Bütün bir haftam okul hazırlığı ile geçmişti. Kendimi lise için hazır hissetmiyordum, tedirgindim. Eski okulumdan arkadaşlarım da benimle aynı durumdaydılar. Benim durumum ise onlardan biraz daha farklıydı. Ailemin mesleği dolayısıyla yazın farklı bir şehire taşınmak zorunda kalmıştık. Bambaşka bir ortama girmek zorundaydım. Taşınma sürecimiz boyunca arkadaş edinmediğim için ailem mutsuzdu ve kendilerini suçluyorlardı. Sonuçta düzenimin bozulma sebebi onlardı. Ben ise onları suçlu bulmuyordum ancak suçlamamam duruma karşı olan hoşnutsuzluğumu değiştiremezdi.
Bazı öğrenciler şimdiden lise konularına çalışmaya başlamışlardı. Ben de yeterince ders çalışan bir öğrenciydim ancak bu kadarını anlamsız ve sıkıcı buluyordum.
En yakın arkadaşım olan Liz'den ayrılmak hiç kolay olmamıştı. Onunla 4 yıl geçirmiştim. Kim olsa zorlanır ve kötü hissederdi. Ne yaşadıysam yanımda olmuştu ama artık başka insanlarla muhatap olacaktım.
Yeni insanlar tanıma düşüncesi oldukça heyecan vericiydi. Kim bilir nasıl tiplerle karşılaşacaktım? Tahmin yürütmek bir yandan içimi rahatlatıyor, bir yandan daha fazla gerilmeme sebep oluyordu. Düşüncelerimden sıyrılıp sadece iyi arkadaşlar edinebilmeyi umdum. En fazla ne olabilirdi ki?
***
Gece heyecandan neredeyse hiç uyuyamadım. Sabah olmasını istemiyordum ama elimden bir şey gelmezdi. Kendimi bir türlü büyümüş gibi hissedemiyordum.
Kalkma saatim geldiğinde zaten uyanık olduğum için yataktan hiç zorlanmadan kalkabildim. Aşağı kattaki mutfağa inip kendime kahvaltı hazırladım.
Kahvaltımı bitirdikten sonra odama çıkıp okul formamı giydim. Bu şehir biraz soğuktu. Bu nedenle formamın üzerine mavi bir sweatshirt geçirdim. Altıma da siyah okul pantolonumu giydim. Omuz hizasındaki siyah saçlarımı taradım ve parfüm sıktım. Çantamı daha önceden hazırlamıştım, alıp evden çıktım.
Okula giderken sürekli telefona baktım. Belki beni bu yoğun stresten bir süreliğine de olsa uzaklaştırabilir diye düşünmüştüm. Bu şekilde telefona bakarak okula vardım. Utangaç veya öz güvensiz birisi değilim ancak yeni tanıştığım kişilerle çabuk kaynaşamayan bir yapım var. Bu yüzden insanlara soğuk gelebilirdim ve bunun olmasını hiç istemiyordum.
Kendi kendime tanışma cümleleri kurmaya çalıştım. Bu sayede karşımdaki kişide daha güzel bir izlenim bırakabilirdim. Tam kurduğum tanışma cümlelerini daha çekici bir hâle getirmeye çalışırken arkamdan bir kız "Çok istiyorsan seninle arkadaş olabiliriz." dedi. Utancımdan yerin dibine girmek istedim. Bir süre donakaldım ama arkama dönmezsem ayıp olacaktı. Dönüp bir şeyler geveledim. Neyse ki karşımdaki kız çok anlayışlı ve cana yakın biri olmalıydı ki bana "Çekinmene gerek yok, ben de çok heyecanlıyım" diyerek cesaret vermişti. Kızın bu sıcakkanlı davranışı çok hoşuma gitmişti ve cesaretimi toplamama yardımcı olmuştu. Fazlasıyla hayat dolu birisine benziyordu. Ona adını sorduğumda "Markie Miller" yanıtını vermişti. Bunun karşılığı olarak ben de ona kendi adımı söyledim. Bir süre sessiz kaldık. Anlaşılan ne diyeceğimizi bilmiyorduk. Sonunda ben hangi sınıfta olduğunu sormayı başarabildim. "9/C" dediğinde sevinçle "Ben de!" diye atıldım. Aslında daha önce de belirtmiş olduğum gibi öyle birisi değilimdir ama tanıştığım ilk kişiyle aynı sınıfta olmamız hoşuma gitmişti.
Markie sarı saçlı, yeşil gözlü ve kumral tenli çok güzel bir kız. Aynı zamanda mükemmel bir vücudu var. Boyu 170 civarı ve uzun bacakları onu çok daha çekici gösteriyor. Hayran kalmamak elde değil. Gerçekten çok zıt dış görünüşlere sahibiz. Benim saçlarım da gözlerim de siyah. Tenim beyaz ve 160 boylarındayım. Ancak tabii ki de bu önemli değil, zıt kutuplar birbirini çeker ne de olsa.
Sınıfa vardığımızda sınıfta 4'ü kız, 2'si erkek olmak üzere 6 kişi vardı. 5'i kendi aralarında grup oluşturmuş gibi görünüyordu. Onlardan ayrı olan kız en arka sırada köşeye pusmuş bir şekilde kitap okuyordu. Çok zeki ve çalışkan birine benziyordu. Sanki biraz çekingendi. Büyük ela gözleri ve çene hizasında kestirilmiş kızıl-kestane renginde saçları vardı. Aniden Markie, kızın yanına giderek "Eğer arkadaşın yoksa ve arkadaş edinmek istiyorsan bize katılabilirsin." dedi. Kız, bir süre ikimizi süzdü ve "Olur, teşekkür ederim." yanıtını verdi. Sonra da hiç beklemeden kitabına geri döndü. Markie ile birbirimize baktık. Kız pek memnun olmuşa benzemiyordu ya da duygularını fazla açığa vurmuyordu. "Umarım 2. seçenektir" diye düşündüm.
Kızın önündeki sıraya oturup kitaplarımı çıkardım. Markie de yanıma oturdu ve benim gibi kitaplarını çıkardı. Daha dersin başlamasına 10 dakika vardı.
Sınıf yavaş yavaş doluyordu. Bazıları aşağıda tanışmış gibi görünüyordu. Yeni arkadaşlarıyla sohbet ediyorlardı. Belki de zaten birbirlerini tanıyorlardı. Sonuçta herkes benim gibi farklı bir şehirden gelmedi. Sınıf mevcudu 13 kız, 12 erkek olarak 25 kişiyd.
Dersin başlamasına birkaç dakika kala kapı açıldı. 2 erkek içeri girdi. Böylelikle 25 kişi de tamamlanmış oldu. Bunlardan biri dikkâtimi çekmişti. Siyah saçlı, mavi gözlü ve açık tenli biri. Yakışıklıydı. Aslında yanındaki de fena değildi ancak benim ilgimi diğeri çekmişti. İlk dersin yarısı tanışmayla geçti. Yakışıklı şahsın isminin "Robert" olduğunu öğrendim.
Teneffüs 15 dakikaydı. Herkes arkalarından atlı kovalıyormuşçasına dışarı çıkıyordu.
Markie, ben ve bir önceki derste adını öğrendiğimiz kitap kurdu arkadaş Nora, sınıfta kalmaya karar vermiştik. Etrafıma bakındığımda Robert ve arkadaşının da sınıfta kaldığını görmüştüm. Arkadaşına sıra gelmediği için isminin ne olduğunu bilmiyordum. Dersin diğer yarısında ders işlemeye başlamamız gerekmişti. Ben o tarafa bakarken sınıftan adı Rita olan bir kız, Robert'ın yanından geçerken ona göz kırptı. Herhangi negatif bir duygu hissetmemiştim ancak kızın daha ilk günden bu tavırlara girmesi fazlasıyla değişik gelmişti. İleride ne kadar gıcık bir tip olduğunu daha iyi göstereceğini tahmin ettim.
Gün içerisinde bizimle tanışmak isteyen birkaç kişi oldu. Markie'nin sosyal bir kelebek olduğu çok belliydi, onun sayesinde biz de insanlarla tanışmak durumunda kalmıştık. Daha çok ben. Nora kendi hâlinde takılıyordu. Sınıf ise genel olarak iyi gibiydi. Tamamen tahmin edilesi tiplerden oluşuyordu: Ders meraklısı, kitap kurdu (bu kişi namıdiğer Nora), sporcu, uykucu, gotik, homoseksüel, burnu kafada (Rita) ve herhangi bir özelliğine dikkat etmediğim diğer kişiler. Çoğu kişi okulu pek takmıyormuş havası veriyordu. Büyük ihtimalle ilk günden kendilerini "havalı" tanıtmak istiyorlar diye düşündüm. Çok da yargılamamak lazım, herkes ergenliğini farklı geçirir.Robert ve arkadaşı da bizimle tanışmaya gelenlerdendi. İlk önce "Selam, ben Cedric. Bu da Robert. Zaten derste öğrenmiştiniz" diyerek Robert'ın arkadaşı konuşmuştu. Biz de isimlerimizi biliyor olmalarına rağmen kendimizi tanıttık. Nora çok güzel cümleler kuruyordu. O kadar kitap okuyan birinden de ancak bu beklenirdi. Teneffüs bitene kadar sohbet ettik. Kafa yapılarımız uygun gibi duruyordu. Her ne kadar Nora pek konuşmasa da geri kalanlar gayet eğlenceliydi.
Son dersin bittiğini haber veren zil nihayet çalmıştı. Yeni arkadaşlarımla vedalaşıp ben de okuldan çıktım ve eve doğru yürümeye başladım.
Eve gidip üzerime kırmızı bir tunik, altıma da siyah bir tayt giydim. Ailemle akşama yemeği yiyip biraz kitap okudum. Okulda enerjik olmak istiyordum. Bu nedenle pijamalarımı giyip hemen uyumaya karar verdim. Daha önce saat henüz 21.30 iken uyuduğum pek görülmemişti.
O gün beklediğimden çok daha güzel geçmişti. Yarının da öyle olmasını dileyerek gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KALPLER
VampireAmanda liseye başlar ve edindiği bazı arkadaşlarının sakladığı önemli sırlar olduğunu fark eder. İşler merakına engel olamayacağı raddeye gelince bu gizemi çözmeyi kendine görev bilir.