Medya: Rose'un elbisesi
Loş sokakta gezinen adam yağmuru fark ettiğinde pelerinini kafasından sıyırmıştı. Damlalar yüzünde gezerken pencerenin aralığında gördüğü kızı izlemeye devam ediyordu. Burada yeri yoktu, iyi biliyordu ama en azından bir kaç saniye onu görmeye ihtiyacı vardı. Yıllardır kalbinde sakladığı aşkına kavuşamasa da, en azından varlığını hissedebiliyordu ya, bu yeterdi. Gözünden damlayan yaş yağmura karışırken genç adam yağmurdan etkilenmeyen gözlüklerinin hala gösterdiğine mutluydu.
Ginny Weasley elinde bir kitapla koltuğa oturduğunda adam iç çekti. Kadının kızıl saçlarına dokunmayı öylesine özlemişti ki.
"Harry?" dedi bir ses yanı başından. Harry Potter hızla kendini toparlarken en yakın arkadaşını görmüştü karşısında.
"Hermione, ben-"
Kadın önce ona sonrasında da Ginny'nin penceresine doğru bir bakış atmıştı. Hermione buna inanmak istemese de az çok tahmin ediyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra onu yağmur almayan bir aralığa çekti.
"Harry, birinin seni böyle görmesi hoş olmaz-"
"Biliyorum Herm. Bir şey yapmayacaktım, sadece...onu görmek istedim."
Hermione kendini kötü hissediyordu. Ginny onun bir parçasıydı ve kadının çektiği acıları da farkındaydı. Ama bir yandan da Harry'nin bir oğlu vardı ve böyle bir şey yaşanması sadece çocuğa değil, Luna'ya da derin bir acı verirdi.
"Herm sadece ne yapacağımı bilmiyorum..." dedi Harry eliyle saçını arkaya atarken. "Biz, hiç konuşamadık, benden özür dileyemedi bile. Tanrı aşkına Herm hepimiz onun öldüğünü sanıyorduk-"
"Sen bir seçim yaptın Harry. Luna sana emin olup olmadığını sormuştu. Ve sen de onu dönse bile affetmeyeceğini söylemiştin. Bunları bile bile bir çocuk sahibi oldun."
"Ve sen beni durdurmadın!" dedi genç adam ısrarla. "Sen ne olursa olsun onu seveceğimi biliyordun ve beni durdurmadın."
Hermione'nin kaşları çatılırken hayal kırıklığıyla tebessüm etti. "Bu senin kararındı Harry. Bundan sonrakiler de öyle olacak. Ginny benim için Luna'dan daha kıymetli. Evet bu doğru ama sırf bu yüzden de kimseyi üzecek bir kararını destekleyemem." dedi kendinden emin bir şekilde. Harry gözlerini sıkıca yumup açarken dudaklarının titremesi Hermione'nin gözünden kaçmamıştı. Genç adama sıkıca kollarını sararken ona teselli verebilmek istiyordu sadece.
"Harry, karar senin. Ne olursa olsun yanında olacağım. Sadece, lütfen iyi ol."
Genç adam gözleri hala çayını yudumlayan kızıldayken başını en yakın arkadaşının omzuna yerleştimişti. Aklında onu evde büyük bir aşkla bekleyen karısı ve yarın onunla quidditch oynamak isteyen oğlu vardı.
Ve onlardan pişman olmak, canını tekrardan bir suçlulukla yaktı.
***
Üzerime giydiğim elbiseyi süzerken beğenimi gizleyememiştim. Tam da söylediğim gibi Narcissa Malfoy benim isteyeceğim tarzda bir elbise hazırlatmıştı. Alışverişe gitmeyeceğim için memnundum. Aynada solmuş gül rengi elbiseye bakarken sağıma ve soluma dönmüştüm bir yandan.
"İnanamıyorum Rose, model gibi görünüyorsun." dedi Ginny beğenisini gizleyemeden. Elindeki pizza kutusunu gördüğümde ben de heyecanlanmıştım.
"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek ona selam verirken. Ginny ise beni izlemeye devam ediyordu.
"Ee, elbisen?" diye sordum. Ginny ise derin bir iç çekmişti. "Annem çok meşguldü. Kendim almaya da çıkmadım. Büyükannem saçma sapan bir şey yollamış. Seamus ve Fred de tuhaf giyinecekler ve ortalıkta gezinen garip Weasley üçüzlerinden olmak istemiyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/188580316-288-k272622.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy |Senseless 3. kitap
FanfictionSenseless ve Decision kitaplarının devamı ve üçlemenin sonuncusudur Roseline Narcissa Malfoy Hermione Granger'ın cesaretine ve Draco Malfoy'un hırsına sahipti. Lucius Malfoy'un gözdesiydi ve güzelliğiyle herkesi hayran bırakan bir veelaydı. Rose ke...