2.BÖLÜM - AİLE HEKİMİ

9.9K 845 140
                                    

Uzun ve şiirsiz son bölüm sizlerle =)

--------------------
Oğuz’un evinin dizimi bittiği gün annesi ile kız kardeşi dönmüşlerdi memleketlerine. Evinin anahtarlarını alıp, dışarı çıktı. Uzun zamandır tek yaşamıştı. O yüzden annesi ile kardeşi evde olduğu sürece sıkılmıştı.
Sırt çantasını tek omzuna atıp, sağlık ocağına doğru yürümeye başladı.
Ama ileride zorla ayakta durmaya çalışan ve duvara tutunan kızı görünce, koşarak yanına gitti.

“İyi misiniz? Hanımefendi iyi misiniz?”
“Ba-başım...” sözünü bitirdiği an adamın kollarına yığıldı.
“Lanet olsun!” diye inleyip, kızı kucağına aldı ve biraz ileride olan sağlık ocağına geçtiler.

“Biri buraya baksın!” diye bağırdı hemşirelere. Odasındaki muayene yatağına uzandırıp, hemen kontrolleri yapmaya başladı.
“Tansiyonu çok düşük Oğuz bey,” dedi gelen hemşire.
Oğuz başı ile onayladı. “Şey... Ge-gebelik olabilir. İlaç vermeden önce emin olalım.”

O sırada kız yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı. Hemşire eşyalarını alıp çıktığında Oğuz masasına kalçasının bir tarafını dayayıp, oturup kıza bakmaya başladı.
“Günaydın.”
Kız kaşlarını çattı, “Neredeyim ben?”
“Sağlık ocağında.”

“Na-nasıl geldim buraya?”
“Yolda gördüm seni, iyi değildin. Yanına geldiğimde de bayıldın.”
“Şey... Özür dilerim, size de zahmet verdim,” dedi doğrulmaya çalışarak.
“Dur, dur, dur! İyi değilsin henüz.”
Kızla o an gözgöze geldiler. İkisi de sustu, ikisi de o anın etkisiyle yutkundu.

“İyi-iyiyim.”
“Değilsin,” Oğuz’un heyecandan sesi kısık çıkmıştı. Sonra doğrulup, yandaki meyve suyunu uzattı kıza, “Bunu içer misin? Kendini daha iyi hissedersin.” Meyve suyunu açıp, pipeti içine koydu ve kıza uzattı.
“Ta-tamam. Teşekkür ederim.”

Pipeti yavaşça dudaklarına götürdüğünde Oğuz, minik kırmızı dudakların pipeti kavradığı anki büzülüşü ile çaktırmadan tişörtünü çekiştirdi. Kız da zaten ona bakamıyordu.
“Şey, evli misiniz?”
Ayşim birden kaldırdı başını, “Hayır!” diye inledi. Sanki adam farklı bir imada bulunmuştu. “Değilim.”

Oğuz güldü, “Yanlış anlama. Tansiyonun çok düşüktü. Gebelikten olabilir diye-”
“Değilim.”
“Tamam,” dedi ellerini yana açıp,  hafifçe gülümseyerek. İçi mi rahatlamıştı ne? Zaten parmağında alyans yoktu ama... Yine de duymak iyiydi.

“Şey ben diyetisyene gidiyorum. Aç kaldım,” derken sesi memnuniyetsiz çıkmıştı. Hepsi annesi yüzündendi. Tontiş, deyip duruyordu kendisine.
Adam kızın bedenini süzdü ve istem dışı, “İhtiyacın mı var ki?” diye sordu.
Ayşim birden başını kaldırıp, adama baktı. “Anlamadım.”

Oğuz birden söylediği şeyin tuhaflığı ile mahcupça gülümsedi, “Şey yani gençsin, metabolizman hızlı çalışır, sabahları da yürüyüş yapsan yeterli ve bence zaten öyle diyet yapacak bir kilon da yok.”
“Teşekkür ederim.”

Adam elini uzattı, “Bu arada ben Oğuz, bir hafta önce geldim buraya.”
“Memnun oldum. Bende Ayşim.” Kız sedyeden inince adam da ayaklandı.
“Gidiyor musun?”
“Evet. Yani senin de işin vardır zaten. İyi hissediyorum kendimi.”
“Peki. Kontrole mutlaka gel ama.”
Kız kaşlarını çattı, “Neden? Ne kontrolü?”

Oğuz kafasını kaşıdı, “Yani ölçsünler tansiyonunu. Çıkmasın yine. Yani düşmesin. Yani öylesine de gelebilirsin tabi.”
Kız gülümsedi, “Peki, görüşürüz. Tekrar teşekkürler.”

Oğuz kızın arkasından dönüp masasına oturdu ve sinirle kalemi ile oynamaya başladı. “Aferin oğlum, ne güzel saçmaladın. Devam. Tansiyonun çıkar, düşer ne lan? Doktorsun sen, daha mantıklı bir sebep bulabilirdin. Hayır, öylesine de gel, ne demek? Sanki ilk kez bir kızla flörtleşiyorsun. Gerizekalı.” Elindeki kalem sinirden ikiye bölünmüştü. “Of!” tam çöpe atacaktı ki, gülümseyerek çekmeceye attı.

AŞK' ÇIKMAZ SOKAK - AŞK SOKAKTA SERİSİ II - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin