42. Bölüm
Medya: Lodos Aytun"Kesin rezil olacağım!"
"Olacaksın" Bakışlarım telefondan bakışlarını ayırmayan Güneşe döndü
"Ya sen nasıl kankasın!" Kafasını telefondan kaldırdı ve omuz silkti
"Doğrucu" sıramın üstünde ki kalemliği ona fırlattım ama refleksleri iyiydi gerizekalının
Teneffüs zili çalınca yerimde zıpladım, bu kadar gergin olmamalıydım. Güneş elimi tuttu ve beni sıradan çıkardı
"Ya gitmesem mi?" Güneş öyle bir bakış attı ki o an bu dediğime pişman oldum
"Bu sana bir hediye gerizekalı, çocuk sana güvendiği için vermiş bunu. Şimdi pes mi ediyorsun!" Konuşmadan merdivenlerden inmeye başladım. Kış geliyordu haliyle hava da soğumuştu, bünyem zaten zayıftı şimdi de terleyecektim
Lodos'u saha da top sektirirken bulmuştum, sahanın kapısından içeri girdim ve başıma gelecekleri birbir düşünmeye başladım
"5 sayı önde başlayacaksın, bu da benden sana bir hediye olsun" Lodos'un Benimle açık açık dalga geçmesi sinirlerimi bozuyordu
Topu bana attı
"İlk sen başla" elimde ki topa sanki hamamböceğiymiş gibi bakıyordum
"Biz ona basketbol topu diyoruz Balın" benimle derdi neydi bu aptalın!
"Başladık" birdenbire elimden çekilen topla neye uğradığımı şaşırdım
"Hareket etmezsen topu elinden alırlar" koştu ve topu fileden geçirdi. Bu savaş demekti!
Kısa olabilirim ama bu basketbol oynayamayacağım anlamına gelmez, ya da gelir.
Topu kapmak için ona doğru koştum, o an bir şey fark ettim. Bileklik onun kolundaydı!
"O bilekliği istiyorum!"
"O zaman şöyle yapalım"
"Sayıları unut sadece topu kapmaya çalış" bu daha basitti. Bunu yapabilirdim herhalde
"Bilekliği vereceğine söz ver"
"Söz" işte şimdi başlıyoruz, Topa doğru bir hamle yaptım ama Lodos topu geri çekti
"Beceriksiz" öfkeyle ona baktım, bir bileklik için yaptıklarıma bak! Ama ben Balınsam istediğimi alırdım
Gülümseyerek ona yaklaştım, topu almak için en ufak bir hamle yapmadığımı gören Lodos durdu
"Ne ol-" dizine inen tekmeyle yere düştü, o dizini tutarken benden aldığı bilekliği kolundan çekip aldım
"Hile yaptın!" Omuz silktim, basketbol hakkında hiç bir şey bilmiyordum bildiğim tek şey kesinlikle tekme atmanın yasak olduğuydu
Ama bu benim umurumda mıydı? Hayır
"Oyunun kurallarını bilmiyorum" güldü, elini dizinden çekince diz kapağının kızardığını gördüm. O kadar sert mi vurmuştum? Bir an vicdan azabı çekmeye başladım. Yanına eğildim ve diz kapağına baktım, moraracak gibiydi.
"Çok acıyor mu?" Bakışlarını yüzümde hissediyordum ama ben ona bakmıyordum, elimi dizine değdirdim. İrkildi, ellerim soğuktu tabii.
"Ya ben bu kadar sert vurduğumu bilmiyordum, özür dilerim"
"Bu bilekliğe bu kadar değer verdiğini bilmiyordum" ben de bilmiyordum
"Benim için değerli birinin hediyesi"
"Gerçekten iyi misin?" Onayladı ve ayağa kalktı
"Seni bir şartla affederim, gerçek bir basketbol maçı yapacağız. Sizin evin birkaç alt sokağında ki parkta" normalde hareket çekerdim ama vicdanım buna izin vermiyordu. Sonuçta çocuğun bacağını göçürmüştüm
"Ne zaman?" Omuz silkti
"Ona karar veririm sonra" saçımı karıştırdı ve sahadan çıktı, Güneş gülerek sahaya girdi ve elime telefonu tutuşturdu
"Senin ki mesaj atıyor" elinden telefonu kaptım ve basketbol sahasının ortasına attım kendimi
Kuş beyinsiz: Seni gerçekten seviyorum
Kuş beyinsiz: Hiç kimseyi sevmediğim kadar Hem de
Kuş beyinsiz: Bir bileklik için senden 23 santim daha uzun biriyle basketbol maçı yaptın
Kuş beyinsiz: Ve o an ki halin çok komikti
Kuş beyinsiz: KİSŞELWKDJANDNFN
Kuş beyinsiz: Kalk sahanın ortasından, terlemişsindir
Kuş beyinsiz: Üstünü değiştir, hastalanma
-
Karneler alındı halıyla bakışma saatleri geldi. Halının desenlerini iyi ezberleyin. Hepinize iyi tatiiiiileeeeerLodos mu?
Bilinmeyen mi?
Arkadaşlar oy verin, ben insan yemiyorum korkmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İ R İ S (ASKIDA)
Cerita PendekKutunun kapağını yavaşça kaldırdım, içinde mat siyah bir bileklik vardı ve çok hoş duruyordu. Kutunun kapağını tamamen açtım, o sırada içinden küçük bir not düştü. Ben notu almak için eğilirken Güneş benden önce davrandı ve notu aldı. O not'a bakark...