10

34 1 4
                                    

Hilal

Islandığı için tenime yapışan feracem iyiden iyiye bıktırmıştı beni.Şalımın uçlarından damlayan sular ıslanmış kaldırım taşlarına düşerken otobüs durağına yavaş adımlarla ilerledim.Hayır feracem bu kadar üstüme yapışmışken bide koşup dikkat çekmek istemiyordum.

Aslında taksiye binebilirdim.Çünkü cüzdanımda hep beni bir kaç ay idare edebilecek param olurdu.Babam gururlu bir insandı kendine göre.Bana ne kadar kızarsa kızsın cebimde hep paramın olmasını isterdi.Sürekli istemediğim kredi kartlarını elime tutuştururdu.Sanırım hiç bir zaman 'benide düşündüğünden mi acaba böyle yapıyor' bilemeyecektim.
Fakat ben elimden geldiğince onun parasını kullanmamaya çalışıyordum.Çünkü babam bile olsa islama karşı bir insanın parasını kullanmak bana yakışmazdı.Şimdilik sadece ihtiyacım olduğu takdirde kullanıyordum.Mezun olunca geri ödeceğimi de aklıma kazıyarak tabiki.

Durağa ulaştığımda yağmurdan kaçmak adına oraya dizilmiş bir kaç kişi daha gördüm.
O kadar ıslanmıştım ki hala üstümden sular akıyordu!

Otobüsün gelmesini beklerken üstümde bir çift göz hissettim.Bana bakıldığında asla hissetmezdim fakat kafamı kaldırdığımda gerçekten bana bakan biri olduğunu görünce sezgilerimde yanılmadığımı anladım.

Hiç bir yerden tanımadığıma emin olduğum bu genç adamanın neden bana böylesine dik baktığını anlamasam da görmemezlikten gelip ıslak şalımı düzeltmeye çalıştım.

Önümde duran siyah karaltıyı bir süre yok saymaya devam ettim fakat elinin başıma gittiğini gördüğümde kaşlarımı çatmam ve bakışlarımı kaldırmam bir oldu

"Ne yapıyorsunuz?!"

Eli havada gülümsemeye devam ederken sinirlendiğimi ve başımın ağrımaya başladığını hissettim.

"Sakin!sadece bunu alacaktım."

Elindeki ıslak yaprağa bakarken gülümsemesi iyice büyümüştü.

"Sizi ilgilendirmezdi."

"Başındaki bu şey..Çok gereksiz.Üstündeki şey bol olmasına rağmen güzel vücudunu kapatamamış.Bence bunlara gerek yok.Neden saklıyorsun anlamıyorum."

İletişimimi kesmek adına otobüse bakarken karşımda özgüven patlaması yaşayan bu adamın  bu tür cümleler kuracağını asla tahmin etmemiştim.

Son cümlelerinin etkisiyle sinirim artarken başımın ağrısıda ona oranla iyice artmıştı.

Kaşlarımı o kadar çatmıştım ki birleşik bile duruyor olabilirlerdi.

"Saçların..Kim bilir ne kadar güzeldir."

"Sarhoş musun sen!Rahat bırak beni kendine gel!"

Sesime yansıyan sinirim Yanımızdaki insanların da bize bakmasına neden olmuşu.Baksınlardı zaten çünkü karşımdaki adamdan beni uzaklaştıracak birilerine ihtiyacım vardı.

Sırıtarak bana bakarken sarhoş olduğuna iyice emin olmuştum.ya da zeka engelli..

Eli yalpalayarak ıslak şalıma giderken onun tam aksine biri çeviklikle elini tuttu ve kırarcasına çevirip uzaklaştırdı.

Öğrenci olduğu her halinden belli olan karışımdaki adam konuşurken burnumdan akan sıcak sıvı irkilmeme neden oldu.

"İyi misiniz hanımefendi?Burnunuz kanıyor."

Elimi akan kana götürdüğümde bir krize doğru gittiğimi anlamam uzun sürmedi.Burada bayılmak istemiyordum.Hele ki az önce eli başörtüme uzanmış bir sapığın önünde.

Gözümün önüne belli belirsiz anı kesitleri gelirken koşar adım duraktan çıktım ve ilerdeki taksi durağından bir taksiye bindim.

"Güzel olmuş mu?" Gülen gözlerle bana bakarken yaptığı resim ve gözleri arasında bir yol çizdim. "Çok güzel olmuş" yanağıma konan buseyle yüzüme bir gülümseme yayıldı.
"Çünkü çok güzel bir şeye bakarak yaptım."
Karşımda duran kendi karakalem resmime bakarken söylediği şey kalbimin iyice hızlı çarpmasına neden olmuştu. "Ya bir gün çizilmeye değer olmadığını düşünürsen?"
Dudaklarımdan dökülen cümleler o günlerin hayalini bana acı acı kurdurmuştu.
"Öyle bir şey olmayacak.Benim için hep her şeye değer olacaksın."

Burnumdan akan kan dudaklarımdan süzülürken güç bela taksiciye adresi verdim.Çantamdan ilaç kutusunu ararken akan kan midemi bulandırmıştı.

Hızlı hızlı nefes alıp verirken taksicinin bir şeyler dediğini duyuyorum ama beynimin uyuşukluğu algılarıma da yayılmış gibi anlayamıyordum.

"Kahraman yalvarırım aç kapıyı!" Tahta kapıya vurmaktan elim kıpkırmızı olmuştu.
"Sen bu değilsin lütfen" kapı gürültüyle açıldığında korku dolu gözlerle ona bakıyordum. "Beni ne hale getirdiğini görmek mi istiyorsun?"

Nefes almam git gide normalleşirken taksicinin boğuk sesi git gide düzelmeye başlıyordu.

"Abla kendine gel!Hay Allah"

Burnumdan akan kan hala durmamışken boş bakışlarla taksiciye bakıyordum.

"Seni hasteneye götürmemi ister misin abla?."

Koltukta doğrulmaya çalışırken kapıdan gelen temiz hava kendime gelmemi kolaylaştırmıştı.

Ücreti ödeyip taksiden inerken teşekkür edip buna gerek olmadığını söyledim.Eve girmeden önce burnumdaki kanı temizlemeliydim.Yoksa Berra'ya açıklama yapmam için profesyonel yalancı olmam gerekirdi.

Başımın ağrısı hala belirli bir düzeyde devam ederken çantamdan çıkardığım su ve peçeteyle burnumu temizledim.

İşim bitince bir kaç dakika sitenin önündeki banklarda oturarak kendime süre tanıdım.

Neydi yanaklarımdan akanlar?Ağlıyor muydum ben?Kalbim gözümün önüne gelen anıları kaldıramamış mıydı yoksa?

Yanaklarımdan akan tuzlu su beraberinde hıçkırıkları getiriyordu.

Zaten yeterince acı çekmiyormuşum gibi gözüm önüne gelip duran bu anılarla nasıl başa çıkacağım ben Allah'ım!

...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin