Virginia, FBI Davranışsal Analiz Bölümü, 10 Eylül 2018, saat 08:31.
"Hiç uyumamış gibisin Hood." Toplantı odasına ağır adımlarla girdiğimde gözlerim ahlaksızca şeyleri kastettiğini belli etmek amacıyla bana göz kırpan Michael'a çevrildi. Yanında rahatsızca gözlerini kaçıran Jules'u fark ettim, gözlerimi devirip çenesini kapatmasını söyledim.
Her zamanki sandalyeme otururken gözlerimi ekibin üstünde gezdirdim; Michael benimle uğraşıyordu ama kendisinin göz altları daha da koyuydu, ayrıca sürekli su içip duruyordu, belli ki gece içmişti. Yanındaki Jules evrak dolduruyordu, normalde kağıt işinden nefret ettiğini biliyordum ve bu yüzden yüzünde bir sıkılganlık aradım ama heyecanlandığında yaptığı gibi gülümsemesini gizlemeye çalışıyordu. O an evrakın bizim dosyalardan biriyle ilgisi olmadığını anladım. Dün Rebecca ile uçakta dekorasyon dergilerini karıştırdıklarını hatırladım; taşınıyordu. O yüzden heyecanlıydı.
Gözlerim onun üstünde Michael'da durduğundan fazla durmuştu, bunun bilincinde olarak Luke'a döndüm. Yine tüm düğmeleri ilikliydi, saçları özenle yapılmıştı. Onun da göz altları resmen bağırıyordu, büyük ihtimal yine tüm geceyi bir kitap ve kahveyle geçirdiğini düşündüm.
Odadaki son kişi, birazdan Ashton'ın dolacak sandalyesinin yanında oturan Rebecca idi. Kahve saçları garip bir şekilde toplanmıştı, kollarını kavuşturmuş bir şekilde bir şeyler okuyordu. Onu daha önce sadece bir ya da iki kez saçları topluyken görmüştüm. Etrafındaki her şey sinirini bozduğunda bunu yapıyordu. Tabi bir profilci dahi olsam bunu ben anlayamamıştım, o anlatmıştı. Demek ki yine canının gerçekten sıkıldığı zamanlardan geçiyordu. Aklımın bir köşesine ona daha nazik davranmam gerektiğini yazdım. Sinirleneceği insan olmak istemiyordum.
"Hepiniz köpeğimden daha ölü gözüküyorsunuz." Kucağında dosyalarla odaya giren Ashton'a baktım. Her zamanki gibi beyaz gömleği ve kahverengi ceketi üstündeydi. Dosyaları bize dağıtırken oldukça enerjik gözüküyordu. Tabi gözükür, diye geçirdim içimden; hepimizin aksine ailesinin tüm üyeleri tam ve hafta sonunu geçirebileceği güzel bir nişanlısı var.
"Köpeğin iki ay önce ölmemiş miydi?" Hepimizin gözleri Luke'a çevrildiğinde safça bize baktı. Sonra herkesin almış olduğu mesajı anladı, dudaklarını büzerek yerine sindi. Bu çocuk yüz cilt ansiklopediyi ezberleyebiliyordu ama ne yazık ki iğnelemeler biraz geç ulaşıyordu.
Dosyayı açtım, hemen karşıma çıkan kan ve cesetlerle kasıldım. Eskiden yüzümü de buruştururdum ama artık tüm bu kana ve manyakça şeye alışmıştım.
"Wesleyan Üniversitesi. Dört kurban var, hepsi de aynı şekilde öldürülmüş." Ashton anlatmaya başlarken dosyayı masanın üstüne bıraktım, fotoğrafları tek tek önüme sermeye başladım.
"Kasıklarından bıçaklanarak ve... Göğüsleri yırtılarak?" Rebecca'nın sesini duysam da ona dönmedim. Kurbanların fotoğrafları beni fazla etkilemişti.
"Aynen öyle. Adli tıp kurbanların önce kasıklardan bıçaklanarak öldürüldüğünü, sonra da göğüslerinin deşilip kalplerinin alındığını teşhis etmiş."
"Katilimizin bir kadın olması muhtemel." Luke'un sesiyle başımı kaldırdım. Tereddütsüzce devam etti. "Tüm kurbanlar kadın, kasıklarından bıçaklanmışlar ve kalpleri alınmış. Büyük ihtimal onu aldatan ya da eskisi kadar sevmeyen bir sevgilisi vardır, intikamını bu şekilde alıyordur; nefretini bu şekilde atıyordur. Tarihte ihanete uğrayan kadınların işlediği suç sandığımızdan çok daha fazlasıdır. Ünlü suç yazarları bile eşlerin kocalarını öldürdüğü ya da erkeklerin eski sevgilileri tarafından katledildiği birçok kurgu yazmıştır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the profile || hood
Fanfiction"Biz cesetlere baktığımızda katilin zihnini, olay mahalline baktığımızda zanlının karakterini görürüz. Çünkü biz profilciyiz. Ama bazen bu işler ters de gidebilir. Örneğin ona baktığımda ne zihnini, ne de karakterini görüyorum. Sadece tatlı bir par...