Odama çıkıp üstümü çıkardım ve daha rahat bir şeyler giyip yatağımda oturarak dışarıyı izledim. Almirayı hastaneye çıkarmışlardı fakat hiç bir şeyi yoktu.
Burda olduğumda kendimi evimde hissetimiyordum.Her yerde ışıklar, gösterişli elbiseler ve insanların ölümünü gördüğünde zevk alan insanlar vardı.
İçeri isabelle kapıyı tıklatarak girdi. "Alec? Bakmak için gelmiştim." Dedi isabelle ve yanıma oturdu.Üzerinde bir eşortman takımı vardı. Saçlarını da üsten toplanmıştı.
" Yarın gidiyoruz biliyorsun değil mi?" Dedi izzy.Kafamı olumlu anlamda salladım."Ölüme gidiyoruz isabelle. Orda bir şekilde öleceğiz. Belki soğuktan belki de açlıktan, ya da bir haraç bizi canlı canlı kesecek." Dedim yere bakarak.
İsabelle güldü." Seçeneklerin cidden çok güzel Alec fakat kazanma şansımızda var biliyorsun değil mi?" Dedi isabelle yumuşakça.
Kaşlarımı çattım." Şansımız? Ordan sadece tek bir kişi sağ çıkacak isabelle. 24 sadece 1 kişi sağ çıkacak. Ve biz o kişi olmayacağız." Dedim.
Isabelle derin bir iç çekti. "Bunu nerden biliyorsun? " dedi bıkkınca.
Ona doğru döndüm. "Nerden mi biliyorum? İsabelle ilk ölecek kişilerden biri de ben olacağım. Sen belki sona kalacaksın ama bişi değişmeyecek. Peki kariyerler? Hepsi bizim peşimize düşecekler. " dedim ve ayağa kalktım."Benim biraz hava almaya ihtiyacım var." Diyerek odadan kapıyı yumuşak bir şekilde kapatarak çıktım.
....
Teras çok sesliydi fakat burdan bütün başkent görünüyordu.Kendimi demirliklere doğru yasladım ve biraz gözlerimi kapattım.
"Şimdiden kendi yasını tutmaya başlaman beni biraz şaşırttı doğrusu." Dedi magnus.
Derin bir iç çektim. "Beni takip mi ediyorsun? " diye sordum. Magnus da yanıma gelip demirliklere yaslandı. "Hayır. Ayrıca sapık falan değilim." Dedi magnus sırıtarak.
Gözlerimi devirdim." O zaman niye burya geldin? " dedim aşağıdaki renk şölenine bakarken.
Magnus omuz silkti. "Kafa dinlemek için." Dediğinde güldüm. "Kazanacağını bile bile endişeleni ilk defa görüyorum." Dedim sırıtarak.
Magnus kaşlarını çattı. " kazanacağıma mı inanıyorsun cidden?" Dedi. Anlamıyordum.
Neden böle davranıyordu? Sanki dışardan bir panter de içinden bir kedi gibi? " İki kere kazandın, neden bir daha kazanmayasın ki?" Dedim.
Magnus gülmeye başladı. " Beni tanımıyorsun Alec. O oyunlarda çok şanslıydım. Muhtemelen sponsorlar olmadan kaybederdim. Aslında o kadar da cesur, özgüvenli biri değilim. İçten içe o kadar kırılgan bir insanım ki..." dedi magnus aşağıya bakarken.
Gülmeye başladım. Aslında ortada komik bir şey yoktu. Sinirlerim alt üst olmuştu." Anlamıyorum. Neden bunu rakibine söylüyorsun ki? " dedim bıkkınca.
"Çünkü bana zarar vermeyeceğini biliyorum. Daha doğrusu veremeyeceğini biliyorum. Bunun için fazla yumuşaksın." Dedi magnus gülerek.
Kaşlarımı çattım. " Bir kere ben yumuşak değilim bunu nerden çıkardın?" Dedim ona dönerek.
Magnus birden belimden tutarak beni kendine çektiğinde dudaklarımız bir oldu.
Ne yapacağımı bilememiştim.
Beni neden öpüyordu?
Neden böyle bişi yapmıştı?
Röpörtajdan sonra bir şey daha mı vardı ve ben mi bunu bilmiyordum?
Ama ona karşılık vermiştim. Nedenini bilmiyordum sadece karşılık vermem gerekiyor gibi hissetmiştim.
