Bölüm|1

14 0 0
                                    

           Aşkı yaşayabilmek için güzel bir gün daha. O hayatımda olduğundan beri daha dolu ve mutlu yaşıyorum günlerimi. Onunla başladı benim gerçek hayatım onla bitsin istiyorum.

Kendimden bahsediyim biraz , yaşadıklarımdan.

Bundan 20 ay kadar öncesinde tanıştım ben Yağız'la. Bir kafede otururken yalnızlığımla birlikte onu gördüm karşı masada, dikkatimi çekmişti bir kere onu unutmazdım asla.
Sonrasında birkaç yerde daha karşılaştık. Tanıdık bir birimizi. Sonrasında aşk filan fıstık ama çok seviyorum onu o da beni seviyor, hissediyorum.

Aileme gelirsek de annem ben 6 yaşlarındayken bıraktı babamla beni  , anneme dair sadece kokusunu hatırlıyorum başka bir şey yok zihnimde. Babam hiç yokluğunu aratmadı. Babamı ise 1 yıl önce trafik kazasında kaybettim. Artık onsuz bir dünyada yaşıyorum. Onu özledim...

Tüm yaşadıklarımı Yağız'la beraber atlatmaya çalışıyoruz. Yağız ise ailesiyle yaşıyor ve bir ablası var. Bazen kıskanıyorum onu. Ama kötü bir kıskançlık değil bu , zaten konu Yağız ise kötü kelimesi sözlüğümden uçup gider.

.

   Yağız'ı her zaman gittiğimiz -benim onu ilk gördüğüm yer - kafede bekliyorum. Sonra kapıda ki çıngırağın sesini duyuyorum ve onun kokusu ulaşıyor burnuma. Nasıl da özlemişim canımı ben. Gözleri beni buluyor. Yanıma gelip bana sımsıcak sarılıyor. Onun gözlerinin içine baktığımda ilk günkü gibi heyecan kaplıyor içimi biraz geçtikten sonra heyecan huzura bırakıyor yavaş yavaş yerini. 

Her zamanki klasik sohbetler bittikten sonra seneye ne yapacağımızı konusuyoruz. Ailem olmadığı için Yağız yalnız yaşamamdan endişeli. Bana bir şey olacak diye aklı çıkıyor. On sekizimizi doldurdugumuz da evlenmek istiyor. Birlikte kurarız hayatımızı diyor.

     

Evleneceği insanla birlikte büyümeyi kim istemez ki? O da istiyor ama ben çekiniyorum biraz. Büyük sorumluluk şunun şurasında. Daha çok genciz hem böyle şeyler için ama bir türlü anlatamıyorum ona. Yanımda olmak istediğini söylüyor şimdi de yanimdasın diyorum ama bu daha farklı diyor, söz geciremiyorum.

 

Aslında benim içinde çok iyi olur Yağızla evlenmek. Evimde akşamları otururken duvarlar arasında bogulacakmisim gibi sessizliğin içinde en gürültülü yerdeymisim gibi oluyor. Evde başka bir soluk duymayali öyle uzun zaman oldu ki... 

Özlüyorum, yanımda başkasının olduğu günleri.

         "Bir şans ver bana bak göreceksin ikimiz içinde en doğrusu bu. " sesi kendime gelmemi sagliyor. Daha vakti değil diyerek gecistiriyorum. Annesinin de karşı çikacagini biliyorum ve kavga etmelerini istemiyorum. Şuan da herkes için en iyisi bu konuyu kapatmak olur.

      Saat baya geç oldu artık eve gidip dinlenmek istiyorum. Fakat Yağız bu konuyu geçiştirdiğim için üzgün duruyor. Hevesini kırmış gibiyim. Bugün bana evde eşlik etmesini rica ediyorum. Laf olur diyor. Olmayacağını biliyorum. Mahalledekiler tanır beni küçüklüğümden bu yana. Hem Yağız kötü birisi değil tanıyorum onu ben incinmiyim diye laflarını iki defa dusunup söyler. Öyle iyi kalplidir benim sevgilim. Güveniyorum ona.


         Eve vardigimizda ikimizin de üzerinde koca bir sınav haftasının yorgunluğu vardı. Bu son senemizde de derslerimizi iyi tutup gireceğimiz iki sınavdan da güzel sonuçlar alıp İzmir'de yaşamaya devam etmek istiyoruz. Gelecek de güzel işlerimizin mutlu yarinlarimizin olmasini istiyor ve onun için çabalıyoruz. Böylece hayatımızı yoluna sokup hayallerimizi gerceklestirebiliriz.

'Film izlemeye ne dersin Yağız?'

'Daha güzel bir fikrim var. Bir dakika sonra burda olurum.'

Deyip koltuktan kalkıyor. Geldiğinde ise elinde bir kitap. Bana kitap okuyacağını anlayınca çok heyecanlanıyorum.
Çünkü en sevdiğimiz şeydir kitap okumak. Parkta bir ağacı  altında, basim onun omzunda, bir birinden güzel satırları okumak huzur veriyor bize.

Bu sefer kucağına koyuyorum kafamı , elleri saçlarımda o güzel sesinden dökülüyor bir kac kelime.

"Hoşgeldin kadınım benim hoşgeldin
Yorulmuşsundur; nasıl etsem de yikasam ayaciklarini ne gül suyum ne gümüş leğenim var , susamışsindir
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin."

O an kitabı bırakıp bana her zaman okuduğu Nazım Hikmet Ran'ın şiirini duyunca bir kere daha onu ne kadar sevdiğini hatırladım.

O benim kahramanım, huzurumdu. Saçlarıma kondurduğu küçük bir öpücükle ve bana verdiği huzurla daldım uykuya; sevdiğim insanın kollarında....
 

     

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 21, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

♡TEBESSÜM♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin