Bölüm 20 ( Ömer sadece Ömer)

3.5K 80 60
                                    

- Yolculuğun iyi geçti mi?

- Evet uyumuşum zaten sonra bir baktık gelmişiz

- Sevindim...

- Kahve içer misin Leyla?

- Efendim lütfen ben yaparım

- Hazır zaten hemen getiriyorum

Üzerindeki tşörtü gözümün önünde çıkardı çıplak vücudunu görünce hem çok utandım hemde çok mahçup oldum, durduk yere tşört çıkarmakta neyin nesiydi. Mutfağa ilerledi bir fincan alıp kahve doldurdu ve tam karşıma geçip yumuşak bir gülümsemeyle bana uzattı.

- İç Leyla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


- İç Leyla

- Teşekkür ederim çok naziksiniz
Sıcacık gülümsedim. Kahveyi elinden alıp kanepeye oturdum yavaş yavaş yudumlamaya başladım. Ben mahcup bir şekilde kahvemi yudumlarken oda karşı kanepeye oturmuş beni izliyordu.
Sıcak kahve gerçekten iyi gelmişti yolculuk anında hissetmemiştim ama yol biraz yormuştu beni. Başımı önüme almıştım ona bakamıyordum hem üstü çıplak hem de beni izliyordu bu şekilde ona nasıl bakabilirdim ki?
      Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Sonra Ömer bey bana baktı baktı baktı güldü, güldüğünü görünce ona neden güldüğünü sorar ve şaşırmış halde  garip bir bakış attım. Sonra kendisi konuşmaya başladı.

- Hep böylemisindir?

- Ne nasıl yani?

- Mahçup, çegingen

- Ben mi? Yoo ben çegingen biri değilimdir ki.

Aslında doğru çekingen biri değilim ama ne hikmetse bu adamın yanında elim ayağım birbirine dolaşıyor, tam olarak nasıl davranacağımı bilmiyordum.

- Emin misin?

- Şey evet tabiki.

Ayağı kalktı çantamı aldı yerden.

- Gel sana odanı göstereyim.

- Tamam

Gülümsedim onunla birlike kalktım. Bu ev ne çok büyük ne de çok küçüktü. Dışarıdan klasik bir dağ evi gibi görünüyordu ama içerisi modern eşyalarla döşenmişti. Salonun içinde şömine vardı hafif hafif yanıyordu. Mutfak salonla birdi arada koridor falan yoktu. Odamı gösterdi tek kişilik oda olmasına rağmen gayet büyüktü odayı inceledim. Ferah ve güzeldi. Acaba Ömer beyin odası neresiydi?

- Çantanı buraya bırakıyorum

- Teşekkür ederim

- Ben duşa gireceğim istersen sende biraz dinlen.

- Taa ta tabi

Odamdan ayrıldı güçlü ve kaslı kollarını daha yakından görebilmiştim, muhteşemdi. Çantamdaki bir kaç parça giysiyi dolaba yerleştirdim, saçlarımı bir lastikli toka yardımıyla at kuyruğu olacak şekilde topladım. Üzerimdeki beyaz kazağı çıkardım aldımdaki askılı body ile kaldım. Ev sıcacıktı dışarıdaki beyaz kar evin içini de aydınlatıyordu acaba akşamları burası nasıldı? Yatağıma uzandım Ömer bey duştan çıkana kadar biraz dinlenirim dedim kendi kendime.
        Uyandığımda hava kararmıştı. Üzerimde örtülü bir battaniye vardı salak kafam uyuya kalmıştım. Nasıl böyle uyuyabilmiştim saat akşam 6 olmuştu..
Çok acıktığımı hissettim evin içi sıcak olduğu için kazak değil üzerime tşört giyindim. Odamdan çıktım, Ömer bey neredeydi acaba? Etrafa bakınıyordum evin içerisinde yoktu.
Kapıyı açıp dışarıya çıktım, dışarı heryer karla kaplıydı baykuş uğultuları geliyordu, büyük ağaçların dalları birbirine vuruyordu iki elimle kollarımı ovuşturdum üşümüştüm. Arkamı dönecekken Ömer bey karşımda bitiverdi elinde biraz odun vardı. Küçük bir çığlık attım.

- Ayyyyhhh Ömer bey beni çok korkuttunuz.

- Uyandın mı korkak tavşan

- Kusura bakmayın uyuya kalmışım.

- İçeri geçelim istersen yoksa ikimizde burada donacağız.

- Aaa tabi tabi.

İkimizde içeriye geçtik Ömer bey odunları şöminedeki harlı ateşe attı.
Ben  dayanamadım lafa girdim.

- Şey üzerimde battaniye vardı.

- Güzel uyuyordun uyandırmak istemedim.

- Anlıyorum.
Ayaktaydım, şömineyle işi bitince bana doğru ilerledi ve tam karşımda durdu o kadar yakınıma geldi ki burun buranaydık.

- Ne o Leyla hanım sakıncasımı vardı.

Gözlerinin içine bakıyordum ela gözleri o kadar güzeldi ki..

- Yo yoo şey sadece merak ettim.

- Açıkmış olmalısın

- Evet biraz, ben mutfakta birşeyler hazırlarım Ömer bey.

- Sen uyurken ben yaptım

- Nasıl yani siz yemek mi yaptınız?

- Neden ben uzaktan nasıl görünüyorum

- Imm sert, kuralcı, otoriter

- Sert olmayı seviyorum ama başka şekilde

Neee ne demek istemişti ki, allahım o an nasıl utandım anlatamam. Utandığımı anladı mı acaba? O cümlesinden sonra cümle kuramadım susmayı tercih ettim. Hatta buradan gitmeyi istedim ama nereye nasıl gidecektim zaten dağ başındaydık. Bu adamın ne çapkın olduğunu ne çabuk unuttun Leyla!!! Sakın bu adamın tuzağına düşme, bunu kendime yapmamalıydım.



( Beğeni ve yorum gelmeden bir dahaki bölüm hemen gelmeyecek haberiniz olsun sevgiler 🙂 )

 

Köşkün Gölgesinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin