50. Bölüm
Medya Lodos AytunLodos'a sarılmamın üzerinden sadece 3 saat geçmişti. Bir süre şaşkınca suratıma bakmış sonra koşar adımlarla yanımdan ayrılmıştı. Şimdiyse ben odamın kapısını kilitlemiştim ve Güneş'in mazeretini dinliyordum "Ben de yeni öğrendim! Gerçekten" Kapıya tekme attı, "ne kadar yeni?" Bir süre sustu "Şey, 1 ay oldu sadece" komidinin üzerinde duran telefon kabını kapıya fırlattım "Bir de marifetmiş gibi söylüyor musun?!" Birkaç şey söyledi ama ne dediğini anlamamıştım "Anlamaman tamamen senin hatan aptal!" Kendini affettirmeye çalıştığını düşünüyordum, hakaret etmesini değil. "Lodos'un sana olan ilgisini fark etmemek için aptal olman gerek, ki öylesin!" Kaşlarımı çattım "Kes sesini!" Kapıya sert bir tekme geçirdi "Lodos yakın arkadaşımdı ve en yakın arkadaşımı seviyordu! Ne yapmamı bekliyordun?" Yataktan kalktım ve kapıyı açtım. Dizimde hissettiğim acıyla suratımı buruşturdum "Bu beni korkuttuğu içindi!"
Arkamı döndüm ve kendimi yatağa attım. "Her şeyi en başından anlatmanı istiyorum" derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı "biri sana bilinmeyenin telefonundan mesaj atmıştı, hatırlıyor musun?" Kafamı salladım, o anlatamaya devam ediyordu ama onu durdurdum "Bunu sana anlatmamıştım, nereden biliyorsun?" Abartılı bir şekilde göz devirdi "Sana o mesajı yazan bendim çünkü aptal" ağzımı açmış nedenini soracaktım ki beni susturdu "Siz iki aptalın harekete geçeceği yoktu. O yüzden bu işe ben el attım" tepkimi ölçmek için yüzüne baktı sonra da devam etti "Almina Lodos'un hep kendisine baktığını sanıyordu ama o işin aslı öyle değildi, Lodos sana bakıyordu. Hiç Alminaya bakmamıştı. Ben bunu ilk fark ettiğim de Lodostan şüphelenmeye başlamıştım ama dediğim gibi sadece şüpheydi. Ben de izledim, Lodos'u zaten tanıyordum. Ama o olduğunu ilk sana bileklik verdiğinde fark etmiştim" sırıttı "o aptal, bilekliği kolundan hiç çıkarmazdı. Ben de gittim açık açık sordum, ilk başta inkar etse de üstelemelerim sonucunda itiraf ettirdim. İlk yapacağım şey sana söylemek olacaktı ama beni durdurdu o sana söylemek istiyordu ben de bir şey diyemedim tabii" bir süre ikimizde sustuk, ben olanları hala algılayamıyordum.
"Ee, gidiyor muyuz artık?" Bir yere gideceğimizi hatırlamıyordum o yüzden sordum "Nereye?" Kafama yavaş sayılamayacak şekilde vurdu "Poyraz ve Lodos'un doğum günü" oraya gidesim hiç yoktu bu yüzden de bir bahane uydurmalıydım "dışarı da yağmur yağıyor, sen git ben gitmeyeceğim" göz devirdi "şu an seni buradan sürüyerek çıkartabilirim biliyorsun değil mi?" Ona cırlamak için ağzımı açmıştım ki susturdu "Ama seni anlıyorum, daha doğrusu çalışıyorum. O yüzden bugün izinlisin" yanağımı öptü ve odamdan çıktı son duyduğum söz "Seni bilgilendireceğim" olmuştu.
Üstüme kalın ve rahat şeyler giydikten sonra yatağımın içine girdim. İnstagramdan Lodos'u fake hesaplarımdan stalklamaya başladım ve bunu da en fazla takipçisi olan hesabımdan yapıyordum. "TumblrOcean" Lodos'un sayfasında gezerken Güneşten mesaj geldi
Güneşalak: Almina avını izleyen bir Aslan gibi Lodos'u izliyor
Güneşalak: Koş kurtar anonimini Malın
Güneşalak: Lodos'un gözleri seni arıyor
Güneşalak: Bana seni sordu ben de hasta dedim
Güneşalak: İyi demiş miyim?