Elim onun boynuna doğru çıkmıştı. Magnus bu sırada daha çok hırçınca öpmeye başlamıştı. Magnus beni yavaşça demirliklere yasladıktan sonra benden yavaşça ayrıldı. Nefes nefese kalmıştık. " Röpörtaj bitti biliyorsun değil mi? Bunu yapmana gerek yoktu." Dedim nefes nefese.
Magnus güldü. "Onun için yapmadım zaten. Ayrıca arkadaşların seni merak etmeye başlamıştır. İyi akşamlar bay ligtfood." Dedi ve asansöre yöneldi.
Öylece kalmıştım. Ne düşüneceğimi ya da ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Sadece onun arkasından öylece izlemiştim.
Karşımdaki asansöre bindi ve kapıları kapatmadan önce bana doğru sırıttı.
Sanırım bugün merdivenleri kullanacaktım.
....
Koridorda yürürken almira başını dimdik tutuyordu.Askerler yanımızdan ayrıldıktan sonra almira birden durdu ve elimi tutup beni kendine çekerek bana sımsıkı sarıldı.Boyu yetmediğinden parmak uçlarına çıktı.
"O oyunu kazan Alec. Kimse dikkatini dağıtmasın. Beni gururlandırın." Dedi almira. Peruğu altın sarısıydı.
Elbisesi siyah, üzerinde beyaz çarklar olan kabarık bir elbiseydi.Dışarı çıktığımızda ilerde kocaman bir uçak vardı."Hodge ve ben ikinize olabildiğince yardım edeceğiz.Ayrıca sakın silahların konulduğu yere gitmeyin. Yarınız orda ölecek." Dedi ve yanağımdan öperken elime bir kağıt parçası tututuşturdu.
Kulağıma yaklaştı.".Mecbur kalmadığın sürece sakın açma ve kağıdı sakın bulmalarına izin verme." Diyerek asansöre yöneldi.
Kağıdı hızlıca cebime sıkıştırdım. Ne olduğunu bilmiyorum fakat umarım o kağıdı hiç açmam. Uçağa doğru yürümeye başladım.
Bütün haraçlar yerlerine oturmuştu. Bende boş bulduğum bir yere oturdum. En uç köşede magnus vardı.
Önümde de bana doğru gülümseyen bir isabelle vardı. Bende ona doğru gülümseyecekken bir kadın önüme geçti."Elini uzat." Dedi kadın sertçe.
Dediğini ikiletmeden elimi uzattım.Kadın elindeki iğneği bileğime sapladı. Canım biraz yanmıştı. Bileğimin içinde küçük bir ışık vardı."Bu nedir?" Diye sordum kadına.
"Takip cihazın."
Bu olmasa şaşırırdım açıkçası.
....
Herkes ayrılmıştı. Arkamdaki asker beni odaya itip arkamdan hızla kapıyı kapattı. Kaşlarımı çatarak arkama bakarken birden önümde arthuru gördüm.
Elinde inanılmaz kalın bir montla bana gülümsüyordu."Arthur." Diyerek ona yaklaştım ve elindeki o şeye baktım.
"Ne diyebilirim ki? Bugün hava soğuk işte." Diyerek montu bana uzattı. Mont griydi. Çok düşünmeden montu alıp giydim.
Dizlerime kadar uzanıyordu. "Sanırım soğuk derken biraz fazla soğuk olacak değil mi?" Dedim. Arthur gülümsedi.
"Güzel tahmin-"
"Bütün haraçlar kapsüllere" diye anons yapıldı birden.
Kapsülüme bindiğimde son birkez arthura baktım."Şans sonsuza dek seninle olsun." Dedi arthur.
Ona gülümsedim. Kapsül yukarı doğru çıktığında yüzüme vuran kar taneleri ve soğuk hava ile nerdeyse devriliyordum. Ortada büyük bir tepe, üstündede erzaklar ve silahlar bulunduran bir çadır vardı.
6 haraç uzağımda bir isabelle vardı.
"10"
"9"
"8"
"7"
"6"
"5"
"4"
"3"
"2"
"1"
"0"
Büyük top sesiyle herkes tepeye koşmaya başladı.
Oyun başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tribute
Fanfiction24 haraç ve bir birine aşık olmuş iki ayrı mıntıkadan Alec ve magnus.