1▪️|Seçmen Şapka

2.9K 146 316
                                    




medya: Rose 13 yaşında...











Sevgili günlük,

Bugün için benden çok daha heyecanlı olanlar var. Büyükbabam gitmeden önce boynuma yeşil gri bir atkı sarınca annemle yeniden kavga ettiler. Babam ise asla karışmama yemini ettiği için gelecek postasını karıştırmaya devam ediyordu o esnada.

Kahvaltı etmeden önce ise büyükannem daha fazla tartışmalarına izin vermeyerek herkesi azara çekmişti.

Sonuç olarak şu an atkım ve kırmızı sarı beremle peron 9 3/4'e yol alıyoruz. Büyükannem Scorpius'la beraber evde kaldı. Malfoy malikanesinde yaşadığım her anı çok özleyeceğimi bilsem de Hogwarts'a başlayacak olmanın sevinci bunu gölgede bırakıyordu. Zamanı gelmişti.

"Rose seçmen şapkaya söyleyeceklerinin de faydası olabilir-"

"Lucius şunu keser misin artık?" dedi annem öfkelenerek. Dikiz aynasından attığı kötü bakışlara aynı şekilde karşılık alıyordu tabi. Babam atıştırmalıklardan istediğini söyleyerek araya girdiğinde kaptaki patateslerden birini annem ona yedirmişti. Büyükbabam sürücü koltuğundaki oğluna diş gıcırdatıyor gibi görünüyordu.

"Rose, hangi binada olduğunun önemi yok..." dedi annem hafifçe arkasını dönerek. "Nerede olursan ol seninle gurur duyacağım-"

"Belki Ravenclaw. Ama diğerleri asla." diye sözünü kesti Büyükbabam. Sonrasında ise tekrardan bir kavga başlayacağını anlamıştım. Onlar tartışırken gözlerimi camdan dışarı çevirdim. Huzurla dışarıyı izliyordum. Büyükannemle barıştıktan sonra annem bir kaç yıl içerisinde bizim de ısrarımızla Malfoy malikanesine yerleşmeyi kabul etmişti. Büyükannem anneme onu affettiği için özürler dilese de sonunda annem onu anlayışla karşılamıştı.

Onların aşk hikayesinden bildiğim kadarıyla, af dönüp dolaşıp gelinebilecek tek yerdi. Biri nefes aldığı sürece, nasıl diğeri bambaşka bir yerde olurdu ki?

Bu istisnaydı tabi. Böyler aşklar hep görülmezdi. Ben asla yaşayamayacağımı düşünürdüm mesela. Babam kafasını anneme doğru çevirip elini okşadığında tebessüm ettim. Onun anneme baktığı gibi bakabilir miydi başkası? Pek sanmıyordum.

"Bu safkan bir kedi Rose. Her zaman yanında olup seni sahibi bilecektir-"

"Benim de bir kedim vardı Rose. Safkan olması önemli değil."

Lucius Malfoy bir kahkaha patlattı. "Tabi, kırmalar aynı olur ya..."

"Koftilerden iyidir."

Babam arabayı hızla sağa çekerken annem de arkasına bakıp gülümseyip dışarı çıkmıştı. Büyükbabamın kızaran suratına bakmaya ben bile korkuyordum. Ona verilen ceza ona göre ölümden bile beterdi. Elinden güçleri alınan bir Malfoy... onu anlayabiliyordum.

"Hadi büyükbaba, geldik. "

İndikten sonra elimden tutup beni de indirmişti. Sıkıca tutundum avucuna. İstasyona gelene kadar gördüğüm kalabalık hem beni germiş, hem de heyecanlandırmıştı. Annem ve babam daha çok duygusallardı. Önden el ele yürüyor ve fısır fısır bir şeyler konuşuyorlardı. Annemin belki de gözlerinin dolduğuna emindim. Peronun önünde durduğumuzda derin derin nefes aldım. Annem beni izliyordu.

"Anne, merak etme iyi olacağım."

"Biliyorum Rose, sadece... senden uzak kalmak çok zor olacak."

Babam kolunu annemin etrafına sararken tebessüm etti.

"Annen bu sene profesörlüğe geri dönebilir Rose. Asıl bizim için zor olacak. Ama emin ol, sana güveniyorum ve annene biraz çektiysen bizi gururlandıracağına eminim."

The Prophecy |Senseless 3. kitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin