Gelen gürültüyle kafamı kaldırıp etrafa baktım. Berra da sesleri duymuş olmalı ki kaşlarının ortasındaki ince çizgiyle etrafa bakıyordu.
Ben bir bakıyım anlamında kafamı çevirdiğimde oda kafasını sallayarak kitabına geri döndü.Eski kokulu kitapların arasında yürürken rafların arasında yere düşen kitapları toplamaya çalışan birini gördüm.Gördüğüm kişi benim için yavaş yavaş ' biri' olmaktan sıyrılırken anlamını arttırdı.Toprak rengi gözleri beni bulmadan önce saklanmak istedim ama o çoktan Zihni'm burada olmamasına rağmen bütünüyle burada duran bedenimi farketmişti.İçimde kopan anıları bir bir yerine oturtmaya çalışırken adımlarımı kullanmam gerektiğini geç farkettiğimi anladım ve dükkanın çıkışına doğru koşmaya çalışırken ayağımın halıya takılmasıyla zemin ayaklarımın altından yok oldu.Evet şu an düşündüğüm şeyse dizlerimin mi yoksa anılarımın mı daha çok canımı acıtıyor oluşuydu.
"Hilal!"
Hayır yani anlamıyorum neden insan gibi birinden kaçmayı başaramıyorum ki neden?
"Hilal iyi misin?"
Uzattığı ele ters ters baktım.'yio aslında iyiyim ben zemin ağırlık düşünce nasıl ses çıkarıyor onu test etmek istemiştim' dememek için kendimi zor tutuyordum gerçekten.
Kendi çabamla kalktıktan sonra.Havada kalan elini cebine soktu.
"seni burada bulacağımı biliyordum."neşeden uzak bir şekilde gülümsedi.
"kitaplara olan düşkünlüğüne hep imrenmişimdir.Bu yüzden sürekli senden kitap alırdım hatırlıyor musun?"elini cebinden çıkartıp açık kahve saçlarını dağıttı.
"Doğruyu söylemek gerekirse hiç birini tam okumuyordum.Amacım sadece senden bir parça olsun alabilmekti."yine Neşe'den uzak bir gülüşü yansıdı irislerime."Bunları konuşmak istemiyorum Deniz."
Sesimin soğukkanlılığı hafif tebessümlü yüzünü dağıtmıştı.Konuşmanın bittiğini varsayarak gidiyorken elimde hissettiğim soğuk elleriyle ateşe dokunmuş gibi çektim elimi.
Allah'ım bu nasıl bir çelişkiydi böyle?!
"Sakın birdaha böyle bir şeye kalkışma"
Çatılan kaşları son söylediğim şeyle iyice çatıldı.
"Sakın"Arkamı döndüm ve yürürken gerçekten çok çabuk sinirlenebilen yapıma teşekkür ettim.Aksi taktirde bir zamanlar en yakın arkadaşım ve sığınağım olan deniz anılarımın da bana verdiği yetkiye dayanarak beni yanlış bir konuşmanın başlangıcına götürebilirdi.
Herkesin zaafları vardır.Benim zaaflarımdan biri ise Deniz'di.Geçmişimde yaşayan biriydim ben.Fakat normal hissettiğim zamanlarda değil hep çok iyi ve çok kötü hissettiğim zamanlarda yaşardım.Ve bu zamanlardan nerdeyse tamamında Deniz vardı.Merkezde değildi.Ama anılarımın yörüngeleri de kıymetlidir benim için.Hele birde bana iyi gelen bir yörüngemse vazgeçemediğim olur belki de.
Merak ettiğim neden burda olduğu değildi.En sevdiğim bu sahafı nasıl bulduğu da değildi .Burayı nasıl bulduğunu zaten biliyordum.Benim merak ettiğim hayatımdaki öncelikleri değiştirdiğimi ve değiştiğimi bile bile karşıma çıkmasında ki sebepti.
Sanırım bunu sonra düşünebilirdim.Düşünmeyede bilirdim kendimden emin biri olsam bu mucize olurdu sanırım.
Rafları geçerken ihtiyacım olan Ve beğendiğim bir kaç kitabı kokusunu içime çeke çeke aldım ve kasaya götürdüm.Genç kız ve yaşlı adam sohbetlerine dalmışken benim gelmemle toparlandılar.Kız kasadan ayrıldı,bana anlamadığım bir garip bir bakış atarken sebebini merak etmeden aldıklarımı kasaya uzattım.Ödemeyi yaptıktan sonra Berra da bir kaç tarihi kitapla döndü ve poşetlerimizi dükkan sahibiyle vedalaşıp aldık.
Cidden bir gün bu sahaf bir şekilde burada olmazsa gözlerimin arayacağı boşluğu düşünmek bile istemiyorum.
"Denizi gördüm Hilal"
Arabanın içinde camı bir açıp bir kaparken Berra'nın soru anlamı taşıyan cümlesine cevap verdim.
"Sence neden geldi Berra?"
Bir kafenin önünde durduğumuzda cevabımı almak için Bakışlarmı Berra'ya döndürüm.
"Bilmiyorum Hilal ama düşündüğüm şey Onun anlamadığı şeyler var belli ki."
Saçma konular ilgi alanım oluyordu ara sıra gerçekten.Bunu umursamam gerekirdi mesela.
"Hadi gidelim kahve içmeyeli neredeyse 3 yıl oldu.:)"
Konuyu değiştirme çabalarım çok belli olsada cidden kahveye olan ihtiyacım uyuşturucu gibi kendini belli etmişti.
Berra güldü ve zaten güzel olan yüzü bu gülümsemeden nasibini alarak iyice güzelleşti.
"Aynen ya aynen hiç anlamadım konuyu kapatmaya çalıştığını.Ama unutma sen konuyu kafanda kapatmadığın sürece burada kapatsan ancak kendini ve beni kandırmış oluyorsun."
Haklıydı ama bazen kendini kandırmak güzel değil midir?
Arabadan indiğimizde Berranın Bursa'nın içinde kimsenin bilmediği bu kadar güzel yerleri nasıl bulabildiğini düşünmeye başladım.
Yahu ben burayı nasıl bilmezdim!
Ağaçların arasında küçük ışıklandırmalarla yapılan ve köprünün altından geçen akarsuyun çıkarttığı seslerin havaya karıştığı yer adımları attıkça sahiplendiğim bir yere dönüşüyordu.Sanırım bir şeyi sevdiğim zaman hemen bağlanıyor ve sahipleniyordum.Beğenmem bile sahiplenmeme yetiyordu.
Kollarımı Berranın çekiştirmelerinden kurtarıp dışarda bir masaya oturduk ve kahvelerimizi söyledik.
Yan tarafımda ise düşüncelerim oturuyordu.Berranın yanında ise düşüncelerimi anlamaya çalışan meraklı bir canavar.
Durum her ne kadar böyle olsada sessizliğe olan saygımızı bozmadık ve kahvelerimizi bitirip eve doğru yol aldık.
Nasıl olmuş?Beğendiyesiniz ne mutlu bana..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
...
SpiritualBu hikaye gerçek hayatta kavuşmayan iki kişiyi yazarın hayal dünyasında kavuşturmak için elinden gelen her şeyi yapmasının eseridir.