Yüzyıllar boyunca insanlar fazla merakın zararı konusunda boşuna konuşmamış. Tam 1 saat sonra en iyi arkadaşımın doğum günü partisine gitmem gerekiyordu ve ne giyeceğimi bırakın daha bir hediyeye bile karar verememiştim. Kocaman gözlerle annemin gözlerine bakıp yemeğimi bitirmeden masadan kalkmış ve ışık hızı ile odama fırlamıştım.
İnsanların partide ne giyeceğini bile daha sormamışken giyeceğim elbiseye birkaç dakika içerisinde karar vermek gerçekten çok zordu. Elime siyah ve sade bir mini elbise geçirip hızlıca giydiğimde ters olduğunun ancak farkına varabilmiştim. Bazen düzensiz olmak gerektiğinden daha fazla zarar veriyordu. Eve geri gelince bütün ters çıkardığım giysilerimi düz çevirip tekrar asacaktım ama o an üzerimdekine odaklanmalıydım.
Partide herkesin makyaj yapmış olacağına adım gibi emindim ancak o an buna vaktim yoktu. Birkaç makyaj malzemesini makyaj çantama doldurup cüzdanımla beraber kendimi evden dışarı atmıştım.
İnsanlar sanki yanlışlıkla uzay gemisinden dünyaya düşmüş bir varlıkmışım gibi bana bakıyorlardı. Hoşuma gitmemişti ama bakışlardan kaçmak için yapabileceğim bir şey yoktu. Evimize en yakın alışveriş merkezine vardığımda doğum gününe yalnızca yarım saat kalmıştı. En iyi arkadaşı olarak ilk gidenlerden olmalıydım ama hem en güzel hediyeyi alan hem de ilk giden kişi olamayacağıma göre birinden vazgeçmek zorundaydım. Biraz geç gidersem hiçbir şey olmaz sonucuna vararak hangi mağazaya gireceğime karar vermeye çalıştım.
Kızın evine gitmiştim. Sahip olmadığı hiçbir şey yok gibiydi. Eğer önceden düşünebilmiş olsaydım doğum gününde ne tür hediyelerden hoşlandığını belki öğrenebilirdim. Bir zaman makinem olmadığına göre o anki imkânlarımla hareket etmeliydim. Makyaj malzemelerinden çok hoşlanıyordu, yaptığım gözlemlerden bunu anlayabiliyordum. Şehrin en çok tercih edilen kişisel bakım mağazasına girip elime geçen birkaç güzel makyaj malzemesini satın almıştım. İçime sinmiş miydi? Hayır! Partiye giden herkesin benden daha güzel hediyeler getireceğine adım gibi emindim.
Apar topar Markie'nin evine varıp partiye katıldığımda 15 dakika geç kalmıştım. O kadar kalabalıktı ki Markie'nin bunu fark ettiğinden emin değildim. Davet edilen 120 kişinin 100'ü gelmiş gibiydi. Daha önce hiçbir kalabalık ortamda bu kadar gergin hissettiğimi hatırlamıyordum. Düzgün durmak zorundaydım çünkü o an partide bulunan herkesin üzerinde güzel bir etki bırakmalıydım.
Telaşlı adımlarla tanıdığım bir yüz görmeye çalışırken Nora ile göz göze gelmiştik. En son dün konuşmuştuk ve konuşmak isteyip istemediğinden emin değildim. Yine de ondan başka kimseyi tanımadığım için yanına gidip önündeki süslü tepside duran içeceklerden kendime bir kola almıştım. Yalnızca 15-16 yaşlarında olmamıza rağmen kaçak içki getirip sarhoş olan ve uyuşturucuyla kafayı bulan çok kişi vardı.
Markie'yi bu kişileri partiden atmaya çalışırken görmüştüm. Nora'nın yanından ona hiçbir şey demeden gitmem doğru olmazdı ama bana bakmıyordu bile. Oysa ona kötü hiçbir şey yapmamıştım ki. Sadece büyük ihtimalle öğrenmemizi istemediği bir sırrı açığa çıkarmama ramak kaldığı için böyle davranıyordu. Bana bir şey demediğine göre ben de ona bir şey demezsem alınmamalı diye düşünerek Markie'nin yanına gitmiştim. Büyük bir telaşla "Yan taraftaki villada oturan komşular sesten rahatsız oldukları için polis çağırmakla tehdit ediyorlar. Polis gelirse normal şartlar altında yalnızca herkesi evine gönderir ama kaçak içki ve uyuşturucu getirenlerden dolayı hepimizin başı derde girebilir" diye yakınmaya başlamıştı. Şu ana kadar partiden tam 15 kişi attığına inanamıyordum. Okulda böyle tipler var mıydı gerçekten? Üst sınıfların hâlini düşünemiyordum.
Markie'nin neden özel okula gitmediğini merak etmeye başlamıştım ama öyle birden sorarsam yanlış anlama olasılığı vardı. Bu yüzden sormamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KALPLER
VampireAmanda liseye başlar ve edindiği bazı arkadaşlarının sakladığı önemli sırlar olduğunu fark eder. İşler merakına engel olamayacağı raddeye gelince bu gizemi çözmeyi kendine görev bilir.