Balın: Aferin Gerizekalı
Güneşalak: Lan
Balın: N'oldu
Güneşalak: Lodos yerinde yok
Balın: Çocuk mu bu? Gelir birazdan
Güneşalak: Biraz önce Almina geldi, o da bilmiyor Lodos'un nerede olduğunu
Balın: Yağmur yağıyor, hem de bayağı
Balın: Çıkmaz herhalde
Güneşalak: Ay ne bileyim ben!
Güneşalak: Poyraz'a sordum ama nerede olduğunu söylemiyor
Güneşalak: Bunlar kesin bir şey karıştırıyor
Güneş'e cevap yazacaktım ki kapı çaldı, tabii ki kapıyı ben açmayacaktım abim vardı evde. O ne işe yarıyor?
Balın: bize gelsene
Güneşalak: Lodos gelsin Doğum gününü kutlayayım geliyorum şekerim
Balın: Salak
"Balın! Kapıyı aç!" Kaşlarımı çattım "Sen niye açmıyorsun?!" Ses gelmeyince oflayarak ayağa kalktım
Balın: Kapı çalıyor, geliyorum birazdan
Kapı zili birkaç kez daha çalınca sinirle bağırdım "Utanma zil'i sök götür!" Kapıyı hışımla açtım ama görmeyi beklediğim şey kesinlikle ıslak bir kediye benzeyen Lodos Aytun değildi "Sana yazdığım ilk şeyi hatırlıyor musun?" Tabii ki hatırlıyordum ilk defa Lodostan duymuştum "Ellerimde çiçekler, kapında sırılsıklam görürsen birgün şaşırma" hala nereye varmaya çalıştığını anlamamıştım "Şaşırmadın değil mi?" İlk başta anlamasamda anladığımda yüzümü büyük bir gülümseme kapladı "çiçekler nerede?" Eğildi ve yan taraftaki saksıdan bir tane papatya kopardı "Şimdi nasıl oldu?" Güldüm "mükemmel" bir şey hatırlamış olacak ki kaşlarını çattı "Doğum günüme neden gelmedin?" Utandım diyemeyeceğim için bir bahane üretmeliydim yoksa Lodos'un dilinden hayatta kurtulamazdım "Balın! Kimmiş o?!" Abimin buraya yaklaşan adım sesleriyle teleaşlı bir şekilde Lodos'u merdivenlere ittim. Tabii Lodos'un beni kendine çekeceğini hesaba katmamıştım. Kafam Lodos'un ıslak göğsüne çarpınca ondan kurtulmaya çalıştım ama o hareket etmeme izin vermiyordu. "Balın?" Birkaç saniyenin sonunda kapı kapanma sesi geldi
"Ne yapıyorsun sen Gerizekalı?!" Sırıttı ve ıslak saçlarını parmaklarıyla geri taradı "bu yaşadığım en güzel doğum günüydü" çatılmış kaşlarımı işaret parmağıyla düzeltti "Bunu yapmazsam çok içimde kalır, o yüzden kızma bana" ben daha ne olduğunu soramadan kollarımı tuttu ve yanağıma yumuşak bir öpücük bıraktı "Sen, ne?!" Sırıtarak merdivenlerden inmeye başladı
Ben şaşkınca arkasından bakmaya devam ediyordum
O Gerizekalı beni öpmüştü
-
Size bayılıyorum ama bu size ilkence çektirmeyeceğim anlamına geeeelmeeeez5 gündür yeni bölüm atmıyordum nedenini hiç bilmiyorum ama bugün den itibaren düzenli olarak bölüm atmaya devam ediyorum
Hadi eyw🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İ R İ S (ASKIDA)
Cerita PendekKutunun kapağını yavaşça kaldırdım, içinde mat siyah bir bileklik vardı ve çok hoş duruyordu. Kutunun kapağını tamamen açtım, o sırada içinden küçük bir not düştü. Ben notu almak için eğilirken Güneş benden önce davrandı ve notu aldı. O not'a bakark...