3▪️|Hayal Kırıklığı

1.8K 92 139
                                    

Medya : Kristoff Krum


Arkadaşlar yeni bölüm yorumlara göre gelecektir. İyi okumalar





Bir kez daha ıskaladığımda öfkeyle yanımdaki yastığı Lucas'a fırlattım.

"Doğru at şunu. Sayılmaz. Rekora gidiyordum." dedim hayıflanarak. Lucas elinde tuttuğu siyah üzümlere bakış atarken derin bir nefes almıştı.

"Zaten rekor senin. Çoktan pes ettim Roe."

"Hadi çok konuşma da at."

Koltukta yan bir şekilde oturmuş karşımdaki Lucas'ın üzümü bana doğru atmasını bekliyordum şimdi. Üzerimdeki salaş tişört ve kısa pijamalarım köşedeki bir kaç kızı rahatsız etmiş olacaktı ki pelerinlerine sıkıca sarılmış benim hakkımda konuşuyorlardı.

Ağzımla hızla atılan üzümü yakaladıktan sonra iki kolumu havada açmıştım şimdi. "İşte böyle Mclaggen. Şimdi şu el örmesi sarı atkını alayım."

Lucas gözlerini devirirken arkasına yaslanmıştı.

"El örmesi falan değil. Asya'dan getirilmiş ve büyüyle işlenmiş bir atkı o Rose. Ve bunun bir sır olduğunu sana söylemiştim."

Parmaklarımı dudaklarıma götürüp fermuar gibi çektiğimde Lucas da gülümemişti. Hogwarts'a getirdiğimiz büyülü nesneler için haber vermemiz gerekiyordu ve Lucas'ın atkısı doğruluk serumu gibi işliyordu. Bana vermeyeceğini bilsem de ileride bir kaç kez ödünç alabilirdim sonuçta. Özellikle de annemin bana anlatmadığı şeyler olduğunu farkındayken.

Öncelikle babamla arasındaki soruna dair konuşmuyordu. Yıllardır mutlu bir evlilik 2 senedir bir yığın saçmalıkla dolmuştu. Aklıma bir fikir gelirken gülümsedim.

"Atkıyı getirsene Luke. Sana soracaklarım var."

Gülerken bana doğru döndü. "Atkısız sorabilirsin. Sana karşı her zaman dürüstüm."

Doğruydu. Koltukta arkama yaslanıp ayaklarımı onun üzerine uzatırken düşünüyordum şimdi.

"İnsanlar benim hakkımda kötü konuştuğu zaman ne hissediyorsun? Yani, sence değiştirmem gerekenler var mı?"

Bu soruyu olduğum kişiden veya durumdan rahatsız olduğum için sormamıştım. Tam aksine buna mutluydum. Sadece herkes tarafından sevilen bir insan olan Luke'un fikrini merak etmiştim. Dudaklarını büzüp bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladı.

"Yani, açıkçası öğlen vakti bu şekilde rahat oturduğun için oldukça saçma görünüyorsun ve ben de bundan memnun değilim, yüzünü yıkamamışsın bile. Bir ikincisi de insanları umursamıyor gibi davranıyorsun ama ben böyle olmadığını da biliyorum. Sonuncu olarak da şu ayaklarını üstümden çek."

Bacağımdan ittiğinde ayaklarım yerle buluşmuştu. Derin bir nefes alarak çekik gözlerine baktım. "İstersen sana yeni bir Rose ayarlayalım Luke. Bu kadar dertliysen-"

"Ve sonuncu olarak da kimse senin gibi olamaz. Kimse benim en yakın arkadaşım kadar eşsiz değil."

Dudaklarımı şımarmış gibi büzerken omzuna hafifçe vurmuştum. Tekrardan, pek hafif olmamıştı tabi. Kolunu tutarken bıkmışçasına süzdü beni.

"Rose bu kadar kuvvetli olmanı neye borçlusun peki?"

"Üzüm antremanlarına, at hadi."

Tekrardan yerimi aldığımda Lucas kendini asmak ister gibi görünüyordu. Ginny yanımıza oturduğunda ona göz kırpmıştım. "Hadi Luke yerini birazdan Ginny'e verirsin."

The Prophecy |Senseless 3. kitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin