Bölüm 7

124 7 0
                                    

Dün yaşananların birazını hatırlamama rağmen Harry'nin neden benim yatağımda olduğuna dair hala hiçbir fikrim yok.Acaba aramızda bir şeyler oldu mu? Daha da kötüsü sarhoşken ona neler söyledim? Bitmeyen baş ağrısıyla beraber bir de böyle sorular beynimi parçalıyor,bu da yetmezmiş gibi Delilah ile olanları düşününce sinirlerim geriliyor;Harry'nin kasıklarına sağlam bir tane geçirmek istiyorum.Ne işi olabilir ki onunla? Belki tepkim biraz abartılı olabilir ama kızın nefes alması bile sinirimi bozarken o Delilah ile benden habersiz işler çeviriyor.Mantıklı tarafım 'Aptal Jodie,sevgili değilsiniz kardeş değilsiniz sanane Harry'nin kiminle takıldığından?' desede ikisini yan yana görmek bile istemiyorum.

Biraz daha kafa patlattıktan sonra saatin 9 olduğunu gördüm.Banyoya girip kendimi ılık suyun altına attım.Orada ne kadar kaldığımı bilmiyorum ama çıktığımda parmaklarım buruşmuştu.Aşağı indim,annem hala uyuyordu.Bende bir şeyler hazırlayıp onu uyandırdım.Ölü gibiydi.O kadar ki,alıp The Walking Dead'e koysak kimse demez bu kadının burada ne iş var diye.Kahvaltı yaparken dünle ilgili sorular sordu ama fazla kurcalamadı,sessizce kahvaltısını ettikten sonra odasına çekildi.Yine canı bir şeye sıkılmış anlaşılan,sorunlarımızı paylaşmayı sevmemek aile geleneğimiz gibi olduğu için bende sormadım.Laf olsun diye Rudolf'u sorasım geldi ama tamirciden haber gelmediğini biliyordum,gelseydi söylerdi.Bu yüzden sormam mantıksız olurdu.Masayı topladım,mutfakta tek başıma otururken arkamdan annemin sesini duydum.

"Jodie bu kolyeleri nereden aldın? Sen kolye takmayı sevmezsin ki.Ayrıca bunlara paran nasıl yetti!?" Elinde kolyelerimle merakla gözlerimin içine bakıyordu.Banyoya girerken çıkarıp masanın üstüne koymuştum.Orada unutmuşum.

"Anne sakin olur musun biraz? Otur şuraya anlatayım." dedim ve kolyelerin bana gelişini,Steph'in beni seven birinin gönderdiğini düşünüdüğünü anlattım.Ama annem benimle aynı fikirdeydi.Bunlar çok eski ve pahalı kolyeler olduğu için platonik bir aşk uğruna harcanamazdı.

"Bunu bana ne zaman anlatmayı düşünüyordun? Bu kolyelerden hemen kurtulmanı istiyorum,başımıza bela olabilir Jodie." derken kolyeleri inceliyordu.İçinden kolyelere sahip olma arzusunun geçtiğinden eminim.Aslında emin değilim,bana öyle geliyor sanırım."Bu kolyeler garip bir biçimde bana çok tanıdık geldi." dedi.

"Nereden tanıdık gelebilir ki? Saçmalama anne,kolyelerden kurtulmayacağım.Onları çok seviyorum." dedim ve elinden kolyelerimi alıp boynuma geri taktım.Annem bir şey demedi.Öylece baktı.Sonra işinin olduğunu söyleyip bir şeyler geveleyerek hızla odasına çıktı.Ne oldu şimdi? Kalbini kıracak bir şey yapmadım ki.Ben hala annemin arkasından bakarken biri kapıyı alacaklı gibi çalmaya başladı.Kim olabilir? Tabii ki Steph.

Kapıyı açtığım gibi üstüme atladı."Jodie Jodie Jodie,naber bebeğim?" 

"Berbat,hatta bu kadar berbat olamazdı.Odama geç.Annemin gönlünü alıp geliyorum Steph." dedim.Annemin kapısının önüne geldiğimde adeta içeride bir köpek yavrusu can çekişiyordu.Kapıyı tıklatıp yavaşça içeri girdiğimde annemin elinde bir kutu gördüm.Biraz büyük,siyah bir kutuydu.Beni görür görmez kutuyu yatağın altına attı ve ayağa kalkıp yanıma geldi.Kutunun içinde ne olduğunu deli gibi merak etmeme rağmen annemin tepki göstereceğini bildiğimden soramadım.Her zaman özeline saygı duyulmasını isterdi.

Bana sıkı sıkı sarılırken hala ağlıyordu.Canım sıkkınken bana yaptığı gibi,onu göğsüme bastırdım.Saçlarını okşayarak "Anne üzgünüm,kalbini kırmak istememiştim." 

Beni duymazdan geldi. "Jodie senden sadece birkaç şey istiyorum.Hayatın boyunca adımlarını dikkatli atacaksın.Gözü karalığına son verecek,egonu bir kenara bırakacaksın.Ve asla annen gibi geçmişin yükünü sırtında taşımayacaksın tamam mı? Başına kötü şeyler gelse bile onları elinin tersiyle kenara itecek,kafan karışık olduğu için saçma sapan hatalar yapmayacaksın.Bana bir şey olsa bile kendini kaybetmeyeceksin." derin bir iç çekti.Hafif hıçkırarak devam etti.

GeistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin