Son parçayı da makineye taktığımda en sonunda ampul ışık vermeye başlamıştı.Üstümü silkeledim ve yandaki suyumdan bir yudum almıştım.Yavaşça akşam oluyordu.Dükkanı kapatıp eve doğru yol aldım.
İçeri girdiğimde jace Koltuğa çömelmiş televizyona bakıyordu."108. AÇLIK OYUNLARI BAŞLASIN!" Diye bağırıyordu kalabalık.
Geçen yıl max'i bu saçmalık yüzünden kaybetmiştik ve aramızda max'e en düşkün olanımızdı.Onun yanına oturdum."1. mıntıkadan nefret ediyorum." diye homurdandı jace.Elimi onun omuzuna koydum."Hepimiz nefret ediyoruz jace." dedim.
Jace hızla ayağa kalktı."1. MINTIKA BUNU BİR SPOR ZANNEDİYOR! EĞER BU OYUNUN İÇİNE GİRERSEM HEPSİNDEN ÖCÜMÜ ALACAĞIM.İÇMEYE GİDİYORUM BEN! " diye sinirle evin kapısını çarparak gitti.
Yarın hasat yapılacaktı.İsabelle aramızdan tek bu günü seven kişiydi.Süslenmeye .Yarın bizim için bir cehennem olacatı.Bunu hissediyordum.,
(Tahmin edin kim 1. mıntıkada yer alıyor?! :D )
...
Üstüme temiz bir gömlek ve pantolon geçirdim.Acaba 12. mıntıkıda ki insanlar nasıl hayatta kalıyorlardı? Eh ben üçüncü mıntıkada olduğum için yeterince şanslıydım.
Her sene dot adında bir kadın geliyordu ve bu senede onun geleceğine emindim.Pencereden dışarı baktığımda yavaş yavaş üçüncü mıntıka halkının meydana çıktığını görebiliyordum.
İsabelle bir anda içeri daldı.Her zaman olduğu gibi güzelliği göz alıyordu.Kırmızı dizlerine kadar gelen ekoseli bir elbiseydi bu. "Kardeşim.Artık meydana insek iyi olur jace indi bile, bir kaç özgürlük askeri onu pataklamadan insek iyi olacak."
Gözlerimi devirdim ve aşağıya indim. Büyük bir kalabalık sıraya dizilmişti.
Max bugün burda oşsaydı küçük çocukların yerine gidecekti...
Sıra en sonunda bana geldiğinde parmağımı kan almaları için uzattım. Kadın hiç oyalanmadan iğneği tenime bastırdı ve kanayan elimi kağıda bastırdı.
Elindeki cihaz yeşil bir renk verdi ve kalabalığa dönmem için işaret verdi.
İsabelle ve jace de çok geçmden yanıma geldi. Sahnede Peruğu nerdeyde sahnenin boyu kadar olan, kirpikleri de bir tavus kuşunu andırıyordu. Arkasındaki gölkemli pelerin ve kaparık elbisesi de buna uyum sağladı.
"Hepiniz hoş geldiz! 108. Açlık oyunları kutlu olsun ve şans sonsuza dek sizinle olsun!" diye bağırdı kadın.Kadın dot değildi. Acaba ona ne olmuştu?
İsabelle şuan o kostümü giymek için can atıyordu. Eh böyle bir giysi giymek istiyorsa baş kente gitmeli ve oraya gitmek için haraç olmalıydı.
Her zaman yapılan şu oyunun - Oyun mu denir onu bilemiyorum- sunumu yapıldı.
"Herkes sunumu izlediğine göre.... Artık haraçlarımızı seçebiliriz! Eh bende sizin kadar heycanlıyım merak etmeyin."
Etrafımı incelediğimde kesinlikle herkesin heycanlı olduğunu görmüştüm (!)
"Her zaman olduğu gibi ilk önce bayanlar!" Kadın sağdaki camdan kaseye doğru ilerledi ve elini dolaştırdı. Çok göremedim fakat üstlerden bir kart çekmişti.
"Evet...." karın mikrofona yaklaştı ve kağıdı açmaya başladı. Bu sırada gülümsemesi yüzünden onu öldürmek istiyordum.
"İsabelle lightwood! Kendisi burda mı?" dedi kadın ve ellerini çırpmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tribute
Fanfiction24 haraç ve bir birine aşık olmuş iki ayrı mıntıkadan Alec ve magnus.