0'5

679 81 12
                                    

Minho ani bir kararla, ve biraz da arkadaşlarının gazı ile, kendisini Baekhyun'un kapısında bulmuştu. Reddedilecek bile olsa, düzgün bir şekilde yanıt alması gerektiğini düşünüyordu. Ve aslına bakarsanız Chanyeol'ün kendisinden daha iyi neye sahip olduğunu bilmiyordu.

En sonunda zile bastığında, kırmızı kapının açılması biraz sürmüştü. Baekhyun daha karşısında ki adama bir şey diyemeden, Minho neden geldiğini açıklayamadan küçük bir tüy yumağı üzerine atlamıştı.

Minho kendisini yere bırakmış, kediyi yüzünden çekmeye çalışıyordu. Ancak kedi tırnaklarını iyice yüzüne geçirmişti.

Baekhyun Chanyeol'ü sırtından tutup çekmeye başlamıştı. Ancak Chanyeol'ün o şerefsizi bırakmak gibi bir niyeti yoktu.

Baekhyun belki korkudan belki ne yapacağını bilememezlikten kediyi bırakıp ağlamaya başlamıştı. Baekhyun'un hıçkırıklarını duyan Chanyeol anında adamı bırakıp Baekhyun'a ilerlemişti.

Minho ne olduğunu anlamayarak acıyla sızlanıp ellerini yüzüne götürmüştü ancak yüzünün her tarafı kanıyordu.

Baekhyun kedi adamı bırakıp kucağına gelince rahatlamıştı. Kucağındakini yere indirip, burnunu çekerek yerde ki adama doğru ilerledi. ''M-Minho burada ne işin var?''.

Minho acıyla sızlandı. ''Seninle yüzyüze konuşmak istemiştim ama artık bir yüzüm yok.''. Yüzünde ki ellerden dolayı sesi boğuk çıkıyordu. Baekhyun burunu çekti ve adamın şakasına güldü.

Chanyeol bunu hiç komik bulmamıştı. Adamı daha da parçalamak istese de, Baekhyun'u tekrar ağlatmak istemiyordu.




Baekhyun hızlı bir şekilde adamı hastaneye getirmişti. Minho'nun yüzü tamamıyla parçalanmıştı. Yüzünün tamamını sargı ile sarmışlardı. Baekhyun Minhoyu eve bırakmayı teklif etmişti. Arabada kesinlikle bir ölüm sessizliği yoktu. Baekhyun sürekli ''Elis adına çok özür dilerim.'' diyordu ve Minho ''Özür dilemene gerçekten gerek yok Baekhyun.''. diye her seferinde ona cevap veriyordu.

Minho'yu evine sağ salim (!) ulaştırmışlardı. Eve dönüş yolunda Baekhyun kediyi azarlayıp durmuştu. Ve en sonunda onu çok mahçup ettiğin söylemişti.




Chanyeol bir gün boyunca somurtmuş ve suçlu hissetmişti. Olanları Kyungsoo'ya anlattığında ondan da haksız olduğunu duyunca daha da üzülmüştü. Acısını çalışanlardan çıkardığı için herkes ona karşı normalden de nazik davranıyordu.

Akşam yine Baekhyun'u almaya gidecekti. Sehun ile ona haber yollamıştı. Numarasını hemen almak istemiyordu. Sanki böylesi Baekhyun'u daha çok mutlu ediyordu.

Baekhyun uykudan uyandığı için mayışmış bir şekilde okuldan çıkmıştı. Chanyeol yine onu almaya gelecekti. Cidden kendisini çok etkiliyordu.

Kapıdan çıktığı sırada boğuk bir ses tarafından durdurulmuştu.

Chanyeol Baekhyun'u karşılamak için arabadan çıkmıştı ancak, Minho denilen yüzsüzün onunla konuştuğunu görünce kendine engel olamayarak o tarafa doğru adımlamaya başlamıştı. Baekhyun ''nişanlısının'' yanlarına geldiğini görünce gülümseyerek ona dönmüştü. ''Ah, Chanyeol, tam vaktinde geldin, Minho tam da bizi kahve içmeye davet ediyordu.''. Chanyeol bakışlarını aşık olduğu adamdan çekmiş ve Minhoya bakmıştı.

Yüzü gözükmediği için,surat ifadesi hakkında da bir fikri yoktu. Boğuk bir şekilde bir şeyler söylemeye çalıştı. ''Aslında sadece seni-''. Baekhyun anında sözünü kesmişti. ''Vaktimiz var değil mi Chanyeol?''. Uzun çocuk kafasını sallamıştı. Minho ise derin bir nefes vermişti.

Üniversitenin içindeki bir kafeye gelmişlerdi, kahvelerini yavaşça yudumluyorlardı. Kimse konuşmuyordu. Masaya bir ölüm sessizliği hakimdi. Chanyeol bunu değiştirmek istemiş ve Minho'nun gözüne Baekhyun ile ne kadar yakın(!) olduklarını sokmak istemişti.

''Baekhyun, dün konuştuğumuz şeyi hatırlıyor musun birtanem?''

''Bir sürü şey konuştuk Chanyeol, hangisinden bahsediyorsun hayatım?''. Baekhyun tamamiyle ona dönmüştü ve yüzünde zorlama olduğu çok belli olan bir gülümseme vardı. ''Tatil hakkında, işlerimi ayarladım, senin seçtiğin herhangi bir tarihte İsveç'e gidebiliriz.''. Baekhyun zeki birisiydi, oyununa ayak uydurmuştu. ''Ah cidden mi?! Harikasın Chanyeollie!!''. Neşeyle cıvıldamış ve kollarını Chanyeol'ün boynuna dolamıştı.

Biraz daha oyunlarını devam ettirdikten sonra Chanyeol saatine bakmış ve özür dilermiş gibi Minho'ya bakmıştı ''Minho üzgünüm ama akşam yemeği için rezervasyon yaptırmıştım. Artık kalkmamız gerek.''. Baekhyun da onu onaylamış ve Minho'ya iyi günler dilemiş, Chanyeol'ün koluna girmişti.;

Kapıdan çıktıkları an Baekhyun gülmeye başlamıştı. Bu sefer gerçekten gülüyordu. Gülmesi yavaşça kahkahalara dönüşmüştü. ''Aman tanrım Chanyeol!! Cidden çok kötüsün.''. Chanyeol sırıtmıştı. ''Sen de bana eşlik ettin ama güzelim.''. Çok rahat davranıyormuş gibi gözükse de eve gittiğinde kafasını yastıklara gömerek çığlıklar atacaktı.

Akşam yemeğinden sonra tekrar onu eve bırakmıştı. Biraz kapıda laflamışlardı. Baekhyun onu içeriye davet etmişti ancak Chanyeol yarın önemli işleri olduğunu ve erken yatması gerektiğini söylemişti.

''puf~'', Chanyeol yine sahibinin kollarındaydı. Baekhyun bir eliyle onu severken bir yandan da Jongdae ile görüntülü konuşuyordu.

''Cidden şaşırtıcı bir adam. Onunla sohbet ederken cidden çok eğleniyorum.''.

''Tam ihtiyacın olduğu anda da kıçını kurtarmıştı. Tam bir beyaz atlı prens yani.''. Baekhyun biraz kızarmıştı.

''Minho'ya biraz fazla kötü davrandık sanki ama...''.

''Baekhyun~ Minho'dan nefret ediyorsun, ve belli ki Chanyeol korumacı davranmış. Bu kadar nazik olma.''

''Minho kötü bir adam değil sonuçta. İlk izlenimi berbat olsa da.''. Chanyeol yine gerildiğini hissediyordu.

''Baekhyun~ Eminim o çocuğa ne yaptığını hâlâ gözünün önüne getirebiliyorsundur.''. Baekhyun bir an için gözlerini kapatmıştı ve el hareketleri yavaşlayıp sertleşmişti. Chanyeol ne olduğunu cidden merak ediyordu.

''Tamam o kötü bir adam.''. Bundan sonrasında konu değişmişti ve artık Chanyeol'ün ilgisini pekte fazla çeken bir şey yoktu.

Yarım saat kadar sonra iyi geceler dileyerek görüşmeyi sonlandırmışlardı. Baekhyun her gece ki rutinine uyarak kediyi almış ve yatağında ona sarılarak uyumuştu.

Uykusu her zamanki gibi derin değildi.









Rus Mavisi 'ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin