Magnus;
Alec yere yığıldığında kalbim deli gibi atmıştı. Kimse tepki vermemişti. Tabii herkes şoka girmişti.Transtan çıkmışçasına bıçağımı alıp isabell'in bileklerine bağlanan ipleri hızlıca çözüp cepimdeki o bilekliği isabell'in ellerine tutuşturmuştum.
Her şey o kadar hızlı olmuştu ki.... Şimdi yerde boğazıma bir bıçak dayanmış halde duruyordum.John üstümde sırıtarak bana bakıyordu."O kadar belli ettin ki ! " diye bağırdı yüzüme.
Ona bir yumruk indirdiğimde üstümden kalktı ve yere doğru tükürdü. İsabelle em ile boğuşuyordu.
John hızlıca ayağa kalkıp kılıcını bana doğru savurunca geriye doğru sendeleyip bu hamleden kurtuldum. Onun kocaman bir kılıcı benimde elimde küçük bir bıçak. Çok adaletli oldu.
John hızlıca kalkıp kılıcını bana tekrar savurdu. Kendimi geriye atsamda omuzumda küçük bir sıyrık oluşmuştu. Yere çakıldığımda kulağıma gelen çatlama sesiyle gözlerim kocaman açıldı.
Aniden herkes yere bakmaya başladı. Ayağa kalkabildigim kadar hızlı bir şekilde kalktım. Aniden buzda kocaman bir yarık açılınca bütün buz tutmuş göl tamamen parçalanmaya başladı.
Alec'e döndüğümde buzun yarılmasıyla suya düştüğünü görünce kalbim durdu sanmıştım."ALEC !" diye bağırdı isabelle.
Em ile uğraşmayı bırakmış abisine doğru koşmaya çalışıyordu. Bastığı yerler daha çok çatlıyordu. İsabelle'in peşinden gitmek istediğimde bacağımı tutan el ile yere devrildim."Hiç bir yere gitmiyorsun !" Diye bağırdı john.
İkimizde yerde sürunüyorduk. Altımdaki buzun çatlama sesininduyunca hızlıca ayağımı çekip ayağa kalktım ve arkama bakmadan koşmaya başladım.
İsabelle Alec'i sudan çıkarmaya çalışsada buna gücü yetmiyordu. Yanakları ıslanmış, gözleri kıpkırmızıydı.Ona yardım etmek için Alec'in diğer kolundan tutup çekmeye çalışıyorduk.
İsabelle hıçkırarak ağlıyordu. Onu biraz kara çıkarttığımızda artık işimiz daha kolay olmuştu. Onu bu gölden çıkarmaya çalışıyorduk. Alec'in montu tamamen ıslandığından onu taşımamız zordu.Çok ağırdı.
Kırılan buz bize yaklaşırken son anda kendimizi gölden çıkarmıştık. İsabelle'in yanakları kıpkırmızıydı. Yanaklarından damla damla yaş akıyordu.
Alec'i bir ağaca yaslayıp hızlıca montunu çıkardım.Isabelle beni ağlayarak izliyordu. Her yeri titriyordu. Bu sırada benim de ellerimin titrediğini fark ettim.
Soğuktan mı titriyordum yoksa onu kaybetme korkusundan mı bilmiyordum. Hızlıca onu kendime çekip kalp atışlarını dinlemek için kafamı göğsüne yasladım.
Kulağıma hiç bir şekilde ses gelmemişti."Hayır,hayır." Diye mırıldandım.Gözlerimin yandığını etrafımın bulanıklaştığını gördüm. Ağlıyordum.
Göz yaşlarımı hızlıca silip kafamı salladım. Onu yere yatarıp kalp masajı yapıyordum. İsabelle daha çok hıçkırmaya, ağlamaya başladı. "Alec şuan olmaz lütfen." Diye mırıldandım. Konuşamamıştım çünkü nefesim yetmemişti.
Kalp atışına bakmak için eğildim fakat hala atmıyordu. Gözlerimden iki damla yaş düştü. " Şuan olmaz Alec. Bu arenada çürüyüp gitmeyeceksin izin vermiyorum." Dedim hızlıca. Kalp masajına devam ederken kulaklarıma dolan top atış sesiyle durdum.
İsabelle nefes alamıyor gibi görünüyordu. Aynı benim gibi. Gözlerimden bir kaç damla yaş daha düştü.
İsabelle abisini kendisine doğru kaldırıp ağlamaya devam etti. Titreyen elleriyle abisinin yanağını okşuyordu. Dudakları da titriyordu.
Ben ise kaskatı kesilmiştim. Kendime bunu yediremediğimi fark ettim. Üstümüzdeki hava ile yukarıya baktım.
Onu almak için gelmişlerdi.
Sinirden, üzüntüden ve şoktan ağlıyordum."Hayır. Biraz bekleyin !" Diye bağırdım sinirle. İsabelle kızarmış gözleriyle bana anlayamayan gözlerle baktı.
Alec'i onun kucağından alıp kendime çektim. Kalp masajı yapmaya devam ettim hızlıca. Sadece ellerim değil,her tarafım titriyordu. Değer verdiğim kişiler teker teker giderken seyredemezim.
Tekrar kulağımı göğsünde yaslayıp kalp atış seslerini dinleme ümidi ile yaklaştım ona.
Ses yoktu. Sinirden bağırıp, her yeri yıkmak istiyordum. Tekrar kalp masajı yapmaya çalıştım. Daha çok hava geldiğinde artık gitmemiz gerektiğini isaret etselerde onlara aldırış etmemiştim.Dudaklarına eğilerek suni tenefüs yapıp tekrar kalp masajına yöneldim.
Birden isabelle benim kollarımı tuttu."M-magnus olmuyor ! E-limizden bir şey gelmez ! Gitmeliyiz. Onu-" isabelle hıçkırdı.
"Bırakmak zorundayız." Dedi isabelle güçlükle. Ellerimi Alec'in göğsünden çekip onun solgun yüzüne bakmaya başladım.
"Magnus gidelim lütfen ! Ona daha fazla bakamıyorum.... lütfen." Dedi isabelle sesi kısılmış bir halde.
"Magnus bane ve İsabelle ligtwood lütfen cesedin önünden çekilin." Diye anons yapıldı.
Alec'den yavaşça uzaklaştım ve ayağa kalktım. İsabelle bana sımsıkı sarıldı. Gözyaşlarını tenimde hissedince istemsiz olarak bende daha çok ağlamaya başladım.
İsabelle'in elinden tutup alec'in bedeninden uzaklaşmak adına yürüme başladık.
EVET BİR İKİ KİŞİYE ÇOOK GÜZEL FAKE ATTIM.
AÇLIK OYUNLARINDAYIZ ! BURDA ANA KARAKTER BİLE ÖLEBİLİR
*lütfen ağzıma etmeyin magnus hala yaşıyor isabelle de ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tribute
Fanfiction24 haraç ve bir birine aşık olmuş iki ayrı mıntıkadan Alec ve magnus.