Bölüm 12

113 8 0
                                    

Lecter'ın evinin önüne geldiğimizde motordan atladı,bir şeyler söylemek istiyordu ama bir türlü cümleyi toparlayamıyordu.Kaskımdan dolayı gözlerimden akan yaşları görmüyordu. "Cuma gecesi görüşürüz." dedim ve gaza bastım.Hiçbirinin suratını görmek istemiyordum.Zaten Steph veya Richard'a yakalanmadan Lecter ile okulda zaman geçirmem takdire şayandı gerçekten.Motoru deniz kenarına çektiğim gibi bir banka oturup annemin numarasını tuşladım.Üçüncü çalışta açtı.

"Efendim?"

"Evde misin anne?"

"Hayır,sana bir not bırakmıştım ama görmedin sanırım.Şehir dışına çıkıyorum;çok dikkatli ol,tüm kapıları ve pencereleri yatmadan kilitlemeyi unutma ve eve Steph'i olabildiğince az sokmaya çalış.Tanrım kız canavar gibi,eli kolu rahat durmuyor beş dakika!" dedi gülerek.

"Neden benden kaçıyorsun anne? Nereden çıktı şimdi bu? Ne zaman döneceksin peki?" 

"Saçmalama lütfen Jodie.İşim bu hayatım,annen Bill Gates değil ki oturduğu yerden milyonlarla oynasın;çabalaması gerekiyor.. Neyse,bana sesleniyorlar şimdi kapatmalıyım.Tezgahın üstüne bir miktar para bıraktım onunla idare edersin.Seni çok seviyorum!" Daha cevap vermeden telefonu yüzüme kapattı.Elimde telefonla öylece kaldım.Annem benimle ailevi meseleleri konuşmamak için sürekli kaçıyor,Harry arkamı döndüğüm an Delilah'a gidiyor,Lecter ile tekrar görüşmeye başladım,Alicia ölecek,tek akrabamın büyükannem olmadığını öğrendim,bana kolyeleri ve notları gönderen kişiden uzun zamandır ses çıkmıyor ve bitmeyen baş ağrılarım yeniden başladı.Gerçekten hayat çok güzel.. Başımı ovalarken yanıma birinin oturdu.Saçlarımı geriye doğru attıktan sonra kafamı çevirdim ve elindeki konserve kutusunu inceleyen bir ihtiyar gördüm.Ben ona bakınca o da bana baktı.İki dakika tek başına kafa dinlemek bile zor artık.Konuşmaya başlayıp ben oradan gidene kadar susmayacak diye bekliyordum ama o hiçbir şey demeden kafasını denize çevirdi.Bende ona ayak uydurdum ve birlikte denizi izlemeye başladık.Bir süre sonra ister istemez gözüm elindeki kutuya kaydı.Acaba içinde ne var? Sıradan bir konserve kutusu,büyük ihtimalle yemektir.. Şuraya bak,tüm dertlerim bitti oturdum adamın kutusu üzerine kafa patlatıyorum.

"Yaşın en fazla 20 ama şu haline bak.Suratın çökmüş,rengin solmuş,gözlerinin altındaki mor halkalardan bahsetmiyorum bile! Her iddiasına varım sevgilin de yoktur senin.Zombilerden kimse hoşlanmaz zaten.Adın ne?" Şaşkınlıktan ağzım açık kaldı.Hiç konuşacakmış gibi durmaması bir yana söyledikleri de ayrı bir olaydı. "Sana sordum çocuk,burada mısın?"

"Teşekkür ederim.Elinde konserveyle gezen,yalnız,huysuz bir ihtiyarın söylediklerini hep umursarım zaten.Bu arada ben Jodie,senin adın ne ihtiyar?" Ben konuşurken cebinden piposunu çıkardı,pipoyu yaktı ve etrafımız duman içinde kaldı.İmalı ve sert bir biçimde öksürdüm.Elindekini bana uzattı.Hayır anlamında kafamı salladım.

"Friedrich.Senin kreşte ya da ne bileyim parkta falan olman gerekmiyor mu? Ne arıyorsun bu saatte burada?" Elindeki kutuyu aramıza bırakırken sırıtıyordu.Yüzündeki anlamsız sırıtışa bende eşlik ettim,zombi halimle bende pis pis sırıtmaya başladım.Adama sinir olmama rağmen haklı olduğunu biliyorum.

"Dedi ya huzurevinden ya da akıl hastanesinden kaçmış olan adam.Huzur arıyorum ama geldiğin gibi arayışıma son verdin ihtiyar." 

"Huzurun ben miyim? Ah müteşekkir oldum çocuk;fakat ben pek ilişki adamı değilimdir.."

"Ne? Hayır! Saçmalama,ben öyle de-" Daha fazla devam edecektim ki yüzündeki sırıtış kahkahaya dönüştü.Bir de benimle dalga geçiyor ya! Kahkaha atarken öksürük krizine yakalandı,bir an boğulacak da üzerime kalacak diye korktum.Adamın ciğerleri ağzından çıkacak gibiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GeistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin