garson "Menüleriniz." dediğinde Mira "Ben, balık istiyorum." Demişti. "Sen Burcu?" diye sorduğumda etrafına bakınarak "Benim önce lavaboya gitmem gerekiyor hemen gelirim." demesiyle başımı olumlu salladım. Burcu giderken bende tam siparişleri veriyordum ki gözüme bir detay takıldı en uçta ki iki erkekten sarışın olanının ayağa kalkarak Burcu'yu takip etmeye başladığını fark etmiştim. En önemlisi de takip eden dallama bana tanıdık gelmişti.
"Mira, sen siparişleri ver. Ben hemen geliyorum." diyerek bende arkalarından ayaklandım. Her şeyi bilen kız siparişte verebilirdi değil mi? Lavabonun dönüşüne kadar bir hızla gelince duyduğum seslerle olduğum yerde kalakalmıştım.
"Burcu!" Birinin Burcu, dediğini net şekilde duyabiliyordum. Bu erkek sesi de kime ait olabilirdi. Ben onu nerden tanıyordum? Konuşmaları net duyabilmek için biraz daha yaklaştım.
"Volkan, bu yaptığın hiç doğru değil" Volkan mı dedi. Şu sarmaş dolaş resimlerini gördüğüm adam... Volkan Dereli!
" Nasıl doğru değil Burcu, bana anlatır mısın? Ben seni o kadar çok aradım ki kapına gelip saatlerce beklediğimi sende çok iyi biliyorsun. Tamam, önce Anneni sonra da Babanı kaybetmen senin için büyük bir yıkım oldu. Seni çok iyi anlıyorum ama artık şu hasretliğe son ver."
"Volkan beni zor durumda bıraktığının farkında değil misin?"
"Burcu biz evlenecektik. Baban vefat etmeseydi mezun olduğumuz ilk yıl evlenecektik. Ben seni bulmuşken tekrardan kaybedemem. Tam her şey güzel olacak derken seni bir daha kaybetmeyi göze alamam. Şimdi lütfen..."
"Volkan, sessiz ol biri duyacak."
"Duyarsa duysun Burcu, umurunda mı sanıyorsun. Ben, seni seviyorum anla bunu sende beni seviyorsun."
"Ben... Şey..."
"Ne sen Burcu, tamam zor zamanlar geçirdin biliyorum ama hepsi geçti. İste yarın evlenelim. İlkin ben oldum bırak sonun da ben olayım." İşittiğim sözlerle yumruk yaptığım eli daha çok sıktım. Sinirden dişlerim takırdıyordu. Ne demek ilkim? Bir saniye bu adam geçen gün Burcu'nun arayıp evlenelim dediği adamla aynı kişi miydi?