5

4.7K 14 0
                                    

1 hafta olmuştu. Evden dışarı çıkmadım. Sadece odam, tuvalet ve su içmek için arada bir mutfağa gidiyordum. Ayağa kalktığımda babaanneme de bakmayı ihmal etmiyordum. O beyaz yüzü artık morarmıştı ve kokuyordu. Cesedi daha çok kokmasın diye evdeki vantilatörü çalıştırmıştım ve devamlı dönüyordu. Ben ise odamda yerde yatıyordum. 1 haftadır elimde bir bıçak ve bileklerimi kesmeye cesaret edemiyordum. Birisi engelliyordu sanki beni. Ben bu engelleyen kişinin babaannem olduğuna emindim. Ama hayatta yalnız başıma kaldım. Yaşamak için bir hedefim de yok artık. Üzülsen de kendi canıma kıyacağım babaannem. Beni affet.

Tam o sırada kapı çalmıştı. Babaannem öldüğünden beri kapımız hiç çalmamıştı. İlk defa çalıyor ve kimin geldiğini merak ediyordum. Meriç mi gelmişti acaba bilmiyordum. Kapı uzunca bir süre çaldı ama benim kapıyı açacak dermanım yoktu. Ayağa kalkamıyordum. Açlıktan karnımın sırtımla birleştiğini hissediyordum. Nefes alış verişlerim de kemiklerim birbirine değiyordu sanki. Az bir ömrüm kalmıştı. Bu yüzden kapıya bakmadım. Bakamayacaktım.

Kaç kere daha çaldı kapı ama kalkıp bakmadım. Komşulardan biri geldiyse ve eğer bizi uzun zaman görmeyen Müjgan Teyzeyse gelen. Keşke baksaydım ya. Şimdi polisi arar o. Bu hiç aklıma gelmemişti. Hele birde babaannemin kokusu dışarıdan duyuluyorsa. Bir daha gelirse açacağım diyerek kendi gücümü toplayıp pencereye doğru gitmiştim. Dışarıda kimsecikler yoktu. Tam o sırada kapının kırılarak içeri girildiğini duydum. Polis olduklarını öğrendiğimde odamda duran sandığın içine saklanmıştım. Daha demin kapıyı açmak için güçsüz görünen ben korkudan kendimi sandığın içine atmış ve üzerime de eşyalarla kamufle ederek iyice saklanmıştım. Polisler kalabalık bir şekilde içeri girmişlerdi. Burada da havasız kalmıştım. Neden kendime uyuşturucu verip bu sandığın içine girmedim ki. Ölmek için bileklerimi kesmem gerekmiyordu. Yeni bir yer keşfetmiştim.

Benim olduğum odaya girmişlerdi. Babaannemi bulmuşlardı. Müjgan teyze ve kızları ağlıyorlardı. Bizden ses çıkmayınca demek ki bize gelmek yerine direk polise gitmişti. Gelenlerde polisti. Yaklaşık 5 dakika içersin de tüm evi polisler basmış etrafın fotoğraflarının çekildiğini duyuyordum. Müjgan Teyzenin polislerle konuşmasına şok olmuştum.

"Torunu var Bartu. Hayırsız evlat. Yolda gördüğünde hep kafasını çevirir bizi görmemek için. Zehirlemiş kadını gitmiş."

Polislere bir çok yalan bilgi vererek suçu benim işlediğimi saptırmaya çalışıyordu Müjgan orospusu. Halbuki ne muhabbetim olmuştu bunlarla ne de konuşmam. Kızları da aynı cins. Şimdi ben burada havasızlıktan ölmeden bir yol bulup buradan çıkmalıyım. Arada bir sandığın kapağını kaldırıp indiriyordum hava almak için. Odada kimse yok şuan. Bütün herkes babaannemin odasındaydı. Savcı bekleniyormuş polislerin konuşmasından duymuştum. Şimdi birde babaanne katili oldum. Bakalım daha hayatımda daha neler görecektim.

Polislerin gelmesinden yarım saat sonra bir kalabalık grup daha gelmişti. Gelenlerin içinde savcıda vardı. Çünkü polisler devamlı "Sayın savcım deyip duruyorlardı." Polislerden bir tanesi ve Müjgan benim olduğum odaya gelmişlerdi. Polis benim bulunduğum sandığın üzerine oturarak Müjgan ile konuşuyordu.

"Bu torunu ismi ne demiştiniz."

"Bartu."

"Bu Bartu ne zaman gelir eve."

"Hayırsız o arada bir gelir eve. Ama geceleri kesin gelir."

"Geldiğinde bize haber verir misiniz? Onunda bir ifadesini alalım. Direk suçlamak yerine önce bir ifadesini alalım değil mi?"

"Evet ama ondan başkası yapmaz."

"Sizi de anlıyorum ama neden böyle telaş içindesiniz ki? Sonuçta merhumun nasıl öldüğünü bilmiyoruz. Eğer zehirlendiyse ve öldürüldüyse bu otopsi sonucunda çıkacaktır. Bu yüzden kimseyi suçlayamayız. Ama torunun ifadesini almamız gerekir. Sizin ifadeleriniz alındı mı?"

Seni Öldürmek İçin GeldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin