0'2

819 94 17
                                    

"Ne zamandır bu şekilde, yani kedi olman?". Chanyeol Sehun'a her şeyi açıklamıştı, ve Sehun'a Baekhyun'un en sevdiği bardağını kırdığını bildiğini söylediğinde, artık Sehun'un ona inanmasını gerektirecek bir nedeni vardı.

"Beş aydır böyle. Baekhyun ile de dört aydır tanışıyorum.". Sehun bayağı iyi yiyordu. Kahvaltıya gelmek mantıklı bir seçenek gibiydi.

"Vay be, cidden ilginç. Ve , ve Baekhyun'un her gece sana sarılarak uyuyor? Tacizcisin sen!!". Sehun aniden geri çekildi.

Uğraşması zor bir insandı, ama Chanyeol ona ısınıyordu.

"Ben Baekhyun'a aşığım.". Sehun şaşırıp daha da geri çekildi. "Onu mu seviyorsun. SEN?! Park Chanyeol?!". Chanyeol anlamadı ve gözlerini kıstı. "Neden o sevmeyeyim.".

"Bilemiyorum. Elini sallasan elli milyonu.". Chanyeol gence güldü. "Baekhyun Minho'nun teklifini kabul ederse, iş evliliğe kadar gider, ben söylemiş olayım. Seni gözüm tuttu ve zengin bir eniştem olsun isterim. O yüzden söylüyorum.".

Chanyeol tekrar korkmaya başlamıştı. Normalde özgüvenli birisi olduğunun farkındaydı. Elinden gelen her şeyi yapabilirdi. Ancak konu Baekhyun'a gelince, her zaman korkuyordu. "Evliliğe kadar gider mi?".

"Minho cidden iyi bir adam, Baekhyun onu sevmiyor ama sevecektir. Senin tarafını tutuyorum çünkü zenginsin.". Bu düşünce Chanyeol'ü güldürdü. Sehun cidden eğlenceliydi.

"Bunda gülünecek bir şey yok. Bir şey yapmazsan birlikte olacaklar. Baekhyun insanları bekletmeyi sevmez. Bu gün ona cevap verecektir.".

"Minho, iyi birisi ise, ona haksızlık etmiş olmaz mıyız?". Sehun kaşlarını çattı ve elindeki çatala daha fazla baskı yapmaya başladı. "Olmayız. Eski sevgilim beni Minho için terketti. Minho'nun bir suçu yok, ama yine de, ona gıcık oluyorum.".

"Ah, anlıyorum kişisel meseleler yani.". Sehun telefonunu çıkarıp saate baktı. "Bana numaranı ver.". Chanyeol paşa paşa numarasını verdi.

Sehun kendi numarasını kaydetmesi için onu çaldırdı. Chanyeol telefonunu çıkarıp onun kaydetti. "O iPhone X mi? Dokunabilir miyim?". Chanyeol telefonunu ona verdikten sonra, elindeki telefonu incelerken konuşmaya devam etti.

"Dün gül buketini gördün. Anlamlı çiçekler seç onlardan devasa bir buket yaptır. Saat ben Baekhyun Minhoya kaçta gidecek sana yazayım. Tam o anda gel ekşın olsun.". Chanyeol onayladı.

Birazcık daha boş sohbet ettikten sonra, Sehunu tekrar Baekhyun'un evine bıraktı.

Sonunda Baekhyun'un karşısına insan halinde çıkacak cesareti vardı.

Ancak Minho meselesi olmasa, şimdilik asla Baekhyun'un karşısına çıkmazdı.

Hızlı bir şekilde eve geçti ve üstünü değiştirdi. Tekrar şirkete doğru yola koyuldu.

Kyungsoo'ya iş arasında, dün olanları anlattı. Kyungsoo uzun bir yorum yapacak vakti olmadığı için yorumuna kısa bir özet geçti.

"Aman tanrım, sonunda adam akıllı bir adım atıyorsun. Senin adına sevindim. Ama şimdi işimiz var aklını başına topla.".

İnsan kaynakları ile aylık toplantısı bu gündü. Asansördeler iken aniden kişisel telefonu çalmıştı. Arayanın Sehun olduğunu görünce heyecanla açtı.

"Chanyeol, ben Sehun. Baekhyun bir saat sonra Minho ile buluşacak. Haberin olsun. Hazır olman gerek. Seni ben oldukları yere götürürüm, saat on dört çeyrek gibi burda olmalısın.". Chanyeol endişe ile düşündü. Toplantıyı hızlı bir şekilde bitirmeliydi. Çiçek buketini ve yüzüğü çoktan almıştı. "Teşekkür ederim Sehun. Orada olacağım.".

