0.6

1.6K 183 84
                                    

Steve bir gününü daha Tony'nin iksir yaparken başında durarak heba ettiğini düşünüyordu. Üstelik Tony hiç konuşmuyor ve geçen dakikalar ona yıl gibi geliyordu. Çok fazla sıkılmıştı.

"Sen asla konuşmaz mısın ?"diye dayanamayıp patladı sonunda Steve.
Tony ona dönüp tek kaşını kaldırarak "Konuşurum fakat moronlarla değil."diye cevap verdiğinde Steve sadece gözlerini devirdi. Onun gibi bir laf ebesiyle tartışmaya girmeyecekti tabii ki.

"Geçen gün..." diye söze girdi Steve. Tony sorgulayıcı bakışlarla ona döndüğünde devam etti "Ben Carter değilim derken ne demek istedin ?"
Tony gözlerini kaçırdı ve bir şey söylememeyi tercih etti.

"Stark sana diyorum."

Tony sonunda ona döndü ve "Önemli bir şey değildi Rogers. Beni sinirlendirme ve şu lanet olasıca iksiri bitirip hem benim arkadaşımı hem de senin arkadaşını kurtarayım ha ne dersin ?"diye hızlıca konuştu.

"Bana Ökse otunu uzat."dediğinde Tony yaptığı iksire odaklanmıştı. Steve gözünü masaya çevirip Ökse otunun hangisi olduğunu anlamaya çalıştı. Masada 30 tane ot vardı ve Steve iksir dersinde iyi değildi.
"Hadi Rogers."
Steve eline ilk gelen otu Tony'e uzattı.
Tony otu kontrol etme ihtiyacı hissetmişti.

"Ciddi misin Rogers ? Daha Ökse otunun hangisi olduğunu bilmiyor musun ? Merlin'in sakalı aşkına 2.yılda öğrenmiştik."diye alay etti onunla Tony.

Steve kaşlarını çatıp "Seni de biliyoruz Stark. 1. sınıflar bile senden daha önce süpürgenin üzerinde dengede durmayı öğrendi. Ve senin 6.yılın."diye cevap verdi.
Tony gözlerini devirmişti. Sporda hiçbir zaman iyi olmamıştı zaten. Özellikle süpürge üzerinde yapılan sporlarda.

Tony ani bir şekilde Steve'in üzerinde doğru eğildiğinde Steve bir an nefesini tuttu.
O pozisyonda durdukları birkaç saniye Steve'e yıllar gibi gelse de Tony "Çekilirsen Ökse otunu alacağım Rogers."diye fısıldayınca Steve ani bir hareketle sağa doğru geçti.
Tony eline yeşil, üzerinde beyaz çiçekleri bulunan eziş büzüş bir ot alırken "İşte bu Ökse otu Rogers."demeyi ihmal etmemişti.

Steve hissettiği yoğun çekimi sadece kendisi mi hissetmişti merak ediyordu. Ayrıca bu aptal çekim onu korkutmuştu. Bu yüzden kalp çarpıntısını Tony'nin yaptığı ani harekete bağladı ve kazanı karıştırmaya devam eden Tony'i izlemeye devam etti.

***

Bucky sürekli aynı tavanı izlemekten çok ama çok sıkılmıştı. Hala akşama kadar buradaydı ve şu an derse girmeyi bile yeğlerdi.
Arkadaşları dersler bitince yanına uğrayacağını söylemişti ama daha dersler yeni başlamış bile sayılabilirdi.

Bucky sıkıntıdan kafasında çalan şarkılardan birkaçının şarkı sözlerini mırıldanmaya bile başlamıştı.

"I'm so addicted to all the things you do,"
(Yaptığın her şeye öylesine bağımlıyım ki)
When you're going down on me
(Aşağılarıma indiğinde)
In between the sheets
(Çarşafların arasında)
Or the sound you make
(Veya çıkardığın sesler)
With every breath you take
(Aldığın her nefes ile)

Mırıldandığı şarkıyı Natasha'nın "Söylediğin şarkı sence de fazla erotik değil mi ? Bulunduğumuz ortamı düşünecek olursak."demesi böldü. Sesi çok kısık ve hastalıklı geliyordu.

Bucky kafasını ona çevirdi
"Kesmeyip dinleseydin sonraki cümle 'ama hiçbir şey beni sevdiğin zamanki gibi değil' olduğunu duyardın."diye cevapladı onu.
Natasha cevap vermeyince Bucky devam etti "Uyanmaman gerekiyordu. Seni iyileşmen için bir hafta uyutacaklarını söylemişti Madam Pomfrey."
Natasha gözlerini tavana dikerken cevapladı
"Ama işte uyanığım. Ve uyumaya da niyetim yok."
Bucky onun fazlaca yara aldığının farkındaydı. Ve bunun sebebinin kendisi olduğunu bilmek bir miktar vicdanını sızlatıyordu.

Aresto Momentum    | STONY, WINTERWIDOW, SPIDEYPOOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin