Hayalini bile kurmamıştım. Annem ve babamın aşkına yakın bir şey hissetmeyi düşünmemiştim bile. Sanki kaçamayacakmış gibi tutulup kalmanın mümkün olduğuna inanmamıştım.
Şimdi ise buradaydım. Elimde bir günlükten başka hiçbir şey kalmamıştı. Herkesi kaybetmiştim. Yaptığım hatalar, herkesin benden nefret etmesine sebep olmuştu. Yalnızca onu sevdiğim için yaptıklarım... En büyük suçu ise kendime karşı işlemiştim. Ruhumu çalıp götürmüştüm artık.
"Sen kötüsün Rose. Benim gibisin. Birbirimizi anlayabiliriz. Başkası seni bilemez, tanıyamaz. Ama ben... ben seni çok iyi tanıyorum Rose."
Ona inandım... Her şey sonrasında başladı. Lucas'ı, Scorpius'u bir daha görebilecek miydim ki? Sanmıyordum. Ondan kaçamazdım. Beni fark etmesine izin verdiğimde çoktan elimden kayıp gitmişti bu seçenek. Aaron Riddle'dan artık kaçamazdım.
Hayatım gözlerimin önünden geçti. İlk güne kadar gittim derinlerde. Orada ilk aşkı, kavgaları, düşmanlıkla sonlanan dostlukları gördüm.
Cristoff, Delphini, Ginny, Liala ve diğerleri...
Artık kimseyi suçlayamam, kaybolan bendim.
![](https://img.wattpad.com/cover/188580316-288-k272622.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy |Senseless 3. kitap
FanfictionSenseless ve Decision kitaplarının devamı ve üçlemenin sonuncusudur Roseline Narcissa Malfoy Hermione Granger'ın cesaretine ve Draco Malfoy'un hırsına sahipti. Lucius Malfoy'un gözdesiydi ve güzelliğiyle herkesi hayran bırakan bir veelaydı. Rose ke...