Toplantı salonundan içeriye girdiğinde Chanyeol ciddi bir şekilde söyledi." Bayan Kang, bu gün biraz acelem var. Toplantıyı olabildiğince hızlı bitirirsek çok müteşekkir olurum.". Kadın Chanyeol'ü onaylayarak elindeki raporları okumaya başladı.

Zaman hızlı bir şekilde akıp giderken, Chanyeol işi bu olduğu için tamamiyle toplantıya odaklanmıştı.

Salondan çıkarken saatine bakmak aklına gelmişti. Çeyrek geçmesine üç dakika vardı. Asansöre koşmaya başladı ve asistanına seslendi. "Kyungsoo ben Yonsei'ye gidiyorum!".

"Peki Bay Park.".

Chanyeol odasından içeri alev gibi girdi ve koşturarak en alt çelmecesini açtı. Kadife yeşil kutuyu eline aldı ancak acele ettiği için kutu yere düştü. Masanın altına eğilip kutuyu aldı ve ceketinin cebine koydu.

Deri koltuğa doğru ilerleyip leylak, lilyum, ve nergisten oluşan buketi koluna koydu.

Asansöre tekrar koşturdu ancak ikisi de çalışıyordu. Bu yüzden merdivenlere yöneldi. İkişer üçer atlayarak en alt kata ulaştı.

Arabasına doğru uçup. Hızlıca trafiğe çıkarken, dağılmış saçından ve gevşemiş kravatından bir haberdi.

Üniversiteye yaklaştığında Sehun'a aradı. "Sehun ben yaklaştım. Beni almaya gel. Dün kullandığım araba var altımda.". Sehun onu edebiyat fakültesinde beklediğini söyledi ve Chanyeol rotasını tekrar düşündü ve arabanın yönünü değiştirdi.

Arabadan inip çiçeği koluna aldı. Sehun'a görür görmez bağırdı. "Sehun!"

"Chanyeol, koş geç kalıyoruz.". Sehun kolundan tutup Chanyeol'ü çekmeye başladı. Edebiyat fakültesine gelmişlerdi ancak Sehun Chanyeol'ü elinden tutmuş, yan tarafa , hukuk fakültesine çekmeye başlamıştı.

Hemen binaların ortasındaki yeşil alana geldiklerinde, Chanyeol'ün gözleri fıldır fıldır Baekhyun'u aramaya başlamıştı. "Daha gelmemişler gel otur.". Bir banka geçtiler. Öğrenciler ikisine garipçe bakıyorlardı.

İki koca ağaç büyükçe bir alana gölge yapıyordu. Etrafa çalılıklar ve banklar vardı.

Bir süre sonra uzun boylu güzel fizikli bir genç binadan çıkıp ortaya doğru yürümeye başladı. Sehun'u görünce onların yanına geldi.

"Merhaba Sehun. Baekhyun benimle burada buluşmak istediğini söyledi ve... Kabul Edip etmeyeceğini yakın arkadaşı olduğun için biliyorsundur diye düşündüm."

Sehun burnunu kıvırdı."Bilmiyorum, gelince öğrenirsin. Ne kadar sabırsızsın. Seni bu günde çağırmaybilirdi.". Bu adam Choi Minho idi. Chanyeol üzerine atlayıp onu parçalamamak için kendisini çok zor tutuyordu. Fındık burunlu sahibine çıkma teklifi eden çocuk buydu.

Minho sonunda kendisini fark etmişti. "Merhaba. Sizi görmemişim, pardon ama siz kimsiniz.".

"Yakında öğrenirsin.". Dedi. Minho ona garipçe baktı ve onların bir yanındaki banka oturdu. Sehun kendisine bakıp sırıttı.

Chanyeol acaba fazla mı dramatik oldum diye düşünürken, Baekhyun sonunda yanlarına gelmişti.

Minho anında ayaklanıp düğme burunlunun yanına yürüdü. Sehun ve Chanyeol de ayaklanmıştı.

"Baekhyun güzelim~". Minho hemen kollarını açmıştı ancak Baekhyun daha çok Sehun'a ve yanında ki adama odaklanmış gibiydi.

Chanyeol elindeki çiçekleri Baekhyun'a uzatırken, diz üstüne çöktü ve ceketinin cebinden yeşil kadife kutuyu çıkarttı ve açtı. Tamamiyle pırlanta olan yüzük ışıldıyordu.

"Byun Baekhyun, benimle evlenir misin?". Baekhyun öylece bakakalmıştı, Minhonunda ondan eksik kalır yanı yoktu.

Sehun da şaşırmıştı ancak onu şaşırtan şey yüzüktü.

"Park Chanyeol! Sadece çiçek al demiştim sana!!".

Rus Mavisi 'ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin