ama buna değer miydi?

279 26 10
                                    

Belki bu bölümü bininci kez yazıyorum çünkü her yazdığımda beğenmeyip siliyorum bune ya rkeld

...
İçeri girdiğimde iki kızıl saçlı, gözlerini kocaman açmız kadın bana bakıyordu."Sen Alec lightwood olmalısın! Üçüncü mıntıka öyle değil mi?" Dedi ikisi aynı anda.

Bir an için kendimi korku filminde gibi hissettim.İkisi hızlı adımlarla bana yaklaşırken bende geriye gidiyordum.

En sonunda çelikten yapılmış kapıya tosladım.İki kız bana kocaman gülümseyerek dimibe girdiler.İkisi de bana gözlerini kocaman açarak bakıyorlardı.Dibimdeki kızın buz mavisi gözleri varken diğerinin deniz mavisi gözleri vardı.

Önümdeki yanaklarımı tutarak yüzümü incelemeye başladığında afallamıştım."Alice şu elmacık kemiklerine de bir bak! Bunlar gerçek mi?" Diyerek kız elmacık kemiklerimi parmaklamaya başladı.

Bir diğeri ise kolumu taciz ediyordu."Tabii ki de gerçekler.Asıl şu kaslara bir bak.Aldığımız en iyi haraç olabilir." Dedi.Dibimdeki gözlerini devirdi."Zaten elimize geçen tek haraç bu." Dedi yüzümü incelemeye devam ederken.

"Sen kardeşimin kusuruna bakma.Sen aldığımız ilk ve tek haraçsın.Ama merak etme, Seni elden geçirdikten sonra arthur seninle çok güzel ilgilenecek." Dedi ikisi aynı anda.Ardınran ikisi birbirine kaşlarını çatarak baktılar.

"Neyse..." Dedi ikisi aynı anda.Ardından ikisi benden ayrılıp önüme geçip beni iyicene süzdüler.

Hayatımda bu kadar rahatsız edici bir an yaşadım mı merak ediyorum."İlk önce seni güzelce yıkayacağız, ardından saçlarını ve cilt bakımını yaptıktan sonra tüylerini alsak iyi olacak." Dedi ikisi aynı anda.

Bir an için gözlerim kocaman açıldı."Tüyler mi?" Dedim afallayarak.İkisi birbirine bakarak kıkırdadılar."Bir de kız kardeşin var." Dedi sağdaki kıkırdayarak.

İkisi birbirine o kadar çok benziyordu ki ayırt etmek imkansızdı.Ayrıca konunun kız kardeşimle ne ilgisi var?

"Çok kafanı yorma ve soyun." Dedi soldaki.Kaşlarımı çattım."Bana bunu hayatta yaptıramazsınız." Dedim kollarımı göğsümde kavuşturarak.

...
Sedyenin üzerinde çırıl çıplak yatıyordum.

Zaten utancımdan bütün vücudum kıpkırmızıydı.Beni yıkamışlar,  bilmediğim her türlü şeyi vücuduma sürmüşler, saçımdaki en küçük kırığı almışlardı.Ben sedyede yatmaya devam ederken birden gözleri buz mavisi olan kız bir kemer ile beni sedyeye bağladı."N-neler oluyor ne yapıyorsun?" Dedim tedirgince.

"Merak etme tüylerini alacağız ve...bu işlem kısa sürsede sana saatler alacak gibi gelebilir." Diyerek kemeri hızla sıktığında nefes alamadım.

Ardından diğeri gelip elindeki şeyi bacağıma hızla yapıştırdı."Bekleyin bunu istemiyorum.Durudrun şun-" Derken kız sertçe o şeyi çekti.

Daha önce atmadığım kadar yüksek sesle çığlık attım.

Dedikleri gibi saatler süren - Ve bence sürdü de-  işkencenin ardından sedyede bir başıma kalmış tasarımcımı bekliyordum.

Haraçların geçit töreninde bizim hangi kostümü giyeceğimizi onlar karar veriyordu.Derken içeri gri saçlı, soluk tenli , deniz mavisi gözlere ait garip takıları olan bir adam girdi.

Bu arthur olmalıydı."Alec lightwood değil mi? Kız kardeşinden geliyorum ve kendisi muhteşem biri." Diyerek bana gülümsedi.

"Ayrıca üvey kardeşin için yaptığın cidden muhteşemdi.Çok güçlü durdun eminim senin için bir yıkım olmuştur." Dedi arthur.

TributeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin