HER AŞK YENİ BİR VEDA!
KÜLE DÖNMÜŞ KALPLERİN HESABI BU DÜNYADA DEĞİLDİR.
BÖLÜM 5
Üç gün sonra
Dışarıya çıkmayınmış... Hayır, gidiyorsun madem neden bizi esirler kampında bırakır gibi gidiyorsun değil mi? Üç gündür aynı şeyleri düşünüyor olmaktan sıkılıp ofladım. Neden zaman geçmiyordu. Sıkıntıdan tırnağımı dudağıma götürerek dişlemeye devam ettim. Tam o sırada kapı çalınca heyecanla ayağa kalkmıştım. Çınar Bey gelmiş miydi? Bugün yarın geleceğini biliyordum da tam ne zaman geleceğini bilmiyordum. Heyecanla üstüme başıma baktıktan sonra ellerimle saçımda düzelttim. Kendime tam gibi görününce kapıya doğru emin adımlarla yürüdüm. Kapıyı yavaşça açarken hiç ummadığım biriyle yüz yüze gelmiştim.
"Mete Bey."
"Merhaba Burcu." Dediğinde bende merhaba demiş aynı zamanda şaşkın bakışlar atmaya da devam etmiştim. Gecenin bu saatinde hangi cesaretle buraya gelmişti. Mete Bey beklentiyle bakmaya devam ederken "İçeri girebilir miyim?" diye sormuştu. Gözlerimi gözlerinden kaçırdığımda ne yapacağımı bilemedim. Tekrar yüzüne baktığımda geriye doğru çekilip içeriye girmesine izin verdim. "Tabi buyurun ama Çınar Bey şehir dışında..." diyerek eklemeyi unutmadım.
Belki bunu duyar ve içeriye girmez sanırken o gayet rahat içeriye adım attı. Mete Bey içeriye girerken uzun boyuna ve gösterişli yapısına baktım. "Biliyorum Çınar ile az önce konuştum. Bir aksilik çıkmazsa bu gece geliyormuş." diyerek salona geçti. Bu sözünün üzerine kaşlarım çatılmıştı. Çınar Bey Ankara'ya gideli üç gün olmuş. Bu süre zarfında ise beni sadece ikiz kez aramıştı. Birinde gideceğini haber vermek için diğerinde ise dilinin ucuyla nasıl olduğumuzu sormak içindi. Şimdi ise eve bu gece geleceğini şu adamdan öğreniyordum
"Benden isteğiniz var mı?" diye sorduğumda Mete Bey koltuğa geçip rahatça oturdu. Şimdi adama sormazlar mı? Madem evde tek olduğumu biliyordun hangi akla hizmet geliyorsun?
Mete Bey gayet rahat şekilde "Hayır, teşekkür ederim istemiyorum. Gel sende otur yorulmuş olmalısın biraz sohbet edelim." Dediğinde içimden küfür etmek istedim. Adam yakışıklı fazla da zengin ama gel gör ki yüzsüz... Biraz daha yüzsüzlük yapabilse gel kucağıma otur dedikodu yapalım diyecekti. Ona sinirlendiğimi belli etmeye çalışarak "İşlerim var Mete Bey, isterseniz size..."demeye çalışıyordum ki sözümü kesti.
"Hadi ama Burcu, bu saatte ne işi ben patronunun kadar katı değilim. Söz aramızda kalacak."
"Mete Bey, uygun olmaz." Eğer beni biraz daha zorlarsa evden kovmak zorunda kalabilirdim. "Seni yiyecek halim yok Burcu, geç sohbet edelim."dediğinde ise Çınar Beyin bize zaten sinirli olduğunu düşündüm. Eğer ki arkadaşını evden kovarsam bana daha çok kızabilirdi. Cidden of! "Peki, Mete Bey."diyerek kendimi sırf mecbur hissettiğimden ondan en uzak noktaya oturdum. Yakışıklı olması ona güvenmem için yeterli bir kavram değildi. Ondan başka yönlere bakmaya çalışırken Mete Bey çok içerlemiş gibi konuşmaya devam etti."Senin patronun değilim Burcu, bana bey demen gerekmiyor bu sayede arkadaşlığımızın yolu da açılmış olur." Dediğin de çok samimi olsa da benim arkadaşa ihtiyacım yoktu. "Böylesi ikimiz açısından daha iyi olur Mete Bey, aramızda yanlış anlaşılma olsun istemem."
"Mete!"
Buyurun cenaze namazına! Mete Bey ile birlikte Çınar Beyi görünce hemen ayağa kalktık. Keşke yüzümdeki tedirgin ifadeyi hemen kovabilseydim. 'Çınar Bey' diyerek sessizce adını fısıldadım. Acaba hangi ara eve gelmişti. Mete Bey de hemen öne atılarak Çınar'ın yanına gidip elini uzatmıştı. "Hoş geldin dostum bizde seni bekliyorduk." Dediğinde gözüm yalan söyleyen adama gitmişti. Hiç de onu falan beklemiyorduk. Sen bildiğin bana yürüyordun. Çınar Bey burnunu çekiştirerek sinirli şekilde ona bakıp söze girdi. "Sana, geç geleceğimi söylemiştim Mete." derken en sonunda adını vurgulamıştı. Oh iyi oldu sana içimin yağları eridi.