Magnus;
Kulaklarıma dolan mikrofon sesiyle yerimden sıçradım. Sesi bir tek ben duymamış olacağım ki isabell de kalkmıştı. Alec'in kollarının arasında ne kadar sıcak ve rahat olduğumu fark etmiştim o an.Yinede onun kollarının arasından yavaşça ayrıldım ama yinede o kalktı." Bütün haraçların dikkatine. Bugün şafak vaktinde ana bölgeye -sahanın ortasına - her haracın ihtiyacı olduğu çanta koyulacaktır. Çantalarda ihtiyacınız olan malzemeler ve erzaklar var." Diye bir anons yapıldı.
Hızla yerimden kalktım. Neden bu kadar erken ? Daha ölmesi gereken bir sürü insan vardı. Ya da oyunu hızlandırmak için aptal bir tuzaktı.
" Ben giderim." Dedi isabelle. Ayağa kalktım." Hayır, kimse bir yere gitmeyecek. Size de saçma gelmiyor mu ? Daha oyunda kaç kişi var biliyor musunuz ? Bu bir tuzak." Dedim.
İsabelle kaşlarını çattı." Umrumda bile değil. Abim gözlerimin önünde ölecek. Eğer bizi düşünüyorlarsa, Alec için ilaç ve o çantalara biraz yiyecek koymuşlardır." Dedi isabelle sertçe.
Bu kızın kararlılığı ve inatçılığı nerden geliyor ? Derin bir iç çektim."Pekhala gideceğiz. Fakat sen gitmiyorsun isabelle. Ben gidiyorum." Dedim.
İzzy biraz bana kararlı bir şekilde baktı ama sonra bakışları yumuşadı." Pekahala sen gittiğin sırada ben de Her ihtimale karşı avlanırım." Dedi iz.
ve yerine geri yattı.Neden hayatımı iki kişi için tehlikeye atıyordum ?
Çünkü birisine büyük bir değer, diğeride hem onun kardeşi olduğundan ve arkadaşım sayıldığından yapıyordum.
Aptalın tekiyim.
...
Şafak vakti çoktan olmuştu ve isabelle kırbaçını bileğine takıyordu." Magnus geri gel oldu mu?"
Sesimi çıkarmadan ayağa kalktım ve bıçağımı alıp mağradan dışarı çıktım.Bile bile ölüme atlıyordum resmen. Isabelle'e cevap vermek istemiyordum.
Kulaklarıma birden aynı anda iki tane top atış sesi gelince yerimden sıçradım. Meydana geldiğimde dikkatli olmalıyldım.Eğer geri gelemezsem, aramızda hayatta kalan tek kişi isabelle olacaktı.
Para istemiyordum zaten istemediğim kadar vardı.Istediğim şey, bu oyunu hepimizin kazanmasıydı ki bu imkansızdı.Oyunda kaç kişi kalmıştı bilmiyorum ama bugün nerdeyse hepsinin öleceğini tahmin edebiliyordum.
Aptal bir bıçak ile ölüme yürümeye devam ederken kulaklarıma bir çığlık sesi doldu, hemen ardından bir top sesi daha.Arenada kaç kişi kaldı bilmiyorum ama bugün hepsi ölecekti.
Belki içlerinde bende olacaktım. Yavaşça yürürken ayağıma sürtünen bir şey hissettim. Bembeyaz bir yılan ayaklarıma sarılıyordu. Afallayarak yere düştüm ve bıçağımı yılana geçirdim. Tabii bunu yaparken ayağımda güzel bir yara açmıştım ama sonuç olarak yılan ölmüştü.
Artık hareket etmeyen yılanı kenara atıp yürümeye devam ettim. Beni öldüreceklerse, bundan fazlası lazımdı.
Meydana geldiğimde bütün çantalar yerindeydi. Tepede öyle duruyorlardı. Arkadan bir kız çıkıp hızlıca tepeye çıkmaya başladı. Ardından aniden durup öğlece kaldı...
Onu izlemek için bir ağacın arkasına geçtim. Kız bir anda çığlık atıp öylece yere devrildi."Lütfen, Anne ! " diye bağrıyordu. Kız boğazını tutup öksürmeye başladı ve...top sesi.
Olanları öylece izledim. Ne ? Kız öylece ölmüşmüydü ? Zehirlenmiş miydi ? Arkadan bir erkek haraç çıkıp kızı umursamadan tepeye koşarken birden yere devrildi." Alice ! ALİCE !" Diye bağrıyordu ki ardından bıçağını kalbine geçirdi ve...top sesi.
Hiç bişi anlamadım. Onları umursamadan tepeye koşmaya başladım. Daha zor olacağını zannetmiştim. Birden kapşonum çekildi ve yere devrildim.
Annem karşımda bana hırçınca bakıyordu. Kaşlarımı çattım. "Anne ? " diye mırıldandım.
Annem burda olamazdı. O ölmüştü bundan eminim. Similasyonda da onu öldürmek üzere-
Bekle. Bu gerçek değildi aptal bir oyundu. Gerçek bir kukla gösterisi gibiydi.
Yeteneklerimizi gösterirken herkes sevdiği birini feda etmek için öldürmesi gerekiyordu tabii bunu Alec dışında biri yapamamıştı. Oyun kurucu bunu görünce arenaya yansıttı çünkü hepimizin zayıf noktasını görmüştü.
Oyun boyunca Alec'e odaklanmıştı çünkü bugün geldiğinde içimizden sadece Alec bunu başarabilecekti... İşte bundan dolayı o buzun içine düştü,bu yüzden onu kötüledi ve üstüne kurtlar saldı. Yanlız kalmasını sağladı. Oyunda kimsenin öldüğünden emin olmadan top atış sesi yapılmazdı fakat Alec için Aceleci davranmışlardı...Çünkü Alec'in kazanmasını istemiyorlarddı.
Ve şuan Alec mağrada yanlızdı. Benim gideceğimi biliyorlardı.
Siktir.
Ayağa kalkacakken önümdeki sahte annem üstüme doğru bir bıçakla koşmaya başladı.
...
Alec;
İsabelle hala yemek toplamak için geri gelmemişti. Yerimde kıpırdanıp dik bir şekilde oturdum. Kendimi berbat hissediyordum ve hala ayaklarımı hissetmiyordum.
Kulaklarıma doğru bir cızırtı sesi geldi. Kaşlarımı çatıp etrafıma zorlukla baktım. Mağranın kenarımdaki otlar yanmaya başlamıştı.
...
" Kardeşini yanlız bırakmak ne kadar mantıklı isabelle. Güzelsin , akıllı sayılırsın, seksisin fakat kurallar gereği seni öldürmem gerekiyor." Dedi yerde yatan isabelle'e bakarken john.
John isabellin bilekliğini inceleyip bir kenara fırlattı." Oyun kurucu sana yardım ediyor değil mi ? Alec'i öldürmelerine yardım ediyorsun sana da yiyecek veriyorlar. Yoksa herkesden önce meydana sen ve em giderdiniz." Dedi isabelle zorlukla. Dudağı patladığı için yere tükürüp kanı çıkardı.
"Sandığımdan daha akıllısın isabelle. Ne diye bilirim ki ? Bu işler hileyle yürür. Her oyunda olduğu gibi."
HERKES ÇOK PİS SIÇTI RJSJKWWJJEJE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tribute
Fanfiction24 haraç ve bir birine aşık olmuş iki ayrı mıntıkadan Alec ve magnus.